Paylaş
Kollarım ve bacaklarım istem dışı hareketler yapmaya başladı, beynim karıncalandı. “Yuh” dedim, “yuh, sen nasıl bir şeysin be adam?”
Hepimiz dedik, hepimizi şoke etti, şoke etmeyi bırakın üzdü, utandırdı. En azından böyle birinin “Türk tasavvuf düşünürü” kimliği taşıması beni utandırdı.
Türk tasavvuf düşünürü(!) Ömer Tuğrul İnançer (ben adını madını yazarım valla, korkum yok, isterse buyursun dava açsın. Giderim, karşısına da geçerim, mahkemede de düşüncem neyse de söylerim. Bazıları gibi öyle sadece arkasından dediklerini yazmakla olmuyor, madem kafa tutacaksın adam akıllı tut, adını sanını da yaz ki milletin kafasına kazınsın adı)
Neyse…
Bu Türk tasavvuf düşünürü Ömer Tuğrul İnançer demiş ya,
“Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle karınla sokakta gezilmez. Her şeyden önce estetik değildir. 7-8 aydan sonra anne adayı biraz hava almak için beyinin otomobiline biner, biraz dolaşır. Sonra akşamüstü çıkarlar. Şimdi ise maşallah kanatlısı, kanatsızı televizyonlarda uçuşuyor. Ayıptır ayıp. Bunun adı realizm değildir. Bunun adı terbiyesizliktir.”
Bu bölümü yazarken bile tuhaf oldum haliyle.
İnanılacak gibi değil. Terbiyesizliğin dik alasını siz yaptınız, siz.
O zaman önce gelin bir daha kısaca bakalım -bildiğimiz halde- tasavvuf neymiş diye.
Tasavvuf; Tanrı, evren ve insan ilişkisini bir bütünlük içinde açıklamaya çalışan, insanın tanrısal erdemlere benzemesini amaçlayan dinsel ve felsefi düşüncedir.
Tasavvuf ilmi, kalp ile yapılması ve sakınılması gereken şeyleri ve kalbin, ruhun temizlenmesi yollarını öğretir. Buna (Ahlak ilmi) de denir.
Tasavvufun en önemli özelliklerinden biri ilahi gerçeğe ulaşmanın temelinde aşkın bulunduğudur. Allah'a yasaklarla ya da korkularla değil, sadece aşkla ulaşılabileceği inancını ön plana geçirmiştir. Tasavvufun kuşkusuz en önemli isimlerinden biri olan Mevlana'nın eserlerinde bu inancın etkileri fazlasıyla görülmektedir. Mevlana'ya göre insan hangi din ve mezhepten olursa olsun her yerde eşittir.
Tasavvuf, kalbi saf yapmak, kötü huylardan temizlemek ve iyi huylarla doldurmak demektir. Tasavvuf hâl işi olduğu için, yaşayan bilir, tarif ile anlaşılmaz.
Böylelikle tasavvufa dair bilgilerimizi bir daha kısaca yokladıktan sonra tabi ki insanın sinir katsayısı tavan yapıyor. Soruyorum şimdi; nerede bu zatta, bu Türk tasavvuf düşünüründe tasavvufa dair kırpıntılar diye.
İçinde Allah sevgisini bu derece yüksek yaşayan, Allah aşkıyla yanan tutuşan hangi insan Allah’ın en büyük mucizelerinden biri olan doğuma, ana olmanın yüceliğine, o inanılmaz tarif edilemez duygu haline laf atar?
Ömer Bey, kadın olmak, ana olmak Allah’ın bir kadına bahşettiği en büyük armağandır.
Bir gün, bir şekilde öğrenirsin; hamilesindir. O an tüm dünya anlam ve ehemmiyetini değiştirir. Yaşadığın tüm hayat anlamını başka bir anlamla değiştirir. Aynaya baktığında gördüğün sen, eski sen değilsindir. Kalbin artık eskisi gibi atmaz, iki kalp birden atıyordur artık, nefes alman farklılaşmıştır, sen gitmişsin başka biri gelmiştir ama iyi biri. Senden çok daha iyi biri.
Eskiden ağlamadığın her şeye ağlar olursun, eskiden “bana ne” dediğin her şeyi artık umursar olursun, farkındalık başlar ruhunda, hizaya gelirsin, artık adamakıllı kadın olursun.
Sonra da çıkar bu Allah’ın mucizesini haykırırsın sevdiklerine, paylaşırsın herkesle. Bundan büyük mutluluk yoktur çünkü senin için ve seni sevenlerin için.
Bak davul zurna aklıma gelmedi, gelseydi onu da yapardım vallahi billahi.
Karnımıza gelince, tövbe tövbe, günah günah. Allah’ın verdiği canı taşıyor o karın ya da göbek. (hangisi sen seç) Nesi estetik gelmiyor sana, çok şiş diye mi? Sen ince zayıf kadınlardan mı haz edersin, yine tövbe tövbe. Sokakta kız -kadın görünce karın bölgelerine mi kaçar gözün, ne ayıp şey.
Hamilelikte kadının göbeğinin şişmesi de Allah’ın işi, ee sen Allah’a dil uzatıyorsun be adam, bu nasıl iş? Nasıl bir Türk tasavvuf düşünürüsün sen?
Kanatlısı, kanatsızı ne demek? Onu hiç anlayamadım ben.
Orkid var bildiğim ama hamileyken adet görmez kadınlar, orada da eksik bilgin.
Herkesin arabası yok, o durumda ne yapacaklar? Hem bey de demiyoruz biz; koca ya da eş falan diyoruz.
Akşamüstü değil de sabah erken saatlerde çıksak olmaz mı, benim bey o saatlerde işte oluyor genelde. Ay pardon, unuttum, ben boşanmıştım, benim kız da 20 yaşına gelmişti Ömer Bey, bak kafamı karıştırdın.
Ömer Bey, hadi şaka yaptım falan de.
Ya da Ömer Bey hadi bana dava aç.
Ömer Bey, ne olur aç, şöyle gün yüzüyle göreyim seni bir.
Allah sana akıl fikir versin.
Ayşe’nin notu: Bu Ramazan’da siz de lösemili bir çocuğa bir koli mutluluk armağan edebilirsiniz.
Detaylı bilgi www.losev.org.tr sitesinde Nasıl Bağış Yapabilirim?/Ramazan Koli Bağışı linkinden edinilebilir. Ramazan Ayı boyunca destek vermek isteyen duyarlı kişi ve kuruluşlar tüm Türkiye’deki banka şubelerinden, PTT şubelerinden, telefon numaralarından, tüm gsm operatörlerinden 3406’ya boş bir SMS ile veya www.losev.org.tr üzerinden bağış seçeneklerini inceleyerek katkıda bulunabilirler.
Paylaş