Paylaş
Ama bitmiyor, lanet olası terörün sonu gelmiyor.
Ne yapmak lazım terörü durdurmak için?
Devletimize düşen görevler ne? Vatandaş olarak bize düşenler ne?
Bilemiyoruz... Bu pisliğin dibini kurutamıyoruz.
İdam cezası çıksın diye bütün sosyal medyada yazılıp çiziliyor.
Eee çıksın da canlı bomba olarak kendini patlatmaya hazır olan birine söker mi idam cezası?
Ölüyor insanlarımız teker teker.
Canlarımız gidiyor, buna can mı dayanır!
Belki bize ya da bir yakınımıza bir şey olmadı şu ana dek ama olmayacağının garantisi var mı?
Ya da bize ve ailemize terör bulaşmadı diye, başkasının acısını görmezden mi geleceğiz? Böyle bir şey olabilir mi?
Kelle koltukta yaşıyoruz maalesef. Sabah evden çıkıp, akşam eve sağ salim gelirsek şükreder haldeyiz milletçe.
Her an her şey olabilir, öylesine korku dolu içlerimiz. Terörün cinsi de şiddeti de fazla ülkede. Maganda terörü, trafik terörü, canlı bomba...
Korkunun yanı sırada sinirliyiz, kızgınız, içlerimiz karanlık...
Nasıl kararmasın?
Son olayda polisimiz hedef alındı. Hepsi gencecikti. Mesleklerinin başında, hayatlarının baharında, pırıl pırıl delikanlılardı.
Öldüler.
Vatanı korurken şehit oldular.
Seyrettiniz mi bilmem ama canlı bomba olduğundan şüphe duydukları kişiye yaklaştılar, onu ablukaya aldılar.
Bile bile vatan uğruna ölüme gittiler, canlı bombanın kendini patlatması an meselesiydi çünkü.
Ve de öyle oldu.
Ben bu yazıyı yazarken ölü sayısı 44’tü, sekizi sivil 36’sı polis.
Hiçbir suçları yoktu ölenlerin.
Polislerin o gece görevde olmaları, sekiz kişinin de o yerde tesadüfi bulunması dışında.
Peki kader mi bu? Ölmek bu kadar kolay mı? Pahalı yaşıyoruz ama bedavadan ölüyoruz işte hem de göz göre göre...
Düşünüyorum ama işin içinden çıkamıyorum.
Bir yanım kader diyor, bir yanım demiyor.
Vefat edenleri düşünüyorum...
Hayallerini, hayattan beklentilerini, geleceğe dönük yaptıkları planları. Kimisi yeni evli, kimisi evlenecek, kimisi yeni baba olmuş... Gitti canlar...
Kahroluyorum, kahroluyoruz.
Vay gidene diyorum vay gidene.
Sonra arkalarında bıraktıkları sevdiklerini düşünüyorum.
Anneleri, babaları, kardeşleri, eşleri, sevgilileri, çocukları...
Bu sefer de vay kalana diyorum.
Vay kalana...
Nasıl yaşayacaklar bundan sonra, yüzleri bir daha gülebilecek mi acaba?
Eskisi gibi derin nefes alabilecekler mi?
Yediklerinde, gezip gördüklerinde aynı tadı alabilecekler mi?
Rüyada onu görmek için uyuyacaklar, anılarıyla avunacaklar.
Kahrolsun bunu yapanlar, ölümün soğuk yüzünü bu gencecik insanlara gösterenler.
Arkada gözü yaşlı ana babalar, çocuklar, eşler, kardeşler bırakanlar.
Şimdi düşündüm de niye korkacakmışız biz onlardan be?
Korkmuyoruz işte.
Korkunun ecele faydası yokmuş.
Dimdik ayakta duruyoruz, duracağız.
Teröre de bu acılara da alışmayacağız, kanıksamayacağız patlayan bombaları.
Bu ülke her daim ayakta kalacak. Gerekirse biz de can veririz bu uğurda.
Ama bilsinler ki mantar gibiyiz.
Birimizi kopardıkları yerden birkaçımız mantar gibi biteriz!
Paylaş