Paylaş
Senden küçük bir ricam var... Ne olur bana bu yılbaşı kırmızı don alma.
Usanmadın şu yaşıma kadar her sene aldın, “Bak unutma, tam on ikide giy ki bütün yıl donanasın” dedin. Ben de hep yedim, ya bu sene tutarsa deyip her yılbaşı gecesi tüm şartları zorlayıp giydim.
Ama anne donanmak bir yana neredeyse, anladın sen onu...
Umarım bu isteğimi dikkate alır, bana, hatta hiç kimseye don almazsın bu sene.
Bir de böyle deneyelim derim, ne dersin?
İtiraf ediyorum çapkınım
Şu hayatta benim yapamadığım şeylerden biri de kıvırmak.
Ne pistte, ne hâl ve gidişlerimde kıvırmayı becerdim. Bundandır başımın sayısız kere yanması, bundandır arada sırada dımdızlak ortada kalmam ama olsun ben böyleyim deyip kıvırtmadan sadede geleyim.
Bir namus abidesiyim diye ayak oyunları çekmeyeyim.
Efendim ben düpedüz çapkın bir kadınım, üstüne üstlük çok da flörtözüm.
Ha bunu ne zaman mı keşfettim, fi tarihinde yaşım 13-14’lerde.
Zaman zaman her şeyin azıyla ya da kararıyla yetinmeyi becerebildim ama kocam dışında tek erkekle asla yetinemedim.
Erkeksiz bir ay geçirmeye tahammül edemedim. Hayatımda bir erkek olduğunda aynı onlar gibi benim de gözüm kaşım hep oynadı, durdu.
Baktım ilişkim ha bitti, ha bitecek, hemen yedek listemden birini seçip kendime sevgili yapıverdim.
Şans eseri oldu ya birini bulamadım, şans eseri de bir lokanta, bir davet, bir sinemadaysam anında antenlerim devreye girdi. Şu 40 yaşıma dek yaptığım göz flörtünü saymaya bile kalkmam, çünkü bu hesabın altından kalkamam.
Ha bir de tozlanmış bir telefon defterim var benim, baktım çok yalnız kaldım, başlarım a’dan z’ye taramaya, genç kızlığımdan bu yaşıma kadar aklımın bir köşesinde yer etmiş erkekleri aramaya. Bakarım kiminin telefon numarası değişmiş, kimi beşinci kez evlenmiş, kimi prostattan muzdarip...
Bir hırs fırlatırım defteri, kaldığım yerden devam ederim göz oynaşına, kesişmelere. Belli mi olur, bakarım yine çıkar biri. Zaten hep çıktı, öyle değil mi?
Doktor memnuniyeti
Doktor memnuniyeti denen şey sadece laftan mı ibaret?
Son günlerde hayatımda bir adam daha var. Yeri bende diğerlerinden çok ayrı, hatta üzerine en çok titrediğim kendisi desem yalan olmaz.
Hep dua ediyorum ona, “Allah seni elden ayaktan düşürmesin” diye.
Adı Alp, soyadı Mamak ve kendisi çok yakışıklı bir doktor.
Evet, bu adam benim estetisyenim. Konuk olduğum bir canlı yayında rastladım Alp’e, o gün bugündür “ceeeeeeeee, yine ben” diye çıkıp duruyorum karşısına.
Alp bana iki tane dolgu iğnesi yaptı, biri çeneme, biri gözlerime.
Aman Allah’ım o günden beri kendimi Angelina Jolie kıvamında görüyorum aynada. Bu nedenle sıkça gidiyorum doktoruma, iğneyi elime alıp “hadi ama birazcık daha” diyorum.
“Haydi, güle güle daha fazlası olmaz sana” deyip kapının önüne koyuluyorum.
“Hey doktor, sen hiç hasta memnuniyeti diye bir şey duymadın mı, memnun değilim senden, biraz daha dolgu yapsan elin mi yorulur, hem parama geçmiyor mu hükmüm, anlayamadım gitti valla.”
Paylaş