Paylaş
28 EYLÜL 2009 TARİHLİ YAZI: HIYAR VE ÇİLEK
Bu yazım üzerine bilgisayarım şu ahir ömründe hiç almadığı kadar mail aldı. O da ben de şaştık kaldık bu duruma. Hatta bilgisayarım bir virüsten nasibini bile aldı.
Virüs sebebiyle çöktü, dağıldı ! Sanırım benim bilgisayar da bir erkekti... O dağıldı, ben tekrar toparlattım. Ama ben kadınım ya tabi ki bana bir şey olmadı. Göz damlamı sıka sıka mailleri okumaktan yorulan gözlerimi koruyup durumu kotardım...
Mailler ve yorumlar günlerce devam etti... Kadınlarımız haliyle pek şirindi. Çilek olduğunu söyleyenler, artık kesin çilek olmaya karar verenler... Çok eğlendik.. Zaten bütün kadınların aslında bilip de belki ihmalden belki vakitsizlikten kaleme dökemediği şeylerdi benimki... O kadar keyif aldık ki bu durumdan o gün bugündür bir çocuğuyla gelen maillerde birbirimize hala “Çileğim” deyip eğlenir dururuz.. Bu arada eğlenen çilek sayısı yaklaşık 1000 civarında..
Neyse bilgisayarım yapıldı, yeni yazılar yazmama rağmen “Hıyar ve Çilek” yazısının etkileri sürdü ve bu süreçte erkeklerden de çok mail geldi. Yine şaşırdım kaldım. Ama bu sefer benim erkek bilgisayarım hemcinslerini koruduğundan mı ne gelen maillere dokunamadı...Ancak dokunan bu sefer bana dokundu.! Erkeklerden gelen mesajları, okudum, okudum. Okurken de, hep aynı yazıyı okuyor gibi oldum. Çünkü hepsinin kadınlar hakkında kullandığı üç beş kelime aynıydı. "Ev işi, temizlik, yatak..." yazıyı nerelerinden okudular, ne şartlarda altında anladılar, anlayamadım. Acaba yine tuttukları takım mı yenilmişti, Play Station mı oynayamamışlardı, krizin gerginliği mi vardı, bir gece önce hayat arkadaşıyla kapışmışlardı, kayınvalideleri 10 günlüğüne onlara mı taşınmıştı sebebi nedir bilemedim. Ama beyinleriyle okum adıkları kesindi. Ya da ben öyle düşünmek istiyorum. Hani adamın kafası karışıktı, hadi okuduğunu anlayamadı olsun.. Çünkü anlayarak okuduklarını ve bu yorumları yaptıklarını düşünmek istemiyorum.
Tabi ki bu şekilde kınadığım fikri sabit erkeklerin yanında biz kadınları anlayan erkekler de vardı.. Ben onları “karpuz” adını koydum.. Komik mi geldi? Gelmesin, gelmesin.. Neden mi karpuz? Hemen anlatayım…
Yaz mevsiminin ortasındasınız..Hava sıcak.. Doğal ,serinletici, ferahlatıcı, olgunlaşmış bir karpuzdan daha iyi ne gelebilir ki bünyeye? Kelimelere dikkat.: Doğal, ferahlatıcı ve olgun.. Böyle bir erkeğe karpuz demeyim de ne diyeyim?
Ayrıca karpuzun özellikleri hakkında bakın ne diyorhttp://tr.wikipedia.org ;
“Kolları toprak yüzeyinde 3-4 m kadar uzayabilir. Karpuz, sıcak ve ılıman iklimde yetişir. Soğuklardan çok etkilendiği için yetişme devresinde don tehlikesi olmamalıdır.”
Yani bizler de don gibi soğuk olmaz, onlara sıcak davranırsak, anlayışlı erkekler de bizleri kollarıyla sarar, korur ve kollar…Meyvesini sert kabuğu gibi saklayan korumacı, kollamacı yapıda olmaları da olayın cabası olur..
Yani nedir? Hepimize bir karpuz lazımdır hanımlar ! Hıyarları paratoner gibi çeken şansımız biraz da karpuz yüzü görsün ama değil mi? Yoksa “Kapuz Getir Yiyeyim” türküsü ile dolaşıp dururuz etrafta...
Karpuz olamayan sevgili diğer erkekler! Hadi ne olur gelin yanımıza. Sıkılıp, büzülmeyin. Tamam, size çilek olun demiyoruz. Çilek kadınsı bir şey haklısınız.. Yeter ki doğal olun… Olgun olun… Korumacı-kollamacı olun… Sıkıntı verici değil ferahlatıcı olun... Yani karpuz olun ! Ama ne olur hıyar olmayın. Çıkın bu durumdan!
Kadınınızı anlamazlıktan gelmeyin. O kadının sizin uğrunuza vazgeçtiklerini görün, sizi mutlu etmek uğruna ne kadar çabaladığını anlamaya çalışın. Kadının hayatındaki en büyük ve sizi en çok sevmesinin, inanmasının nedenlerinden olan sadakati ona hissettirin. Sakın onu yarı yolda bırakmayın, kadına kadınlığını hissettirin. Sakın arada kiraz falan yemeyin, ortada dolaşan kan emici kurtlara mahal vermeyin. Kadınınızın içine de kurt düşürmeyin! O hasta olduğunda “Of ya uykum var, çak şu ilacı” demeyin. O siz hastayken sabaha kadar nefesinizi sayar unutmayın…
Sizi karnında taşıyıp, nefes almanıza sebep olanın da bir kadın olduğunu unutmayın. Benim bu listem uzar da uzar…
Hadi gelin anlaşalım sizle beyler! Hadi gelin karpuz olun… Hep bizimle birlikte olun.. Çok iyi biliyorsunuz ki bu hayat kadınlarla güzel.. Gelin evinizin karpuzu, kadınınıza destek olun..
Hem evinin, eşinin karpuzu olmak, eşekten düşmüş karpuz olmaktan çok daha iyi değil midir?
NOT : Bu yazı neden tekrar gündeme geldi söyleyeyim.. Daha düne kadar aradan 6 ay geçmesine rağmen “Hıyar ve Çilek” yazısıyla ilgili mailler aldım. Malum bu hafta da kadınlar için önemli bir hafta…Bu iki durum üst üste geliverdi..
Paylaş