İki ters bir düz haroşa ruhum benim

Her mevsim değişikliklerinde ben de değişiyorum nedense… Bir asabiyet geliyor üstüme, her şey ama her şey batmaya başlıyor. Her şey bana battıkça, ben agresif oldukça, işlerim de başlıyor ters gitmeye aynen geçen hafta olduğu gibi…

Haberin Devamı

Geçen sabah yataktan homurdanarak kalktım. Banyoya girdiğimde ilk önce aynadaki şiş suratımla ve yeni çıkan iki sivilcemle başladım kavgaya. Aslında suratımın davul gibi olmasındaki tek suçlu da bendim. Öğrenemedin ey akılsızım, gece yatmadan turşu, cips ve tuzlu fıstık üçlüsü yaramıyor sana işte!

Annemin dediklerini dinleyip üç derin nefes alayım diye camı açtım ve bir de ne göreyim! Yan komşunun bahçıvanı aklı sıra bahçeyi suluyor ama olan bana oldu. Bilseydim suratımı yıkamazdım… “Hoppp dedim bu kaçıncı? Ben artık bu işte kötü niyet olduğuna kesin inanıyorum! O estetik mucizesi ev sahibesine söyle, bir araba kavgasını bu kadar uzatmasın, mevsim bahar sağım solum belli olmaz benim!”

Alt kata iner inmez İvanka’yla çarpıştık  ve burnuma feci bir soğan kokusu geldi. “Bu ne koku İvanka kaç kere dedim sana, sabahın köründe yemek yapma diye!” çıkıştım.

Haberin Devamı

“Hee iyi de Anşa sen demedin mi bana, sabaha sizince usül bürek yap da kalkınca yiyeyim diye?” Haklıydı kadın. Bir makas aldım ondan ve gazetelere daldım.

Okuduğum her kötü haber için küfürleri saydım. Hatta küfür lugatımın ne zaman bu denli zenginleştiğini de merak etmeye başladım. Tahminen boşanma günlerimden…

Baktım olacak gibi değil, yine annemi dinlemeye karar verdim: “Her sabah köpeğini al, uzun yürüyüşler yap kızım. Bak göreceksin, sinirlerine iyi gelecek.”

Oğlumun oğlu Buffy’i aldım, başladık koşar adım yürümeye… “Tam hayvana da bağırmaya başlamıştım ki; “Baban gibi asil olamadın, yavaş ol düşeceğim” derken ben düşmeden Buffy elimden kaçtı ve karşıdan gelen genç bir kadınla yürüyen başka bir köpeğe daldı!

Başladı mı hayvanlar boğuşmaya... Ama ne boğuşma… Hangisi bilmiyorum ama bir tanesi kızın elini ısırdı. Ortalık oldu savaş alanı, kız ağlıyor bende çığlıklar… Köpekleri su yardımıyla ayırdık, kızcağıza da ambulans çağırdık…

Elim ayağım zangır vaziyette eve girdim, bir şişe Pasiflora'yı yeminle kafaya dikip sakinleşmeye çalışırken olan oldu yine… İnanın şaka değil, ilk önce bir adamın naraları duyuldu: “Seni öldüreceğim pis köpek” diye. Dışarı bir çıktım ki; Allah’ım o ne! Diğer köpeğin sahibi kapmış eline beyzbol sopasını, niyetlenmiş  benim köpeği dövmeye...”

Haberin Devamı

“Allahın belası adam , çekil git terbiyesiz!” diye kendimden geçmiş bir vaziyette bağrınmaya başladım.”

Adam bana dönüp ne dese beğenirsiniz?: “Söyle hangi araba senin? Köpeğe dokunmayacağım, arabanı parçalayacağım!”

“Sen manyaksın, şimdi jandarmayı arıyorum” deyince bana bakıp  “Kocanın seni niye bıraktığı belli, huysuzsun sen!” demez mi..

İvanka beni zorla eve soktu. Bir an düşündüm insanlar ne vicdansız ve kötü olabiliyor diye….

İki ters bir düz haroşa ruhum benim

Bu şoku da atlattıktan sonra içinde yazılarımdan kan grubuma kadar tüm seceremin kayıtlı olduğu telefonumu elime aldım annemi arayıp telefonda biraz meditasyon yapalım diye…

Bir baktım telefonda tık yok! Aç, kapa, pil tak çıkar, şarja tak... Her şeyi denedim, telefonda hayat yok. Bu haftanın iki yazısı, tüm numaralarım, aldığım küçük notlarım, kasaba manava ne kadar borcum var, faturalarımın tarihleri, bir sürü şifrem, her şeyim telefonumda kayıtlıydı. Ayrıca evde yedek telefon da yok!

Haberin Devamı

Sinirimden başladım ağlamaya ama dedim ki:  “Suç sende Ayşe, ne zaman negatif olsan başına gelmeyen iş kalmıyor!”

Neyse, bu olay sonrası daha akşama doğru çıldırmama sebep olacağını tahmin edemediğim “Turkcel'le flörtümüz” başladı. Anlayamadım ki ben acaba derdimi Japonca mı anlattım arkadaşlara...

“Yarın servis gelir, alır telefonunuzu. Pardon, yarın o bölgeye servis yok. Yedek telefon getiremiyorlar, çünkü ellerinde yokmuş. Garanti sertifikasındaki numara kesin yanlış. Ayrıca telefon numarası üzerinize gözükmüyor. Söyleyin bakalım son faturanıza ne kadar ödeme yaptınız,  vs., vs…”

Akşam saatleri olup Begüm suratımı görünce: “Ben biraz arkadaşıma gidiyorum. Sakinleşip fazla botoks mağduru gibi gözüken suratın düzelince ara beni” dedi.

Haberin Devamı

Sinirimden karısını doğumhane önünde bekleyen adam misali salonda bir sağa bir sola volta atıp dururken, en yakın arkadaşım Figen aradı. “Ayşe niye cebin kapalı? Bak müjdem var sana, ay ben aşık oldum aşık!”

Anlaşılan bir şişe şurup beni kesmemiş başladım mı ona da bağrınmaya... “Ne aşkı ya? Bir bu eksikti, şimdi aşığım diyeceksin, iki gün sonra adam seni üzecek, sen de gelip bana yakınacaksın. İş uzayacak adam arıza çıkacak, sen yemekten içmekten kesileceksin. Ay ne aşkı ya uğraşam valla!” Allah'tan Figen benim mevsim geçişlerimi iyi bilir. “Sonra konuşuruz tatlım” dedi ve telefonu kapattı. O an düşündüm acaba piyasaya damacana ebadında Pasiflora sürseler beni  keser mi diye…

Haberin Devamı

İlerleyen saatlerde Turkcell gönlümü almayı başardı ve sakinleştim. Begüm’ü arayıp yuvana dönebilirsin dedim. Begüm’den önce eve güvenlik geldi, elinde bir demet çiçekle…

"Bu ne?" dedim. “Efendim, karşı komşunuz gönderdi” dedi. Çiçekteki notta da “Hıyarlığımı affedin lütfen” yazıyordu. Çiçeği alıp şöyle bir gülümsedim ve bir an düşündüm acaba adam evli mi diye... :))

GÜLBEN ERGEN’DEN MEKTUP VAR !

Çocuklar Gülsün Diye bir kampanya bu, bir yardım kampanyası…Vakıf değil, dernek değil, hatta platform bile değil… Ne olduğu değil de ne yaptığı önemli bence…

Biz üç kişiyiz. Feride Edige, Elvan Oktar ve ben. Biz üç kelimeyiz.

Biz, iyi yürekli insanları bir araya getirip çoğalmayı ve çocukların okul öncesi eğitiminin altını çizmeyi hedefledik. Yüreğe dokunan sevinçleri çok uzaklara götürmeyi istedik. Aylarca araştırdık neler yapabileceğimizi, neler yapamayacağımızı öğrendik. Kanunları öğrendik.. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı, Milli Eğitim Okul Öncesi Müdürlüğü’nden bilgiler ve onaylar aldık.

Ve yola çıktık…

Hedefimiz 0-6 yaş arası çocuklara hak ettikleri mutluluğu vermek…

Köylerde,ilçelerde, ihtiyacı olan her yerde ana sınıfları yapmak…

Yapacağımız ana sınıflarının içine oyuncak, giyim, müzik, kitaplar,  zeka geliştirici malzemeler, her türlü rengi katmak, götürmek…

Evlerinden okullarına giderken yürüdükleri o uzun yolları alacağımız servis araçları ile kısaltmak, neşeli kılmak…

İlk şehirlerimiz belirlendi.

1.000.000 TL toplarsak hedefimiz,
Trabzon, Erzurum, Mardin, Tokat, Hatay.. 5 ana sınıfı yaptırmak ve servis araçlarını almak. Şeffaf, denetlenen bir kampanyayız biz. Bundan gurur duyuyoruz. Bu 5 ana sınıfı yetmeyecek, yenileri gelecek.Binlerce, hatta yüz binlerce çocuğumuz okul öncesi eğitimden mahrum, gelişimine katkısı olmayan çok ama çok zor şartlarda büyümekte. Ben bunu Mardin’in Bilge Köyü okullarını, öğrencilerini ziyaretimde gördüm.

Onları hiç unutmadım…

Kendime söz verdim kısa vadeli, anlık sevinçler yetmedi bana… Şimdi verdiğim sözü tutuyorum. İki sağlam dostum da yanımdalar, bana güven ve sonsuz birikimlerini, tecrübelerini, çevrelerini ve en önemlisi kalplerini veriyorlar.

Şimdi sahip olduğum tüm olanakları kullanma zamanı…

Niye?

Çocuklar Gülsün Diye...
 
Gülben Ergen

Hesap Adı : Çocuklar Gülsün Diye
Banka : Garanti Bankası
Şube Kodu : 395
TL Hesap No: TR97 0006 2000 3950 0006 2111 11
Euro Hesap No: TR54 0006 2000 3950 0009 0111 11
Dolar Hesap No: TR27 0006 2000 3950 0009 0111 12
Yurtdışı Gönderileri İçin Swift Kodu : T.G.B.A.T.R.İ.S.395

 

Yazarın Tüm Yazıları