Paylaş
Hatta son yıllarda ben kendisini sık sık arayıp başını ağrıtır olmuştum. Nedeni de şu; kendisi bir psikolog. Boşanmam sırasında az başını ağrıtmadım, sağ olsun o da her zaman bana destek oldu.
Nişantaşı’nda bir kafede oturmuş özlem gideriyorduk ki; “Ayşe” dedi.
“Bir psikolog arkadaşım var, o da Nişantaşı’ndaymış, çağırdım. Umarım senin için bir mahsuru olmaz, zaten tanıyınca bayılacaksın; senden, benden beter çatlak bir kadın.”
“Ay ne mahsuru olacak, gelsin tabi ki.”
Ve geldi. Ellili yaşlarda, taş mı taş, güzel mi güzel bir hatun, valla ne yalan söyleyeyim bir süre gözlerimi alamadım hatun kişiden.
Tanışma manışma başladık sohbete. Allah’ım kadın sadece güzel değil, aynı zamanda komik, işveli cilveli, harika biri.
Evliymiş ve 21 yaşında ikizleri varmış. Konuşma sırasında yalıda oturduğundan, Range Rover marka arabasından bahsedince, kafam kadar tek taşı da gözümü alınca anladım ki maşallahları var ailece, hatun zengin. (Zenginliğin kocadan olduğunu belirtmem gerekiyor, neden olduğunu aşağıda anlayacaksınız)
Şaraplar içtik, her şeyden, her türlü halttan bahsettik, kafalar oldu çakır, keyifler oldu gıcır.
Baktım saat olmuş sekiz, eve postalanayım diye düşündüm ama bırakmadılar, “illa kal, yemek yiyelim” dediler.
“İyi, ne de olsa ben bekârım ama sizin kocalar?” deyince...
Benim arkadaşım kocasının seyahatte olduğunu söyledi, diğer kadın ise;
“Ay ben de rahatım bu gece, benimki öbür tarafta” deyiverdi.
“Hahahhaa adamı gömdün mü yani bu gecelik?”
“Yok, şekerim öyle değil, öbür kadında yani”
Dan...........
Şaka sandım önce ama değilmiş meğer gayet rahat başladı anlatmaya.
“Kocamın seks ihtiyacı olduğu zamanlar belli bir meblağ karşılığı sürekli beraber olduğu bir kadın var.”
Suratım nasıl ekşidiyse, nasıl salak baktıysam; “Dur” dedi, “anlatacağım, ilk seferinde herkes bu tepkiyi veriyor, normal.”
“Menopoza 35 yaşında girdim. İlaçlar, hormonlar yurtdışında tedaviler falan filan hiçbiri önüne geçemedi. Menopoza girince de bana seksten nefret geldi. Normal dediler, geçer dediler ama benim bu nefretim geçmediği gibi her geçen gün tiksinti halini almaya başladı.”
Hemen atladım; “Eee bunun bir çaresi, tedavisi vardır herhalde, muhtemelen de psikolojik değil mi?”
“Ayşecim tedavisini biz bulamadık, ayrıca ben bir psikologum, hatırlatırım.”
“Eeeeeeeeeeeeee?”
“Eeeeeesi kocam bana âşık, ben kocama. Bizim kadar mutlu evliliği olan azdır. O benim canımdır, ben de onun. İnanılmaz güzel anlaşırız, ruh ikizi lafı bize cuk oturur.”
Şoklar içinde dinlemeye devam ediyordum.
“Bundan on sene önce bir gece aşkım kocama, inanılmaz bir sofra kurdum, mumları yaktım, çocukları anama bıraktım ve yemek bitimi konuyu açtım. Beni seviyor mu sordum, gerçi şüphem yoktu ama evet seviyordu.
“Peki, bu seks hayatımızın rezil rüsvalığı nedeniyle benden boşanmak ister misin?” dedim; “Asla” dedi.
“Nasıl dayanacaksın?” diye sordum.
“Bana boş boş baktı, dayanacağım işte”
“Dayanamazsın.”
“Dayanırım.”
“Ya gerçekçi olalım, iş seyahati, o, bu arada kaçamaklar yapacaksın haklı olarak ve ben de sen yanımda olmadığın geceler acaba bu gece kiminle diye tırmalayacağım kendimi, işte o nedenle aklıma bir şey geldi.”
Aklına geleni anlatınca içimden “Oha” dedim.
“Sana sadece yatak partneri olacak birini bulacağız.”
Karı koca bu konuda anlaşmaya varıyorlar.
Ve bir kadın buluyorlar. Kadın bu işi yaparak hayatını idame ettiren biri zaten.
Kadına ev alıyorlar, çocukları özel okullarda okutuluyor, arabası, parası, pulu her şeyi kadının hazır. Tek bir şart var; “Sadece bu kocayla beraber olacak, başka müşteri yok. Adam ne zaman isterse arayıp gelecek, işini bitirip evine geri dönecek.
Anlaşıyorlar, bu anlaşma tam on senedir devam ediyor. Biz bunları konuşup yemek yerken, koca orada. Haliyle benim gastrit “glu glu” edip duruyor bir yandan. Çünkü aklım alsa, havsalam almıyor bir türlü.
“Bunu yazabilir miyim?” dedim. “Yaz tabi” dedi.
“Bizim yakın çevremizdeki herkes bu durumdan haberdar zaten, ayrıca bu şekilde evlilik sürdüren çok çift var.”
“Peki, mutlu musun, kocan eve gelip koynuna girince ne hissediyorsun?”
“Önce duş tabi, sonra yanıma yatınca, günlük yaşadıklarımızdan bahsedip sarılıp uyuyoruz. Biz böyle çok mutluyuz, başım ağrıyor palavrası çekmeme de gerek kalmıyor.”
“Canın hiç mi istemiyor?”
“Hem de hiç ama dur bakalım, şimdi özel bir yogaya başladım; bakarsın açılırım hahahahahahahaha”
Ağzım açık, ben de; “hahahahahah” dedim. Ağzım gerçi hala açık o da ayrı.
Not: Sizin ağızlar ne durumda şu anda, bana yazsanıza.
Paylaş