Paylaş
İsteklerinizin hepsini yerine getirmeye çalışacağım. Ayrıca size söz verdiğim gibi de değişmeyeceğim, merak etmeyin.
Güzel mailler dışında beş ya da altı tane beyin çıkıntısı olmayanların mailleri de geldi posta kutuma. Çok güldüm önce ama sonrasında da üzüldüm, kendilerini düşürdükleri hallerine.
Hadi yazdınız, bari gerçek adınızı da yazın mailinizin altına!
Ne o öyle, yok Star, yok Big Dog, Balarısı v.s.
Bir daha da boşuna o tip mailler atmayın bana. Sayfama reklam almıyorum çünkü.
Gelelim konumuza.
Üç sayfalık bir mail aldım, okuduklarıma da inanamadım.
Yazan kişiyi araştırdım, gerçekten var olduğunu tespit ettikten sonra, mailini kısaltarak iki bölüm halinde sayfamda yayınlamaya karar verdim.
Ben okurken şoka girdim, sizlerle de paylaşmak istedim...
HÜLYA AVŞAR DOĞRU SÖYLÜYOR! (Bölüm 1)
Avşar Hanım, erkeklerin kaçamaklarını haklı bularak: "Erkekleri bırakın, biraz zevklensinler" demiş. Aslında doğru demiş... Doğru demiş, fakat doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış. Ama biz, onu dokuz köyden kovmadan önce bazı gerçekleri görelim.
Bazı kadınların bir kısım erkeklerin kaçamaklarına göz yummaları iyi olur (tabii bunun meşru yoldan halledilmesi temennimizdir). Zira bir kadının "ay hali", "dogum hali", "hamilelik hali" ve "menopoz dönemi" gibi arızalı hal ve vakitleri vardır. Erkeklerin ise (andropoz) haricinde böyle halleri yoktur. Yani çoğu erkek bu durumlara sabredemez, ikinci bir kadını arar dururlar. Galiba çoğu aldatmalar da bu vakitlerde meydana gelir.
Bu durumları gören ve bilen İslâmiyet, erkeği gayri meşruluğa düşmekten ve aileyi yıkılmaktan korumak için erkeğe, birden fazla kadın alma özgürlüğü vermiştir.
Fakat, İslâmiyetsiz medeniyet onun bu özgürlüğünü elinden almış ve onu tek kadına mahkûm etmiş olduğundan, erkeğe de gayri mesruluğa düşmek yolu kalmıştır...
ÜZMEZ'İN DURUMU (Bölüm 2)
Üzmez'in durumuna "ahlâkî" açıdan değil, "hukukî" açıdan değinmek (Bölüm 2) istiyorum.
Eğer Üzmez, o iddia edilen "cinsel faydalanma" veya "cinsel istismar" fiilini kızın annesinin rızasıyla, yani zor kullanarak yapmadıysa ve şikayetçi olan da yoksa, az bir ceza ile kurtulur. Eğer zor kullanarak yaptıysa ve şikayetçi olan da varsa, bu halde cezası ağırlaşır.
Fakat laik medya bu hukuksal duruma bakmayarak ve toplumu provoke ederek onu linç ettirmek istemiştir. Bazı Ortadoğu ülkelerinde zina edenlerin taşlanarak öldürülmesini 'vahşet' olarak gördüğü halde, o vahşetin Üzmez'e uygulanmasını lâyık görmüş, alkışlamıştır. Neden? Çünkü o bir laik değil, tam aksine o bir dindardır ve aynı zamanda laiklerin foyalarını meydana çıkaran bir gazetenin de yazarıdır.
Oysa tacize uğrayan kız, Üzmez'le arasında geçen fiili, annesinin izni veya baskısı ile yapmış olduğundan, o durumu kabullenmiştir. Kabullenmiş olduğu için de sanık ile olan durumundan dolayı belki ruhsal yıkıma uğraması söz konusu olmamıştır. Zaten ilk rapor da bu yöndedir: 'Ruhsal bozukluğa uğramamıştır'.
Özel Açıklama: Bestelerimin bir kısmını Youtube'da görebilirsiniz.
Bestekâr: Hüseyin A.
Hüseyin Bey, mailinizi okuduktan hemen sonra gerçekten var olmamanızı dileyerek sizi internette araştırdım. Gerçek şoku da işte o zaman yaşadım.
Siz ciddi ciddi varsınız yani!
Bir gün sizinle aynı dolmuşta yan yana oturabilme ihtimalimiz var.
Çocuklarımız arkadaşlarıyla gezerken bir gün size rastlayabilirler bir yerlerde.
Belki de bir hamburgercide… Bunları düşününce valla billa ne yalan söyleyeyim, tepeden tırnağa uyuştum ben.
Ha bir de unutmadan, siz “bestekâr”sınız değil mi?
Umarım bestelerinize söz yazmıyorsunuzdur! Şiir de yazıyormuşsunuz…
Bunun gibi mi;
Aşığım çok aşık, dördünüze birden.
Bir gün senin gözlerinde hayat bulurum, bir başka gün diğerlerininkilere dalar giderim.
Hepinizin yeri ayrıdır şu yüreğimde, sarışının adı, esmerin tadı.
Üç gün göremezsen beni ağlama. Anla ki gittim ya Ayşe’ye ya da Fatma’ya
Ne olmuş seni ellediysem annenden izin aldım da elledim ben. Ellediğim yerde güller bitiversin diye işte!
Uzar gider… Yeni şiirinizi dört gözle beklemekteyim. Adı da benden hediye size:
“HIYARIM BEN HIYAR!”
(Maillerinizi bekliyorum. Bu konuyu tartışmaya davet ediyorum sizleri)...
Paylaş