Paylaş
Kim ne derse desin, dünyanın en tatlı kadını. Onunla ne zaman röportaj yapsam enerjim yükseliyor. Onun yarı yaşından küçüğüm ama o, bana hayat enerjisi veriyor. En karamsar şeyleri anlatırken bile beni güldürüyor. Tıpkı Gezi’nin yaratıcı gençleri gibi...
Adınız?
Muazzez İlmiye Çığ.
Yaşınız?
Ayol gazeteler yazdı ya, 100 oldum. Beni çok şımarttılar, büyük bir patırtıyla doğum günümü kutladılar. Gerçi 100’e yeni bastım, henüz bitirmedim. Ama olsun 100 işte. 100 yaşımla, Gezi’nin en yaşlı direnişçisiyim!
Olur mu, siz hep gençsiniz! Ruhunuz genç...
(Gülüyor) Doğru söylüyorsun. Ben de buradan, Bodrum’dan destek veriyorum, geçen gün yine gittim. Aferin o çocuklara! Gurur duyuyorum. Bütün kalbimle onların yanındayım.
100 yaşında olmak nasıl bir şey? Kutlamalarda kendinizi nasıl hissettiniz?
Sanki benim değil de, başkasının doğum gününü kutluyorlar gibi geldi. 100 bana da çok geliyor ama yıllar geçiverdi işte. Kendimi tiyatro sahnesindeki meşhur bir oyuncu gibi hissettim. Sağ olsunlar, var olsunlar...
GEZMEDEN DİRENİŞE
Nasıl geçiyor Bodrum günleriniz?
Güne Cumhuriyet, Aydınlık ve Sözcü okuyarak başlıyorum. Birini bırakıyorum, öbürünü alıyorum. Çok güzel yazılar var. Ama uzun yazıyorlar şekerim...
Maşallah full enerjisiniz, siz 110’u da zorlarsınız!
Yok, o kadar yaşamayı düşünmüyorum. Allah gençlerimize, evlatlarımıza uzun ömür versin. Benimki tamamdır. Güzel bir hayat sürdüm. Ama daha uzun yaşama hevesim pek yok. Gerçi enerji konusunda haklısın. Gezmeden sonra direnişe katılacak kadar enerjim var. Allah’a şükür yorulmuyorum. En mühimi de insanın kafasının işlemesi. O bakımdan şanslıyım. Kafa yerinde!
100 olmanın en iyi yanı ne? En kötü yanı ne?
En iyi yanı, pek çok şey görüyorsun, tanıklık ediyorsun. Kimse sana bir şey yutturamıyor. Koskoca bir devri yaşadım ben. Cumhuriyet tarihine tanıklık ettim. En kötü yanı da bu aslında. Kül yutmaz oluyorsun. Kanmıyorsun. E gerçekleri bilmek, her zaman iyi bir şey olmuyor. Her şeyin kötüye gittiğini görüyorsun. Başbakan’ın halkı birbirine düşürmek için bu kadar uğraşması beni fevkalade üzüyor. Ben çocuklarıma, “Aman çocuğum, inşallah içsavaş çıkmaz!” derdim. “Aman anne, sen de abartıyorsun!” derlerdi. Şimdi herkesi aldı bir endişe...
Aferin o gençlere! Bütün Türkiye’yi uyandırdılar
Başbakan’ın konuşmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Rahatsız oluyorum evladım. “Onlar” ne demek ya! Bir “biz” varız, bir de “onlar” mı var? Çok hazin. Bir başbakanın insanları böyle ayrıştırmaya hakkı var mı? Onun, bütün milletin başbakanı olması lazım. Bizleri ayrıştırması değil, birleştirmesi gerekiyor.
Her konuşmasını izliyor musunuz?
Evet ama an geliyor, tahammül edemiyorum. Kalkıyorum. En üzüldüğüm de, bu kadar dindar görünen insanların iftira atması. Benim dini inancım böyle değil, biz böyle yetişmedik. Biz, “Katiyen yalan söylemeyeceksin, kimseye iftira etmeyeceksin. Kimsenin hakkını ve ahını almayacaksın!” diye öğrendik.
Gezi olaylarının gençlerine ne diyorsunuz?
Gençler harika! Onlara müteşekkirim! Elimde olsa, her gün onlarla birlikte olacağım. Tamam durum iç açıcı değil belki ama ben gençlerden çok umutluyum. Yani sadece kötü olarak değerlendirmiyorum durumu. Gençler bir anda ayağa kalktı. En mühimi, yalnız gençler değil, onların anneleri-babaları da iştirak etti. Herkeste bir bıkkınlık var demek ki. O gençler bütün Türkiye’yi uyandırdı. Başbakan’a da hayret ediyorum, çok büyük bir fırsatı kaçırdı...
Nasıl yani?
Eğer biraz yumuşayıp o gençlerle birlik olsaydı, Brezilya’daki gibi baş tacı olurdu, her şey unutulurdu bir anda. Bence büyük bir hata yaptı.
100 yaşında biri olarak, “büyük resmi” nasıl görüyorsunuz?
Biz, büyük bir devrim yaptık. O devrim sayesinde bugünlere geldik. Dünya çapında bilimadamlarımız, sanatçılarımız, binlerce yetişmiş insanımız oldu. Üstelik kısa bir zamanda. 80 yıl, tarih için kısa zamandır. Çok güzel şeyler oldu ama maalesef, bu iktidar bunun değerini bilmiyor. Sanata, sanatçıya karşılar. Sahneleri kapatıyorlar, daha bir sürü şey yapıyorlar. Şimdi pek göstermiyorlar, ama ilk fırsatta sanatçılarla uğraşacaklar. Başladılar zaten.
Peki uzun vadede umut veren şeyler yok mu?
Eğer işler daha karışırsa ve bu gerginlik bitmezse, toplumun bir kesimi diğer kesimiyle çatışacak. İşte o, çok fena. Birileri de bu itiş kakış devam etsin istiyor, dikkat ediyorsan bitmiyor. Eğer daha da ilerlerse, millet olarak perişan olacağız. Evet, sonra toplayacağız kendimizi, yeniden Atatürk ruhu canlanacak, ama çok vakit kaybetmiş olacağız. Ben en çok “Allahu ekber” diye sokaklara çıkmaya niyetli kesimden korkuyorum. O kesime gaz verilirse, Allah muhafaza!
Başbakan, “Türk bayrağı asabileceğiniz gibi Osmanlı bayrağı da asabilirsiniz” dedi. Bir tarihçi olarak bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Halt etmiş. Bizim kendi bayrağımız var. Osmanlı bitti artık. Kendilerini Osmanlı’ya bağlamaya çalışıyorlar, Cumhuriyet’i yok sayıyorlar. Bu, tarihe sahip çıkmak filan değil, tarihi inkâr eden yok zaten. Ne alaka Osmanlı bayrağı?
Sağlık sorunlarınız yok değil mi...
Olmaz olur mu? 100 yaşındayım. Tansiyon ilaçları alıyorum, bir de bu aralar ayaklarım şişti. Yoksa zaten direnişçi çocuklarla daha fazla beraber olurdum, ayakta uzun süre kalamıyorum. Ama Allah’a şükür, unutkanlık filan yok...
Çok teşekkür ederim bu güzel sohbet için...
(Gülüyor) Beni hapse attırma, olur mu? Benim kızlar diyor ki, “Seni almak istiyorlardır da, 100 yaşındasın diye almıyorlar!”
Size bir şey olmaz Muazzez Hanım, siz başımızın tacısınız!
Paylaş