Böyle Bitmesin

Cuma akşamı yapımcı arkadaşım Volkan Oksuz bendeydi. Hem iş konuştuk, projelerimizi kağıda döktük, hem de iki gurme mutfağa girip bir orduya yetecek kadar yemek yaptık.

Haberin Devamı

Volkan bir ara “Dizim başlıyor TRT1’i açalım” dedi.
“Nasıl yani?” dedim, “sen de mi dizi izliyorsun?”
Kendisi yılların televizyoncusu Reha Muhtar’ın talebesi, reyting kurdu, ona güvendiğim için merakla ses çıkarmadan dediğini yaptım, TRT1’i açtım ve başladık izlemeye. Büyük bir keyifle izledik.
“Vay be” dedim, “gerçekten izlenesi bir iş çıkarmışlar”...
Bu süper dizinin adı “Böyle Bitmesin” TRT’yi ve bu dizilere karar veren yöneticileri kutluyorum. Cidden güzel iş çıkarmışlar.

İki erkek

Bu yazıyı iki kadının iznini alarak yazıyorum. Yaşanılanlar beni şoke etti.
Birinci kadın bin yıllık dost, neredeyse bin yıllık da evli ama ne evlilik, başına gelmeyen kalmadı, aldatılmak falan kaldı çok sıradan ama o hep direndi.
Yılbaşından üç gün önce beni aradı, “Ben bir yere gidiyorum.”
“Nereye” dedim, “seyahate mi?”
Güldü. “Ya seyahate. Hayır Ayşe, bir kliniğe, içki dozajını çok artırdım bu aralar, bu adamı çekebilmek için kendimi içkiye verdim ama anladım ki sadece bana zarar.
Birkaç gün kalacağım, temizlenip çıkacağım.
İlk gece benimle kalır mısın?”
Üzüldüm ama aldığı karara da sevindim, kocasıydı neden; içlerinde yaşadığımdan biliyordum.
O gece yaşadıklarımız, etrafımızdaki diğer hastalar bize büyük ders oldu.
Gece kız kıza sohbet ederken dedim ki;
“Yahu hani siz yılbaşında yeni yıl, yeni başlangıçlar diye senin kocanın kankisi ve onun eşiyle Amerika’ya gidecektiniz?”
“Kanki dedin, değil mi? Biz ona kısaca aynı mokun soyu kanki desek? Sıkı dur; kankinin karısı nerede?”
“Nerede? Tası tarağı toplayıp gitti mi?”
“Hayır canım, trajikomik. O da aynı dertten muzdarip.
İkimiz sabahlara kadar oturup ağlayıp çok içtik bu ara. Klinikte o da temizleniyor şu sırada.”
“Sonrası?”
“Hele ikimiz de bir çıkalım; bu yıl ikimiz için de farklı olacak inşallah.”

Haberin Devamı

Arda’yı rahat bırakın

Sizlere insan diyemiyorum. Sizler kendinizi biliyorsunuz.
Arda Kural’ı haber yapanlar, televizyondaki programlarına taşıyanlar, ev arkadaşı, yapımcısı gibi adamlar, hastanede fotoğrafını çekmek için binbir takla atıp çekip yayınlayanlar...
Günahtır ya.
Allah kimseye vermeye, kim bilir adamcağızın içinde neler birikti de kanserden daha illet bir hastalıkla uğraşıyor.
Siz bunu yazıp çizip, akli dengesi nedeniyle hayatının en zor dönemlerinden geçen birini reyting malzemesi yapıyorsunuz.
Hiç mi depresyona girmediniz?
Hiç mi ayağınız tökezleyip ruhen çöküntü geçirmediniz?
Geçiren yakınınız da mı yok? Yaşanılanın ne kadar ağır olduğuna, bir insanı ne hallere getirebildiğine hiç mi tanık olmadınız?
İnşallah Allah siz ve sizin gibileri aynı hastalıkla sınamaz.
Rahat bırakın Arda’yı, rahat!

Haberin Devamı

Film ve dizi âşıkları

Gazetelerde çıkan “şu dizideki bilmem kimle bilmem kim aşk yaşıyorlar” ya da “şu film çekiminde tanışıp âşık oldular” haberleri beni hiç şaşırtmıyor.
Zaten piyasada adam gibi adam, kadın gibi kadın kalmamışken görüntü itibariyle de hem fıstık hem yakışıklı olan insanların birbirlerine âşık olmaları ya da ilişki yaşamaları bence zaten kaçınılmaz.
Hele anasından babasından, çoluğundan çocuğundan daha çok birbirlerini gördüklerinden, neredeyse 24 saati beraber geçirdikleri de düşünülürse zaten asıl aksi anormal.
Hele konuda aşk da varsa bingo.
Yurtdışı örneklerine de bakın, çoğu ünlü çift bir dizide ya da bir filmde aşkı bulmuş.
Dizilerde oynamak istiyorum ya da bir filmde, hani aklınızın bir köşesinde bulunsun sayın yapımcılar.

Haberin Devamı

Not: içim yanıyor; Metin Kaçan...
1961- ~

Yazarın Tüm Yazıları