Paylaş
Geçenlerde Hayal Kahvesi’nden Yücel aradı; “Abla” dedi, “çocukluk arkadaşım Erdinç bir lokanta açtı, varını yoğunu, yıllarının birikimini, tecrübesini bu mekâna bağladı. Bir gelsen, hem sen gurmesin, bakalım ne diyeceksin.”
Klasik yan çizecektim çünkü tembelim.
“Nerede yer?” dedim.
“Salacak’ta” dedi.
İşte o anda durum değişti, “Tamam, bu gece geliyorum Yücel.”
Deniz kenarındaki lokantada masaya kuruldum, her şey on numaraydı, gerçekten leziz ve farklı şeyler yedim Denizkızı’nda.
Erdinç bu işi biliyor. Ruhum ise ayrıca besleniyordu.
Bir yandan babamın Salacak’ında, babamı düşünürken Twitter’a “Babamın Salacak’ındayım” diye yazdım.
Cevap olarak gelen birkaç tweet arasından bir tanesi göz pınarlarımı doldurdu. O tweet sonra birbirimizi takip etmeye başlamamızla mesajlara dönüştü. Tabii benim göz pınarlarımdakiler de mutluluk gözyaşlarına, zaten severdim bu adamı -hem de hiç merhabam olmamasına rağmen- o gece daha da çok sevdim, şimdilerde ise kendisi artık arkadaşım benim. Aşağıda onun mesajları.
“Tekin Aral çok ama çok sevdiğim, Salacak öykülerini hiç atlamadan her hafta okuduğum ve beni yazmaya teşvik eden, edebiyatı sevdiren ustamdır.
Onun bende emeği çok büyüktür. Kendisini uzaktan görürdüm ama tanışmadık hiç...
Edebiyat dünyası büyük bir okuldur ve babanızın bizim kuşağın üstünde etkisi çok, hem de çok büyüktür... Sizin yazdığınızı görünce asıl ben çok duygulandım.
İlk fırsatta sizi Oyuncak Müzesi’nde ağırlamak isterim.
Hocam ile tanışamadım ama sizi tanırsam hasretim bir ölçü olsun diner belki.
Sevgiyle kardeşim...
Çok mutlu oldum, Tekin hocamızın kızı Salacak’a gidiyor ve bu sayede onunla iletişim kuruyorum. :)))
Bu harika bir duygu kardeşim...
Çocukluğumun bir kısmı Salacak’ta, babanızın anlattığı o plajda geçti...
İlk fırsatta lütfen müzeye gel, sizi tanımayı çok isterim. Sunay Akın.”
Ayşe’nin notu: Denizkızı, Salacak sahil yolu No: 25 Üsküdar
Tel: 0216 495 30 20
Ne yapacağız şimdi?
Bu olay gerçek çünkü yaşayan çok yakın bir arkadaşım.
Ne yapacağız şimdi, daha doğrusu bankalar nasıl bir önlem alacak bilmiyorum ama “oha” diyorum, kusura bakmayın.
Arkadaşım evinde oturuyor, kredi kartı cebinde, banka arıyor “bin altı yüz TL’lik harcama yapıldı, size mi ait?”
(Allah’tan arıyorlar) Ha bu arada bu harcama Bangkok’da yapılıyor.
Arkadaşım şokta, “hayır” diyor haliyle.
O sırada bir telefon daha, yine aynı meblağda bir harcama, yine Bangkok, yine “hayır” ve bir tane daha; toplam dört bin sekiz yüz TL’lık harcama ve Bangkok.
Banka da şaşkın, arkadaşım da yahu kredi kartı kadının çantasında ve sonra anlaşılıyor ki bankamatikte kartları kopyalayan birileri var.
Evet, durum aynen bu. Hackerler bankamatikte kartları kopyalıyorlar.
Aman ha, dikkat diyeceğim de nasıl dikkat edeceğiz onu da bilemedim, ama yazayım bu olayı dedim.
Banka adını yazamıyorum, ne edeyim.
Ayşe’nin notu: e-postayla sorun bari söyleyeyim, sevaptır.
Komşunun ayarı
Okumayana; ben barınaktan bir köpek aldım, 45 kiloluk bir mastiff...
“Büyük bir cesaret” dediler barınaktakiler. Evi mahvetti, şimdi bahçede, inatla onunla yürümeye çalışıyorum, bacaklarım falan bitik halde. Sokağa atıldığından inliyor bazen, psikolojisi bitik zavallının.
Neyse dün yine yürüyoruz, daha doğrusu ben sürünüyorum, o koşuyor, Ece (yardımcım ama kızım yani) bize bakıyor. Üst evdeki komşu, Ece’ye bir şeyler söylüyor. Ve ben gelince bana... “Siz misiniz bu hayvancağızı bayramda ağlatan?”
“Ha benim dövdüm onu, aç bıraktım bir de.”
Neyse durumu anlattım, kedi oldu komşu bir anda. Çok hayvan severmiş, yedi köpeği, on kedisi varmış da bizimki ağlayınca yüreğinden parçalar kopmuş da.
Ece’ye baktım surat ağlamaklı. “Ne oldu?” dedim. Komşu demiş ki “Sen hizmetçisin, seninle muhatap olmayacağım, evin sahibini çağır bana.”
Bana bak komşu, hayvan seviyorsun da insan sevmiyorsun galiba. İnsan ayırıyorsun sen. Ece hizmetçi değil, benden çok bu evin sahibi. İnsan sevmeyen hayvanı nasıl sever ayol? Acıdım şimdi ben senin evindeki kedilere, köpeklere...
Ben sana bir ayar çekerdim de Ece tuttu beni, Ece’ye dua et sen, hadi neyse.
Paylaş