Paylaş
PAZAR günü telefonum çaldı.
Aile Bakanı Fatma Şahin.
“Gazetede başörtülü fotoğrafınızı gördüm, kalıcı mı geçici mi?” diye sordu gülerek.
“Geçici!” dedim.
“Yazık, pek yakışmış” dedi.
“Öyle mi?” dedim, “Ben de Twitter’da, başörtüsü bir kadına bu kadar mı yakışmaz diye bir sürü Tweet okudum... ”
“Aaa haksızlık etmişler!” dedi.
Sonra damardan girdik meseleye.
Karabük’e Zeynep olayını hızlandırmak için bir ekip yollayacağını söyledi.
“Çünkü DNA testinin sonucunu almak bir buçuk ay sürüyor” dedi.
Zeynep şu anda 14 haftalık hamile, bir de üstüne 6 hafta ekle, etti mi sana 20 hafta...
DNA testinin sonuçları geldiğinde Zeynep 5 aylık hamile olacak!
O zaman da ne denecek?
“Karnındaki çocuk tecavüzcüne ait ama kusura bakma, artık kürtaj için geç. Maalesef doğuracaksın! Devlet bakar merak etme...!”
*
Lütfen biri bana bunun kötü bir şaka olduğunu söylesin!
Benim ne kadın olarak ne anne olarak ne de insan olarak böyle bir şeyi kabul etmem mümkün değil.
Sonuna kadar bu işin takipçisi olacağım.
Ve sürekli o kızın hayatının nasıl kaydırıldığını gözünüze sokacağım.
Fatma Şahin’e de, “N’olur bir şey yapın!” diye resmen yalvardım.
16’sına yeni girmiş bir çocuk niye doğursun?
Henüz kendisi çocuk bu kız!
Sorarım size, bu noktada o bebeğin kimden olduğunun ne önemi var?
Niye vakit kaybediliyor?
Hâlâ geri dönüş mümkün, hâlâ kürtaj olabilir.
Hepinize sesleniyorum, izin vermeyelim, bu kızın hayatının karartılmasına engel olalım.
Evet bu vakada ben yüzde 100 kürtajı savunuyorum.
Kafası çalışan ve bu kadar küçük bir kızın geleceğini biraz olsun düşünen herkesin de kürtajı savunacağını iddia ediyorum.
Daha lise 2 talebesi.
Bir sığınma evinde.
Ailesinin yanına dönmek istiyor.
Okullar başlıyor, okuluna devam etmek istiyor.
Zaten bir kâbus yaşamış.
Anne olmak istemiyor, hazır değil, tecavüze uğradığını söylüyor, bunu yaptığını iddia ettiği kişinin bilgisayarına ve telefonuna el konmuş, çocuk pornosuna ait
filmlere, fotoğraflara rastlanmış, savcılıktan aldığım dosyada tek tek bunların hepsi yazıyor.
Bu adam hakkında Zeynep rehberlik hocasına şikâyette bulunmuş.
Bir sürü insana, polis dahil, “Beni rahatsız ediyor, bana yardım edin” demiş.
Hâlâ biz neyi anlamaya çalışıyoruz?
Acaba, “O adamdan değil de, yine kendisi gibi lise 2 talebisi olan arkadaşından mı hamile kaldı?”yı mı?
Şu anda bu ikincil sorun... Birinci sorun, kızcağızın bu tecavüz sonucu oluşan gebeliğinden kurtulması.
Bana, “Peki o karnındaki bebeğin yaşam hakkı ne olacak!” filan gibi şeylerden de söz etmeyin.
Ben gittim o kızla konuştum, ne halde olduğunu gördüm.
Ayrıca sadece bir hafta boyunca birlikte gezdiği o 16 yaşında çocukla da konuştum, “Sarıldık, öpüştük ama o kadar. Cinsel birlikteliğimiz falan olmadı. Tişörtünü bile çıkartmadı. Ben de kızdım, sende olan herkeste var dedim ve ayrıldık” dedi.
O çocuğun bu davaya adının karıştırılmasının sebebi de söz konusu “tecavüzcü”nün, “Ben yapmadım!” demiş olması.
Siz ne zaman, “Evet, tecavüz ettim” diyen bir adam gördünüz?
Ya başkası yapmıştır ya kadın istemiştir, çanak tutmuştur!
O herifin söylediklerine itibar ediliyor.
Ve hâlâ ortalıkta serbest dolaşabiliyor!
*
Bu memleketin dönüştüğü halden, tartıştığımız şeylerden gerçekten utanç duyuyorum!
Zeynep’in ailesi, ortada bir tecavüz olduğu için yapan kişi cezasını çeksin diye polise, savcılığa gidiyor...
Adalete sığınıyor.
Onlar da salak değil, gerçekten bir gönül ilişkisi olsa, zaten polisi molisi karıştırmadan kendileri bir şekilde halletme yoluna giderdi, bir doktor bulurlardı...
Keşke gitselermiş...
Çünkü bakar mısınız duruma...
Bürokrasi o kadar yavaş ki...
Adli tatil, o test, bu test derken, kızın karnındaki bebek büyüyor.
Ve sonunda alınamayacak.
*
Ayrıca yalan bile söylüyorsa...
Öyle bir ihtimal varsa...
Zaten testte çıkacak.
Ama söylemiyorsa, iş işten geçmiş olacak.
O bebeği doğurmak zorunda kalacak.
Burada görmüyor musunuz, olan Zeynep’e oluyor.
Bütün bedelleri o ödüyor.
Niye?
Neden biz kocaman insanlar, bir şey yapamıyoruz?
Neden, “Ortada bir hata var, gel düzeltmene yardım edelim” diyemiyoruz.
Bu kadar mı kötüyüz?
Bu kadar mı çaresiziz?
Karnındaki cenin o kızdan daha mı değerli?
Kim karar veriyor buna?
Sizin lise 2’deki kızınız hamile kalsa, “Yaptın bir hata, o çocuğu doğuracaksın!” mı dersiniz...
Her şart altında kürtaja karşı olanlara soruyorum bu soruyu...
Kendi kızınızın başına gelse...
Allah korusun, tecavüze uğrasa...
“Doğuracaksın!” mı diyeceksiniz.
Allah aşkına doğruyu söyleyin!
KAPALILARA “KÖYLÜ” MÜ DEMEK İSTİYOR?
Kılık değiştirmek denilince Ayşe Arman’ın aklına neden başörtüsü geliyor? Neden peruk takmıyor? O, başörtülülere karşı. Köylü gibi giyinmiş, başörtülülere “köylü” demek istiyor. Her fırsatta onları aşağılayacak bir şey buluyor. (Gülay K. M)
SİZ HASTASINIZ
Bana kafadan karşısınız ama aslında haksızsınız ve hastasınız!
Benim saç modelimi insanlar tanıyor, biliyor. Kafamı bir şekilde gizlemem gerekiyordu, Karabük yollarına düşmüşüm, haber peşinde koşturuyorum, peruk mu
düşüneceğim? Derdim, kendimi köylü gibi göstermek değildi, kimseye de köylü demek haddim değil. İlk bulduğum şeyi üstüme geçirdim, kendimi kamufle
ederek Zeynep’le görüşmeyi becerdim, beni ilgilendireni sadece bu kadarı.
ONUN ÇOCUĞU
O çocuk aynı zamanda o kızın çocuğu...(Candan.)
NAH O KIZIN ÇOCUĞU
Hayır onun çocuğu değil! Adamın çocuğu. O çocuğu isteyen, o ilişkiyi isteyen o kız değil. Adam. Zorla gerçekleştiriyor. Güç kullanarak. Neden kızın çocuğu olsun?
UCUBE!
Niyet meselesi belki de. Ayşe Arman nasıl bir ucubeye dönüşmüş. (Rabia İ.)
HAYIR, ÇOK GÜZELİM!
Bense kendimi güzel buluyorum. Çünkü tecavüze uğrayan bir kıza yardım etmeye çalışıyorum. Evet niyet meselesi, sizin niyetiniz kötü...
MAĞDURU DEŞİFRE ETMİŞ
Ayşe Arman gizlilik için kıyafet değiştirmiş ama mağdurun tüm bilgilerini açıkça yazmış. Telefonuna da verseydi tam olurdu. (Mehmet E.)
UYAN DA BALIĞA GİDELİM
Sivri zekâlı Mehmet E! Tecavüze uğrayan o 16 yaşındaki kızın adı tabii ki Zeynep değil, onu da, bütün aile fertlerinin de ismini değiştirdim. Sen ukalalık ediyorsun ama farkında bile değilsin ne olup bittiğinin, tecavüzcünün ismini bile değiştirdim. Senin mahremiyetine de özen gösteriyorum, soyadını yazmıyorum. Hadi yürü güzelim, anca gidersin!
CEHALET ARTIK HAKSIZLIK
Pazar günü yayınlanan o röportaj, “sek bir Türkiye gerçeği”dir. Cehaletin, ahlaksızlıkla bütünleştiği ve vicdanın artık temizleyemediği bir gerçek. (Eyzin E.)
YUH OLSUN BİZE
İşte bu Eyzin E.! Benim anlatmak istediğimi iki cümleyle çok güzel özetlemişsin. El birliğiyle o çocuğu doğurmak zorunda bırakırsak hepimize yuh olsun!
Paylaş