Paylaş
Her yaz bitişinde, her kış yaklaştığında içim bir tuhaf olur benim. Sanki yaz ayları her şey kontrolüm altındadır. Yazın büyük değişimler yaşanmaz, sakinlik zamanıdır, kendini dinleme, büyütme zamanıdır, benim için yaz hep bu anlamı taşır.
Çocukken de öyleydi, okul yok, ders yok, sadece tatil var, sadece eğlence var, belki oradan kalma yazın huzur veren bir yanının olması benim için.
Kış ise korkutur beni, “of” derim, “kim bilir neler olacak neler yine bu kış.”
Uzun bir yolculuk koca kış, sıkı giyinmek lazım, bu uzun yolculukta gelecek her şeye karşı gardını almak lazım.
Yaza benzemez; yağmuru da aşkı da.
Öyle geldiler mi kolayca gitmezler; yağmuru hemen dinmez, aşkı da acıtmadan gitmez.
Yine böyle oturdum, başladım düşünmeye; bakalım bu kış neler neler olacak diye.
Fakat bir anda kendimde kendimi dahi şaşırtacak bir şey keşfediverdim.
Baktım ki eskiden kış gelirken her şeye karşı negatif olan ben her şeye karşı gardını almaya hazırlanan ben gitmişim, yerime sanki yazı karşılamaya hazırlanan bir Ayşe gelmiş.
Havalar hala sıcak ya, daha tam kış havasına girememişsindir ondan demeyin, benim oturduğum Acarkent maşallah uçuruyor, elim kalorifere gidiyor, geri geliyor o derece.
Olay o değil zaten, olay şu son zamanlarda okuduğum kitaplar, aslında kitaplar da bahane belki.
Demek ben artık belli bir farkındalığa ulaşmaya başladım, demek gördüm ki bugüne kadarki yolum yanlışmış ve ben artık başka bir yola çıkmaya hazırmışım.
Şimdi eski ben olsam kafamda bu kış için bakın neler neler kurardım ve kurup onlara yoğunlaştığımdan da çoğunu kesinlikle yaşardım, tecrübeyle sabit.
“Ayşe bu kış yine aşk yok sana, sen yalnız kalacaksın.”
“Eski kocanla mal davan yine bitmeyecek, yine paralarını alamayacaksın.”
“Televizyonda iş bulamayacaksın.”
“Hastalıklarla uğraşacaksın.”
Ve daha neler neler…
Ben her kış bunları kendime söyler, dururdum.
Ve de inanın bana her kış size çoğunu çaktırmasam da ben bunların hepsini yaşardım.
Davam bitmesi gerektiği halde bitmez, televizyonlarda tam işim olacakken ya genel müdür işten ayrılır ya kanal son dakika karar değiştirir ya biri kıskançlık neticesinde ayağımı kaydırır... Aşk deseniz tam en istediğim beni beğenir, yahu gelir bir şey çıkar, olacakken olmaz ya da olur, bir şey olur, bozulur. Hastalıklar deseniz abuk sabuk hastalıklar yaşar dururdum, sebebi olmayan baş dönmeleri, yine sebebi olmayan mide bulantıları, kulak uğuldamaları, boyun krampları, alerjiler, neler neler…
Şimdi şimdi anlıyorum ki, okuduğum kitaplar da zaten “anla Ayşe” diye yırtınıyolar ki hepsini aslında kendim yaratmışım.
Evrenin espri anlayışı yok çünkü ağzınızdan ne çıkarsa sizin için onu gerçekleştiriyor.
“Param yok, para istiyorum” derseniz evren ya da çekim enerjisi “para istiyorum” bölümüyle ilgilenmiyor, “param yok”u direk mesaj olarak alıyor, “evet yok ve olmayacak” diyor.
“Bu kış yine sevgilim olmayacak, ben aşkı hiç bulamayacağım.”
Evet, bravo bunları söyleyip düşündükçe aynen öyle olacak; aşk yok, sevgili yok.
“Ohooo biz bu çekim yasasını okuyalı, secretı okuyalı, seyredeli bin yıl oldu” demeyin, alıp spritüel yasaları, gücü de okuyun.
Ya da aslında hiçbir şey okumayın, sadece aklınıza olumsuzluklar gelince “iptal” diyin, kendiniz için her şeyin güzelini olumlusunu düşünüp onu dile getirin.
Mesela ben bu kış kesin büyük bir aşk yaşayacağım, maddi manevi çok güçlü, beni çok sevecek, benim çok seveceğim bir erkek hayatıma girecek.
Davam bu sene bitecek, hakkımı alacağım.
Televizyonda işim olacak, bu kış ekranlarda olacağım.
Bedenen ve ruhen son derece sağlıklıyım, mutlu ve huzurluyum.
Ayrıca kış aylarını da çok seviyorum.
Tabi bunların hepsi Allah’ın izniyle gerçekleşecek ve de meleklerinizden de yardım isteyin, unutmayın melekler Allah’ın melekleri.
İyi, güzel, harika, süper, hatta olağanüstü bir kış geçirmenizi diliyorum sevgili okur dostlarım.
Not: yazmamış olduğum, aklıma gelmeyen güzellikler olabilir, onları da istiyorum, bunlar şu an için düşündüklerim, mesela lotodan trilyonları da istiyorum, gerçekleşmesi zor demeyin, istediğiniz her şeyi inanarak evrene söyleyin.
Paylaş