Paylaş
Zeynep’in yardımıyla on beş dakikada, sürünerek yataktan çıktım.
Günlerdir belim ağrıyordu, özellikle yatar, oturur pozisyondayken ama ayağa kalkınca açılıyordum. “Aman ters hareket yaptın, geçer” deyip kale almıyordum.
O gün de aynısı oldu, ayaklanınca ağrım geçmedi ama azaldı.
Önce kanala gittim, programımı yaptım, sonra alışverişe çıkıp kendime sporcu sutyeni, gözlerim için de şeffaf gözlük aldım; hafta içi televizyonda dikişlerim gözünüze gözünüze girmesin diye.
Bir ara arabada eve doğru giderken epostalarıma bakayım dedim ve şoka girdim, hepiniz sanki sözleşmişçesine bana yazmışsınız.
“Aman Ayşe, sen güzelsin zaten, boşver ameliyatı olma, sonrası çok ızdıraplı bir dönem.”
“Ayşe sakın gözünü elletme, gözünü yaptıranların hepsi ölü balık gibi bakıyor.”
“Memeni yaptır ama gözlerini asla”
“Ayşe göğsünü yaptırırken doktoruna söyle, uçtan değil koltuk altından açsın.”
“Ayşe Ayşe Ayşe Ayşe...”
Daha bir sürü eposta.
“Allah Allah” dedim, “ne çok sevenim varmış ama şimdi durduk yere de beni panik yapmanın ne âlemi var sevgili okur dostlar?”
Sonra yazımı açtım, bir bakayım diye, okur okumaz bana neden bu kadar çok eposta geldiğini anladım.
Son paragrafta ben “güzel enerjilerinizi” yazmıştım ama yazıyı telefondan yamuk yumuk yazıp yolladığımdan editörüm Merve “güzel enerjilerinizi” bölümünü “güzel önerileriniz” olarak yazmış.
Fark edip değiştirene kadar da eposta bombardımanına tutulmuştum bile.
Eh bu epostalar Ayşeciğinizi etkilemedi mi, etkiledi tabi. Başladı mı kafamda bin soru dolaşmaya, acabalar çoğalmaya?
Bu arada da ilacın etkisi geçince belim yine yamulttu mu beni?
Kafam karman çorman, düşünüp dururken sıra geldi doktorumla son kontrole. Gittim…
Geçtim doktorumun karşısına, adamcağız; “Tahlillerin normal, sabah sekizde hastanede ol” derken ben başladım sorulara;
“Ya gözlerim şöyle olursa?”
“Ya programda dikişlerim çok gözükürse?”
“Göğüslerim ağrıyacak mı, hep bu sutyeni mi takacağım?”
“Kaç gün bu sutyeni takacağım?”
“Ay belim, of aman belim…”
“Belim de çok ağrıyor doktor, belim”
Ve doktorum son noktayı koydu;
“Sen daha hazır değilsin bu ameliyata, bir süre askıya alalım. Önce git şu belini göster bakalım bir. Sonra yaparız ameliyatını, acelemiz yok ne de olsa.”
Sanki loto bana vurmuş gibi hissettim.
“Oh be” dedim, “ne büyük stresmiş kardeşim”
Doktordan hafiflemiş bir şekilde çıktım, gittim alışveriş yaptım; akşama da yemek programı.
Bu arada belim yine ızdırap vermekte, “geçer” dedim, “geçer”.
Ertesi sabah kalktım, daha doğrusu yine Zeynep kaldırdı, “ah uh” diyerek kahvaltı yaparken yine epostalarıma baktım, yine sizlerden gelen bir yığın eposta, bu sefer; “geçmiş olsun, iyi misin?” diye.
Ve de telefonlar, arkadaşlarım arayıp duruyor;
“Kızım neredesin, ben hastanedeyim, odanı soruyorum, yok böyle bir hasta diyorlar.”
Tüm arkadaşlarımdan özür dilerim, haber vermeyi unuttum. Sizlere de çok teşekkür ederim, destekleriniz için benim canım okur dostlarım.
Not: Bu macera burada bitmedi, hele belim biraz geçsin, yine ameliyat için gün alacağım. Yok, taktım ben; bu gözleri, göğüsleri yaptıracağım. Öpüyorum sizleri, iyi haftalar.
Paylaş