Paylaş
“Tatlım tüm gün toplantıda olacağım, akşam sekiz gibi seni alırım, bir yerde yemek yeriz.”
“Tamam Veloş, anlaştık.”
Akşam yedi gibi yine aradı.
“Ayşe bu toplantı bitecek gibi değil, sen yemeğini ye canım, ben dokuz- on gibi sana uğrarım.”
Aslında bu durum işime gelmişti, tüm gün yayım yayım yayıldığımdan üzerime tembellik çöküvermişti. Kendime bir Basri sandviçi yaptım, bir film koydum, filmin sonuna doğru kapı çaldı, gelen Veloş tabi ki.
“Hoş geldin.”
“Hoş bulduk tatlım, nasıl midem kazınıyor, anlatamam. Sadece bir grisini yedim bugün, ne yemek yaptın?”
Ben her gün yemek yaparım, hatta yemek yapmak benim en büyük hobimdir ama şansa bak ki o gün bir şey yapmamıştım.
“İnanmayacaksın ama bugün yemek yapmadım. Buzlukta göğüs tavuk var, sana hemen soya soslu tavuk yaparım, yanına da salata, mis.”
Hemen mutfağa gittim, başladım Veloş’umun yemeğini hazırlamaya. O sırada baktım ışıklar kapandı, mumlar yakıldı, arka fonda Frank Sinatra “my way” romantiğiz yani, bildiğiniz erkekler gibi değil bu Veli.
On beş dakika içinde avokadolu bir salata, soya soslu tavuk ve de sarımsaklı ekmek hazırladım.
“Gel canım, yemek hazır.”
Ay kıyamam nasıl acıkmıştı, normalde her lokmayı en az 50’ye kadar sayıp yutan adam, beş dakikada ne varsa hepsini sildi, süpürdü.
“Ellerine sağlık tatlım, ben çok şanslı bir adamım ya, elin acayip lezzetli.”
Yemekten sonra biraz sohbet, biraz muhabbet, sonra hadi film seyredelim dedik.
İkimiz de bayılırız cinayet, gerilim filmlerine. Elimizde şaraplarımız yayıldık, başladık filme.
Bir ara tuhaf sesler duymaya başladım “garrrr gurrrrrrrrr gar gurrr” Nereden geliyor diye kulak kabarttım, adres Veli’nin midesi.
“Allah Allah Ayşe, midemde bir tuhaflık var; hızlı yedim tabi, alışık değilim, gaz yaptı işte.”
Evdeki gaz ilacı koleksiyonumun en nadide parçalarından olan haplardan iki tane verdim.
“İç canım bunları, rahatlarsın.”
Kaldığımız yerden filme devam ederken diğer ses duyuldu, şiddeti 10,2 bu sefer adres Veli’nin ağzı “garkkkkkk gark” adamcağızı aldı mı bir geğirme krizi.
“Ne ilaçmış ya hu, hemen etki etti ama hatırlat da sokağa falan çıktığımızda içmeyelim bundan, rezil oluruz valla, önleyemiyorum geğirmemi gark gark”
İşte o an durumda bir enayilik hissettim, yıllardır içerim bu hapı şerefsiz bir kere geğirtmedi beni. (Ay yazı biraz iç bulandırıcı olmaya başladı, farkındayım ama kusura bakmayın, başka türlü anlatamam yaşadıklarımızı, bir seferlik idare edeceksiniz artık)
Neyse geçer dedik, filmi izlemeye devam ettik. Daha doğrusu etmek istedik, edemedik ki…
Dakikasına kalmadı bir “böğğğğğğğğğğğğğğğğ”
Veli içinde ne varsa hepsini benim laptopun üzerine boşaltıverdi.
“Ayşe çok fenayım, neler oluyor bana?”
Ben bir panik, bir panik. Kolonyalar, onlar, bunlar derken Veli bir anda koşarak kendini tuvalete attı.
“İyi misin?”
“İyi değilim, şimdi de ishal oldum, ter boşanıyor her yerimden”
Baktım durum ciddi, adamcağızın içi dışına çıktı, bizim sitede 24 saat görev yapan S.O.S.’u çağırdım.
Doktor Veli’yi muayene etmeye başladı ve sordu;
“Beyefendi bu tipik gıda zehirlenmesi, bugün ne yediniz?”
Veli bana daha önce hiç atmadığı gibi sert bir bakış attı;
“Tavuk yedim.”
“Tamam işte, zaten gıda zehirlenmelerinin çoğunluğu tavuktan olur, bilmediğimiz yerlerde, öyle her lokantada tavuk yememek lazım”
“Ben bildiğimi sandığım bir yerde yedim gerçi”
Bir sert bakış daha yedim.
O sırada başladı içinde kalan son demleri çıkarmaya. Adamın suratı oldu bembeyaz.
Doktor; “Böyle olmaz, hastaneye gitmemiz lazım, serum bağlayacağız; şunu, bunu yapacağız” dedi.
“Hastaneye mastaneye gitmem ben”
“Gidersin”
“Gitmem”
“Gidersin”
Kavga, dövüş kapıda duran ambulansa bindik; o arkaya, ben öne şoförün yanına.
Yattığı yerden bana söylenmeye başladı;
“Kaç günlük tavuktu, bu ha kaç günlük? Burnun koku almaz mı senin, insan buzluktan çıkardığı şeyi koklamaz mı, koklamadın mı, koklamadın değil mi, ha söyle”
“Ya hu kokladım ama kokmuyorlardı, sanki isteyerek yaptım, zaten üzüldüm”
“Sen üzüldün, ben geberiyorum böğğğğğğğğğğğğğğğğğğ”
“Geçecek canım, sabaha hiçbir şeyin kalmayacak”
“Ya geçecek, içim dışıma çıktı; geçecek diyor ya”
“Aa yetti ama ne yapayım; dışarıda yiyip gelseydin sen de”
“Yazıklar olsun Ayşe, sana yazıklar olsun gaarrrkkkkkkk”
O anda anladım ki bu Veli hiç hastalanmamalı, inanılmaz asabileşiyor. İki ay önce grip olduğunda da içime etmişti.
Kavga, dövüş vardık hastaneye, gereken işlemler yapıldı, bizi bir odaya aldılar. “Bu geceyi burada geçireceksiniz” dediler.
Veli kolunda serum yatakta, ben koltukta sabahı ettik.
Sabah uyandığında rengi yerine gelmişti.
“İyisin aşkım değil mi?”
“İyiyim şimdi.”
Taksiye binip eve geldik, salondaki koltuğa yatırdım, üstünü örttüm, o sırada Ivanka geldi.
“Nereden geliyorsunuz, yürüyüşten mi?”
“Yok hastaneden”
Olanı biteni Ivanka’ya anlattım ve bir an Ivanka’nın suratının morardığını gördüm; eli ayağı birbirine girdi.
“Ay sana ne oluyor şimdi?”
“Ne olacak Anşa, kalan tavuğu yazık olmasın diye ben yedim, ay bana bişicikler oluyor.”
“Alo S.O.S, 129 numaraya tekrar gelebilir misiniz; bir tavuk vakası daha yaşıyoruz.”
Ivanka hafif atlattı Allah’tan, Veli’yi sorarsanız şimdi bomba gibi, sadece bana taktığı kedi, maymun, tavşan, farecik lakaplarına bir tane daha ekledi; TAVUKÇUK. İKİ GÜNDÜR TAVUKÇUK DİYE ÇAĞIRIYOR BENİ.
SAYIN SELMA ALİYE KAVAF’TAN BİLGİLENDİRME
Günlerdir bir sürü mail geliyordu sizlerden, yurtlarda kalan çocukların yaşları 18 olunca yurtlardan çıkartılıyorlar, sokakta kalıyorlar diye. Sayın bakanımızla temasa geçtim, kendisine teşekkür ediyor, bana yolladığı yazıyı sizlerle paylaşıyorum.
Sayın Ayşe Aral;
Çocuklar bizim yarınlarımız, umudumuz, sevgi ve özenle korumamız gereken gözbebeğimizdir.
Nerede ve hangi şartlar altında doğarlarsa doğsunlar, çocuklarımızın hayat kalitesini yükseltmek, onlara mutluluk getirmek, fırsat eşitliği sunarak çocuklarımızı geleceğe hazırlamak bizlerin görevidir.
Bu bağlamda Bakanlığıma bağlı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nda (SHÇEK) kalan çocuk ve gençlerimiz için verdiğimiz hizmet, onların sadece asgari düzeyde ihtiyaçlarını karşılamaktan ibaret değildir.
Hedefimiz, toplumun bizlere emaneti olan çocuklarımızın her yönüyle hayata hazır, kendi ayakları üzerinde durabilen, insanlığa faydalı, kendine güvenen, başarılı ve iyi insanlar olarak yetişmesidir. Bunun için çocuk ve gençlerimizin yalnızca bugünü değil, yarını için de tüm imkânları seferber etmekte; onlara kendi ayakları üzerinde durabilecekleri, tertemiz bir gelecek sunabilmek adına çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.
Bu kapsamda yurt ve yuvalarımızda büyüyen gençlerimize, öncelikle kamu kurum ve kuruluşlarımızda iş verilmektedir.
25.02.1988 tarih ve 3413 sayılı Kanun’da;
“Kamu kurum ve kuruluşları reşit olana kadar Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından bakılan ve korunan çocuklar için her yılbaşındaki; hangi statüde olursa olsun serbest kadro mevcutlarının binde biri nispetindeki kısmını ayırarak bu çocuklar arasında yapılacak sınavda başarılı olanlar arasında atama yaparlar” denilmektedir.
2 Mart 1995 tarih ve 22218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Korunmaya Muhtaç Çocukların İşe Yerleştirilmesine İlişkin Tüzük ile de uygulamada birlikteliği ve eş güdümü sağlamak açısından işleyişe ilişkin esaslar belirlenmiştir.
SHÇEK’e bağlı kuruluşlardan her yıl ortalama olarak bin 600 gencimiz reşit olarak ayrılırken; ilgili yasa doğrultusunda her yıl ortalama bin 500 civarında gencimiz kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilmektedir.
1988- 2010 yılları arasında toplam 33 bin 200 gencimiz, değişik kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilmiştir.
Yükseköğretimde okumak isteyen ve sınavlara hazırlanan gençler, üniversite hazırlık kurslarına gönderilmektedir.
Bir yüksek öğrenim programında eğitimlerini sürdürmeye hak kazanan gençlerimizin korunma kararı ise; 2828 Sayılı Kanun’un 24. maddesi gereğince öğrenim sonuna kadar uzatılmaktadır.
Gidecek yeri olmayan kız çocuklarımız ise, mevzuat gereğince işe yerleştirilinceye kadar himaye edilmektedir. Korunma ve bakım altında iken evlenen kız çocuklarımıza da çeyiz yardımı yapılmaktadır.
2828 sayılı SHÇEK Kanunu’nun 32.maddesi kapsamında, evlenecek kızlarımıza çeyiz ihtiyaçlarını karşılamaları için, bir defaya mahsus olmak üzere, en yüksek devlet memuru maaşının bir buçuk katı tutarında evlenme yardımı yapılmaktadır.
Bilgilerinize sunar, selam ve saygılar sunarım…
Selma Aliye Kavaf
T.C. Devlet Bakanı
Paylaş