Gestapo anneler

Dün annemi yazdım biliyorsunuz, sizlere de akıl danıştım ne yapayım da şu Gestapo annemle başa çıkabileyim diye.

Haberin Devamı

Sizlerden pek çok eposta geldi, anladım ki bütün anneler aynı. Hiçbirinin niyeti kötü değil, aksine bizi koruduklarını, kolladıklarını düşünüyorlar.
Unuttukları nokta şu; biz artık çocuk değiliz ama gelin görün ki ne yaparsak yapalım hep onların küçük kızları olarak kalmaya devam ediyoruz.

Anne
Ayşecim günaydın,
Sabah sabah yazını okuyunca güldüm, çünkü sendeki annenin bir benzeri de bende var (Allah hepsine uzun ömür versin)
Ben 38 annem 62 yaşında. Benim kızlar desen 5 ve 10 yaşında.
2,5 sene önce eşimden boşandım.
Ben normalde zaten abartılı bir giyim tarzı olmayan ve dekolte giymeyen biriyim. Oturup kalkmasını, nerede nasıl konuşulması gerektiğini de çok şükür biliyorum.
Çevremdeki herkes de hanım hanımcık olduğumu söyler.
Buna rağmen annem, ben boşandıktan sonra ufak tefek karışmaya başladı farklı şehirlerde yaşamamıza rağmen.
Sen dul bir bayansın, onu giyme, şunu yapma, öyle söyleme, evlenme bir daha falan diye.
Sonuçta, bu anneler yola gelmez, bildiklerini yine söylerler. Anlayışla karşılamak lazım.
Annemi çok seviyorum.
Sevgilerimle.
Zuhal
Not: Bu arada Beyaz’a talibim
…………….

Gestapo

Haberin Devamı

Ayşe Hanım merhaba,
Benim de benzer bir annem var ve uzun yıllar sizinle aynı dertten muzdariptim. Size önerim onu çok sevmeniz, olduğu gibi kabul etmeniz. Her dediğini yapmak durumunda değilsiniz ancak her sıkıntılı anda onu pembe bir sevgi bulutunun içine yerleştirip onu ne kadar sevdiğinizi düşünün. Zaman içinde ilişkiniz değişecektir.
Saygılar
Beki

…………

Bayan Rotenmayr

Canım Ayşeciğim,

Aynı neslin çocuklarıyız sorunlar da aynı. Hep etrafa rezil olma korkusuyla yetiştirilmedik mi? Aman elalem ne der? Kurallara göre yaşamak görevdi. Hanımefendi çizgisinde olmalıyız. Hep bir kalıp vardı. Ayıplar, yasaklar...
Sen yine de kırmışsın bazı yerlerde zincirlerini. Ama anneler huylu huyundan vazgeçmez şeklinde hep aynı. Hele bir de baba vefat etmişse bizdeki gibi.
Üzerine bir de alınganlık da ekleniyor ya tam şenlik. Şimdi böyle yetiştirilince ben de bazen aynı şekilde eleştirir buluyorum kendimi etraftaki gençleri. Sonra farkına vardım mı hop düzeltiyorum.

Haberin Devamı

Benim hep dediğim gibi “sandviç nesiliz” biz. Bir gün bir psikolog da aynı kelimeleri kullanmıştı. Anne-babamız ve evlatlarımız arasında teknoloji ve gelişen dünya ile birlikte öyle bir fark var ki, biz hangisine ayak uyduracağımızı şaşırıyoruz. Çocuklar özgürlük istiyor, büyükler “aaa daha neler?” diyor. Mesela, gerçekten aklı başında olan oğlum ensesine kadar uzun saç seviyor, eh kulaklar da biraz büyük olunca biz de ses etmiyoruz. 8.nci sınıf olması sebebiyle okulda da laf etmiyorlar. Ergenlik işte. Yağlı, uzun saçlarla yaşamayı seviyorlar.

“Nasılsa büyüdüğünde askerlik falan derken gidecek bırakalım da zevkini alsın” diye düşünüyoruz babasıyla. Zaten SBS sıkıntısı, derslerden bunalmış durumdalar. Ama yok, anneanne, dede, babaanne her görüşlerinde ona söylüyorlar. Bakıyorlar dinlemiyor, hadi bize de bir kalay. Biz arada perişan.

Haberin Devamı

Allah eksik etmesin hiç birini başımızdan, yerleri doldurulamaz, birinin yokluğu acı veriyor, ikincisine katlanması daha da zor. Ama bazen ben içimden kaç defa “ya sabır” çektiğimi bilemiyorum. Hani kırmayayım, üzmeyeyim dedikçe sanki bu limit nereye kadar diye ölçmek isterlermiş gibi zorluyorlar.

Vallahi, sen akıl vermemizi istemişsin ama ben de çare bulamadım, İstanbul’u terk edip ta uzaklara gidip sadece bayramlarda görüşmek dışında, onu yapmak da mümkün değil o yüzden bu şekilde yaşamaya devam. Sadece, yalnız değilsin onu bilesin diye mail attım.

Sevgilerimle

Ayşe

…………………


Gestapo başlıklı yazınız


Sevgili Ayşe Aral,

Bugünkü Gestapo başlıklı yazınızla ilgili olarak kendi uyguladığım yöntemleri paylaşmak istedim; bana yararı oldu, size de olması dileğiyle.

Haberin Devamı

Belki yazacaklarım zihninizin hoşunuza gitmeyebilir ama annenizi değil, kendinizi değiştirmenizi önereceğim. Anneniz size sadece ayna tutuyor, siz bakış açınızı değiştirmediğinizde ve kendinizde kabul etmeniz gereken özelliklerinizi fark etmediğinizde, annenizin yerine hayatınız boyunca size bunları gösterecek başka bir “ayna” geçecektir. Tabii bu ayna tek taraflı değil, karşılıklı olarak birbirinize tutuyorsunuz.

Siz değiştiğinizde, sizin için her şey değişecek. Anneniz ise değişimi seçmedikçe, kendisi için bir şey değişmeyecek, sizle değil, başka Ayşe’lerle aynı sorunları yaşayacak.

- Annenizi tanımladığınız her sıfat aslında sizi de anlatıyor, bu noktaları tarafsızca irdelemenizi öneririm. Kendinizde de bu tarafları görerek, içinize sindirerek kabul ettiğinizde artık bu sorunları yaşamayacaksınız.

Haberin Devamı

- Ayrıca annenizin sizde beğenmediği yönleriniz konusunda kendinizin de tereddüdü olabilir, anneniz bu konuda da size ayna tutuyor olabilir?

- Bunların dışında, bilemiyorum tabi ama belki de annenizle en başından beri eleştiri-itiraz denkleminde bir ilişki kurulduğu için, başka türlüsünü denemek zor geldiğinden, aynı motifi tekrarlayan davranış modelleri sergiliyor olabilirsiniz karşılıklı.
İlk iki maddeyi çözerseniz bu sonuncu da gitgide ağırlığını kaybedip, yok olacaktır.

İçten sevgilerimle,


İsmimi yayınlamamanızı rica ederim.

…………..


Gestapo Anne

Ayşe Hanım ben Kıbrıs'tan Oya. Yazılarınızı beğenerek okuyorum. Özellikle şişme bebekle ilgili yazınızı bayan arkadaşlarla gülerek okuduk.
Gestapo annenizi asla değiştiremeyeceğinizi belirtmek isterim. Kendisinden bir tane de bizim evde bulunuyor. 44 yaşındayım ve önünde esas duruşa geçiyorum. Onun önünde nasıl konuşursam konuşayım mutlaka bir hatamı buluyor. Birileriyle sohbet ederken eğer ona göre yanlışsa ayağıyla dürterek beni uyarıyor. Kendimi bazen aptal gibi hissediyorum.

Bir de şort giymeme karışıyordu. Çok şükür onu atlattık, şimdi bir şey demiyor. Şakayla karışık onların yeri doldurulmuyor.
Kıbrıs'tan sevgilerle.
Oya

……………
Gestapo

Bence anneni dinle. Deri tayt giyme diyorsa yakışmamıştır. Yanındaki erkekleri beğenmediyse onlardan iş çıkmaz. Ben annemi 18 yaşımda yitirdim, olsaydı da beni böyle uyarsaydı keşke.

Sırf sözünü dinleyebileceğin bir annen olduğu için, evrene (veya Allah'a) bunun için müteşekkir olduğun için dinle onu. Sonunda at değil, deve değil.

Ayrıca annen sana öyle söyler başkalarına karşı ise sonuna kadar savunur seni. Kartal gibi gerer kanatlarını. Bunu da anneden başka kimse yapmaz dünyada.

Dinle onu. Kendi inadını kırmak için dinle, mütevazılık adına dinle, egonu törpülemek için dinle, dinlemenin vereceği huzur için dinle.

Sevgiler,
Banu

…………..

 

Gestapo Anneler

Ayşe Hanım,

Yazınızı okudum ve sanki kendi annemle muhatap olmuşum gibi hissettim kendimi.

… yaşındayım, önümüzdeki aylarda evleniyorum ama hala evden çıkarken iş kıyafetim konusunda standart bir tenkit faslını aşmadan evden çıkamıyorum, öyle ki liseli kızlar gibi kıyafetimi yarı yolda değiştiresim geliyor.

İşin kötüsü, bu anneler sadece kızlarına bu doğruları! öğretmeye çalışmıyorlar, oğullarını da, doğru kadının onların dediği gibi usturuplu? giyinen, erkeklerle fazla? samimi olmayan kadınlar olması gerektiğine inandırıp, hiç bitmeyecek bir döngüyü başlatıyorlar.

Bu işin çözümü yok, anne her zaman anne, kızlar da her zaman kızları. Böyle yuvarlanıp gideceğiz ve her kız gibi annemize benzememeye çalışıp yarın aynen onlar gibi davrandığımızı fark edeceğiz.

Hepimize sabır diliyorum.

Sevgiler.

P.S: köşenizi annem de okuyor, benim yazdığımı anneme söylemeyin olur mu?


…………….


AH BU ANNELER

Merhaba güzel Ayşe;

Anneyle anlaşmanın bir yolu var mı diye sorunca yazmadan edemedim. Ben 29 yaşındayım, 2 senelik evliyim.

Aslında ben buna 2 senelik özgürüm diyorum çünkü evlenmeden önce Gestapoların efendisi annem yüzünden kendim olmak için, bir parça özgür olmak için çok mücadele verdim.
Annem kendi anne babasına göre açık görüşlü ama aslında düşüncelerindeki örümcek ağlarından sıyrılamamış biri. Gelenekçi, kuralcı, belli standartları olan, onun dışına çıkarsan tu kaka olacağını düşünen bir insan. Bense tam tersi gelenekçilikten nefret eden, özgürlüğü seven biriyim. Haliyle bir sürü çatışma oluyordu.
Aslında çatışma denemez, o emrediyordu ben de aman huzurumuz kaçmasın, aman kötü bir şey olmasın diye hem de ona çok düşkün olduğum için susup onun görmek istediği gibi olmaya çalışıyordum.

Sonra bir gün onunla yani eşimle tanıştım. Âşık oldum, hem de o biçim. Tam da bana göre, adam her şeyiyle beni tamamlıyor, dengeliyor ama annem rahat bırakmıyor.
Bir sürü şey yaşadık, olaylar, huzursuzluklar, hatta annem öyle rayından çıktı ki nasıl davranacağımı bilemiyordum, bunun için psikoloğa bile gittim.
Psikolog bana “annenin hayatındaki erkek modelleri hep sorunlu, o yüzden böyle yapıyor, sakince yaklaşıp halletmeye çalışacaksın” dedi, peki dedim.
Deneme deneme deneme üstüne deneme ama yok baktım benim akıl sağlığı yavaş yavaş uçup gidiyor. En sonun da bir akşam öyle bir kavga ettik ki beni dövmeye bile kalktı.
Ruhum o kadar yaralandı ki kararımı verdim, evlenip evden gidecektim, daha doğrusu kaçacaktım ve öyle de yaptım.

Evlendik ertesi gün annemin evden çıkmasını fırsat bilip eşyalarımı çantalara, çöp poşetlerine, neye bulduysam doldurdum, evlilik cüzdanımın fotokopisini de masanın üzerine bıraktım ve evden çıktım.
Çıkış o çıkış, bir daha 2 sene geçti, adımı mı atmadım. He tabi annem de hiç geri adım atmadığı gibi arkamdan da demediğini bırakmamış, öyle şeyler söylemiş ki evliliğim bozulsa bundan mutlu olacak sonucunu çıkartırsın.
Şimdiler de ise kardeşime beni sık sık rüyasında gördüğünü söylemiş ve bu nereye kadar böyle sürecek demiş. Kardeşim ben uygun bir dille ablamla konuşurum diyince de normalde itiraz edecek kadın sesini çıkartmamış.
Şimdi top bende gibi ama ben ona hiç güvenmiyorum. Yine devamlı iğnelemeye, laf sokmaya, abuk subuk konuşmaya başlarsa kaldıramam ve onun saçmalıkları yüzünden evimin huzurunu bozamam.

Ne acı ki bana bunları düşündürecek kadar büyük uçurumları açtı aramızda. Sözün kısası kimseyi değiştiremiyorsun Ayşe’m anlaşmak falan da bana hayal geliyor. Bence tek yapılacak şey idare etmek, kendinden ödün vermeden, özgürlüğüne, benliğine dokundurtmadan…

Sevgiyle kal…

BİR RİCA: Olur da yayınlamak istersen adımı paylaşmamanı rica ederim. Rumuz gerekirse özgürlük savaşçısı dersin.

Güzel yanaklarından öperim.


………….

 

ANNE

Sevgili Ayşe;

Yazılarını hep okumaktayım ve kişiliğini yansıttığını, tatlı bir isyankârlık ve ikilemler içinde yazdığını da düşünmekteyim.

Konu son yazdığın yazı; üç nesil, anlaşmazlıklar içinde... Başka bir şekilde olması mümkün mü? Ben annen yaşlarındayım.

'Bizim zamanımızda...' diye başlarsam anlatmaya sayfalar sürer ve inan sonunda bana hak verirsin. Aynı durum senin ve kızının arasında da çok farklı şekilde gelişecek zaman içinde, göreceksin. Buna 'generation gap ' deniliyor bilirsin.

Yeni durumlara alışmak ve hoşgörüyle karşılamak herkesin kolay yapabileceği bir şey değil. Öyle olunca da biz anneler istemesek de sizleri hala küçük kızımız gibi görüp, kendi doğrularımızda olmanızı bekliyoruz.
Sizler değil 41, 100 yaşınıza da gelseniz bizlerin küçük kızları olarak kalacaksınız. Aynı şekilde sen de kendi kızın için bu duyguları yaşayacaksın, tabii çok başka durumlarla karşılaşarak!
Geriye sevgili anneni olduğu gibi kabul etmek kalıyor, 'Kış mevsimi'ne girmiş ve hala seni gözleyen, seni düşünen ve çok seven ve hep sevecek olan tek kişi!

Bugün senin yaşlarında olan kızım bana sarıldı ve 'İyi ki varsın, seni çok seviyorum!' dedi. Senin de aynı şekilde anneni arayıp, böyle söyleyeceğini düşünüyorum. Olgunluk; insanları değiştirmeye çalışmak değil, onları olduğu gibi kabul etmek ve anlamaya çalışmaktır. Umarım bir kez de bu açıdan durumunu değerlendirirsin.

Çalışmalarında başarılar diliyorum. Sevgiyle kal.
Süheyla

Yazarın Tüm Yazıları