Paylaş
Bir kısmı büyürken babaerkillikten, anayı sadece yemek yapıp, üst baş yıkayan kadın sanan, baba hegemonyası altında yaşamış adamlar.
Bir diğer kısmı erkekçe kompleksleri altında ezilen ama çaktırmamak için büyük çabalar sarf eden, istese geberse bir kadınla ilişkiyi beceremeyen; “Ah beni de seven bir kadınım olsa” diye düşünen ama içten içe olamayacağını kabullenmiş, etrafa bakıp iç geçiren, dışarıya da ben istemem havasını satmaya kalkan.
Bunların bir kısmı bir nevi klavye canavarı, yazmaya gelince döktür babam döktür, karıya kıza geçir babam geçir.
Halbuki MESELE ÖYLE DEĞİL, karşılarına onlara yüz verecek bir hatun çıksa, hele bu hatun bir de çıtırsa ne yaşlarına bakarlar, ne o yaştan büyük evlatları olduğuna; süt dökmüş kedi misali dilleri dışarıda yalanıp dururlar. Mır mır ederler kadınların etrafında.
Bunların evli olanları da köşelerinde kadına kıza her şeyi yazmalarına rağmen karılarını görünce ödleri patlar, saygı duruşuna geçer. Karıları bunların yazdıklarını okumayı bırakalı yıllarrrrrr olduğundan kime, nasıl geçirdiklerini bilmez.
Bunların bir kısmı da arada kadına ve aşka dair öyle yazılar yazar ki, sanırsınız adam aşk yaşamak ve kadın ruhuna hitap etmek için dünyaya gelmiş, hâlbuki bu da palavradır. Ya okuduğu bir romanın ya da izlediği bir filmin etkisi altında kalmıştır ya da etraftan duyduklarını size satmaktadır; eşek hoşaftan ne anlar?
Karıdan kızdan çok bahseden, çok konuşan, çok yazanda elbet vardır bir defo, hani insanın çenesine vurur ya bunlarınki de kalemlerine.
Bunlar güvensiz, iktidarsız adamlardır; köşelerini sadece mastürbasyon amaçlı kullanırlar. Kötülük onlara zevk verir, haz alırlar.
Bunlar her türlü kadının arkasından yazar çizerler, ne ölüsü fark eder, ne dirisi.
Ne genç üniversite öğrencisi kız, ne kocası göçmüş bir dul... Bunlar gün gelir, en yakın kadın arkadaşlarını bile köşelerinde satarlar, karşısındaki kadına geçirmeyi mübah sanırlar.
Bunların en mühim saydıkları uzuvları beyin değil, diğeridir. O uzuv rehavete çökünce sinir gelir bunlara, o uzvun da beyin tarafından komuta edildiği göz önünde bulundurulunca şu sonuç çıkar ortaya; “Beyin ölümü.”
Yani bırak kendi haline, ne yazarsa yazsın işte.
Bunlar ellerindeki kalemi kullanıp sağa sola tecavüz ederler.
Ellerindeki kalem olmuş uzuvları. Biyoloji
ve yer çekimi kanununun gereği, bazı organlar boyun büküp toprağa bakar olunca, o kalem düşmez bunların ellerinden.
Yıllar önce ellerinden düşürmedikleri tenasül uzuvları gibi, kaşıyıp okşayıp batırırlar acımadan. Salyalar akıtarak zevk girdabına girerler, her satırı bitirdiklerinde.
Batırıp giderler oraya buraya. Dedim ya mastürbasyonları bu işte.
Ne yapsın bey amcam, o aletin ne işe yaradığını hatırlaması için, artık kocaman harflerle yazılmış bir kullanma kılavuzu gerek. Yüksek numaralı gözlüğüyle ancak görebilir maalesef.
Bunların beyin ölümünü destekleyen şeylerden biri kadınlar için yazdıkları değil midir? Elin adamı karısını öldürür, töre cinayetlerinden bir sürü kadın göçer gider, bir sürüsü dayak yer, bunlar da aynı şeyi kadınlara kalemleriyle yaparlar amma ne yazık ki farkına varamazlar. (bkz. beyin ölümü)
Bunlar, yaşı geçip popülerlikleri, okunurlukları, yazacak konuları bitince kolaya kaçarlar; yine kadına sararlar.
Kadın satar, aşk satar, seks satar bilirler de eh yazısına göre; onu bilmezler işte. Maçaları sıkmaz kendi cinsine çemkirmeye, an gelir dizinden vurulursun; riski var işte. Ağır abi ağır gelir, kadın ise “kolay”.
Ananı da al git demişler, köşelerinizi de alıp gitsenize ya da kalacaksanız babanızın çiftliği sandığınız o köşede illa ve hala yazacaksanız, yazsanıza anılarınızı.
Mesela babanızın bayramda aldığı ilk ayakkabıyı, anneannenizin tadı damağınızdan gitmeyen su böreğini falan filan yani.
Not: Gerçi siz de haklısınız, korkuyorsunuz elbette beni de içeri alırlar falan diye, demişler ya karı kızdan kimseye zarar gelmez, öyle bir gelir kiii!
Not 2: Bundan sonra karikatürleri Süleyman Özkonuk çizecek, daha önce çizen Murat Çiftçi’ye de teşekkürler.
Süleyman Özkonuk
1960 İstanbul doğumlu. Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu'nda iç mimarlık eğitimi aldı. Çeşitli mizah dergisi ve gazetelerde karikatürler çizdi, yazdı. Çizgileriyle ödüller kazandı. Karikatür dalında yılın gazetecisi seçildi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Karikatürcüler Derneği ve TSYD üyesi. Sürekli Basın Kartı sahibi. 36 yıllık kariyerinde 5 bine yakın kitabın kapak, sayfa tasarımı ve resimlemesini yaptı.
Paylaş