Siz hiç arada kendinizi tokatlar mısınız?

Haberin Devamı

Saygı ve özlemle anıyoruz.

Siz hiç arada kendinizi tokatlar mısınız

ŞAFAK BAY

Daha önce de bu köşede yer vermiştim. Şafak Bay gencecik bir öğretmen ancak kanser illetine yakalandı. Çabalarımız sonucu Amerika’ya tedaviye gitti.

Ancak şu an Mersin’de bir hastanede yatıyor ve durumu da oldukça ağır maalesef. Ağrıları çok fazla ve ayakta duramıyor.

Tedavisi ancak Ankara’da yapılabiliyor ama o ayakta duramadığı için ancak bir ambulans uçakla veya helikopterle Mersin’den Ankara’ya gidebilir.

Buradan yetkililere sesleniyorum. Lütfen Şafak’ın Ankara’ya nakli konusunda gereken yapılsın ve bu gencecik insan daha fazla acı çekmesin. Bir an önce tedavisi başlasın.

Haberin Devamı

SİZ HİÇ ARADA KENDİNİZİ TOKATLAR MISINIZ?

Bu sefer kararlıyım; tüm huyumu suyumu değiştireceğim. Yıllardır senede en az iki kez bu kararı alırdım ama hiç bu seferki kadar kararlı olmamıştım.

Aslında bu defa bu kadar kararlı olabilmemin nedeni kendimle ilgili yeni keşfettiklerim. Keşif dediysem, ne bulunmaz Hint kumaşı olduğumu anlamaya başladığımdan ya da içimdeki hazineyi keşfettiğimden falan değil kastım.

Benim bugüne dek; “Şunlar kötü huyların Ayşe, değiştir” dediklerim meğer en iyi huylarım; “Şunlar en güzel huylarım” dediklerim ise en kötü huylarımmış.

Bugüne kadar bu duruma uyanamadığımdan değişimlerim hep hatalı rotalara kaymış, sonuçta elimde koca bir sıfır kalmış. Eğer derseniz ki bu saatten sonra ne huy değişir ne su, o zaman bunun adı; “kendini tokatlamak” olsun.

Siz hiç arada kendinizi tokatlar mısınız?

Siz hiç arada kendinizi tokatlar mısınız

Ben arada tokatlarım, çok işime gelmese de.  Genelde geç kalırım hep kendimi tokatlamak ve silkelemekte.

İlla birinden ya da birilerinden yerim bir tokat, pardon bir kazık, o zaman aklım başıma gelir.  Alır başımı otururum bir yere, konuşurum kendimle; “Ya hu kızım kendine gel, biraz silkelen. Başına ne geldiyse; o, bu, şu sana ne ettiyse; hepsinin gerçek suçlusu sensin işte. Her hatanın, her yediğin kazığın tüm alt yapısını hazırlayan farkında olmasan da sensin yine” der başlarım kendimi eleştirmeye.

Haberin Devamı

Bu cumartesi günü benim tokat günümdü. Uzunca bir süredir yaptığım hatalar, doğru yapıyorum sanarak yaptığım yanlış davranışlar, fazlaca sevgi vermenin, fazlaca tolere etmenin, fazlaca iyi niyetin getirdiği mutsuzluklar, hepsi aynı gün bir araya geldi. Tüm cumartesimin de içine etti.

Aslında ben bu kasırganın er ya da geç geleceğini biliyordum ama ne kadar geç gelirse o kadar iyi dedim, görmemezlikten geldim, göz görmeyince gönülden ırak olur dedim ama işte önleyemedim.

Hâlbuki her şeyin farkındaydım ama olmadı işte, birileri beni tokatlamadan tokatlayamadım yine kendimi.

Kim ne yaptı, kim ne etti diye tek tek yazıp sizleri bayıp, çok özelime girmeyeceğim.

Haberin Devamı

Sadece bunların olmasına bu kadar üzülmeme, bir cumartesiyi ağlayarak geçirmeme sebebiyet veren, artık bu tokattan sonra tekrar  yapmamayı istediğim,  bak  Ayşe yaşın oldu 40, hala bir arpa yol kat edemedin dediğim, mehter takımı gibi üç ileri bir geri gitmeme sebebiyet veren, değiştirmeye karar verdiğim huylarımı sularımı yazacağım. Yani doğru sandığım, doğrusu budur diye bana öğretilen ama içime eden huylarımı.

Eskisi: insanlara özellikle de sevdiklerine birden fazla şans tanı, insandır bu, beşer şaşar ama bakarsın gün gelir doğru yolu bulur pişman olur.

Yenisi: evladın mevladın belki bir de  en yakınların dışında kolay kolay kimseye ikinci şans verme, denenmişi de deneme, enayi damgası yeme. Salıver gitsin, unutma; eşeğe altın semer de taksan eşek yine eşektir der, tüm eşeklerden ayrıca özür dilerim. Söz böyle, ben ne yapayım?

Eskisi: sakın bencil olma

Haberin Devamı

Yenisi: şu hayatta bencil olmazsan, iliğini kemiğini sömürürler adamın, bencilliğin kol gezdiği şu dünyada tek enayi sen misin? Ha beceremiyorsan da git kitabı var; al, oku. Ben aldım vallahi, adı; “Bencil olma sanatı.”

Eskisi:  verici ol, ver. Sen ne kadar verici olursan, evren de sana o kadar verir.

Yenisi: aman verin verin verin, sonra bir bakmışsınız elinizde avucunuzda bir şey kalmamış. O hale gelince verdiklerinden git sen de iste, alacağın cevap;  “Ah keşke olsa da versem ama yok ki” değilse ne olayım ben de. (Sadece maddiyat algılanmasın; iyi gün dostu, kötü gün dostu da bu gruba dâhildir efendim.)

Eskisi: toleranslı ol.

Aaa ol tabi, kesin toleranslı ol. Ol ki karşındaki de bunun değerini bilsin, seni kıymetten nereye koyacağını bilemesin.

Haberin Devamı

Yenisi: Toleranslı falan olma, her zaman tolere ettiklerinden birini, bir gün tolere edemediğinde yiyeceğin lafları, göreceğin suratları düşün.

Eskisi: aman evladım mütevazı ol.

Yenisi: olma bunu da olma ne demişler; “ Fazla mütevazı olma, sahi sanırlar.” Bilen var, bilmeyen var seni beni, tanıyan var, tanımayan var. Tanımayan bilmeyen başka şeye çeker, adını ne koyarsan koy işte.

Eskisi: susmak asalettendir; sus, sus.

Yenisi: ne susması? Sakın susma, susa susa milletçe bu hale geldik zaten. Ne demişler; “Susma, sustukça sıra sana gelecek.” Bağır, çağır, hakkını ara kardeşim. Ağlamayan bebeğe meme verenini gördün mü?

Eskisi: yalan söyleme.

Yenisi: bu hayatta yalan dolan prim yaparken, işler dolaplar öyle dönerken, doğrucu Davut ihalesi niye bir tek senin üzerine binsin? Sıkma kendini, merak etme; ne de olsa azınlıkta değil, çoğunlukta kalacaksın.

Eskisi: insanlara hem güven hem de güven ver.

Yenisi: bak burada akıllı olacaksın, güveni vermeyi bileceksin ama asla güvenmeyeceksin.  “Güvendiğim dağlara kar yağdı.” sözünü aklından eksik etmeyeceksin.

Al kâğıdı kalemi yaz kaç kişiye güvenmişsin diye. Sonra da bak bakalım; kaçı kar yağdırmış, kaç çizik atmışsın yazdığın isimlerin üstüne?

Daha neler var neler. Ben bu hafta, şu yazdıklarımın hepsinden nasibimi aldım. Sonra düşündüm ve hataların tümünü yine kendimde buldum. Dengesiz insanlar sayesinde bazen şu hayatta sana doğru diye öğretilen her şey, gün gelip gözüne yanlış gözüküyor.

Ha ben bu yazdıklarımı yapabilir miyim? Muhtemelen hayır ama arada kendini tokatlayacaksın, kendini silkeleyeceksin.

Çünkü sen iyi olabilirsin belki ama maalesef herkes öyle değil işte.

Yazarın Tüm Yazıları