Paylaş
Bence varsa bu gerçekte, o zaman geçerli olmalı tutacağın takım için de, futbol takımından bahsettim elbette... Madem Türküm, bahis futbol. Ne seçeceğim? Tabii ki Fenerbahçe... Seçtim doğmadan, ana karnında.
Zaten öyle olmasa bile, bebek ana karnındayken ne duyarsa ondan etkilenirmiş, hani duyduğu müziği sevmek, anne baba neye sevinip neyi çok konuşursa ondan etkilenirmiş. Eh annem babam çokça Fenerbahçem’den konuşurlarmış, zaten Fenerbahçe Kulübü’nden çıkmazlarmış, aile anlamı orasıymış, Fenerbahçem’in başarıları anneme mutluluk çığlıkları attırıp o zevkten kasılıp beni de zevkten kastıkça, o gün zaten Fenerbahçeli olmuşum ben.
HER ÇOCUK FENERLİ DOĞAR
Doğuştan Fenerbahçeli olmak buna denir ama herkesin hikayesi elbette farklı olabilir. Gözümü ilk açtığımda her bebek gibi ben de mavi gördüm, neden acaba bebekler hep ilk mavi görür, mavi asaletin rengidir. Fenerbahçe’nin mavisi gibi. Sonra bir de her yeni doğan bebek sarılık olur neredeyse yüzde yüz ihtimalle, tehlikesizdir bebek sarılığı geçer bir iki günde, sarı işte! Ve başlar mavili yani sarılı hayat, doğruyu seçmeyi bilenlere, Fenerbahçe... Bundandır ülkenin çoğunun Fenerbahçeli olması, politik kararlarda takılır akıllar belki ama iş takıma gelince yanılmaz insanoğlu genellikle.
ŞİDDETE KARŞIYIZ AMA BARDAĞI FIRLATIRIZ
Ve gelelim kadınca Fenerbahçe’ye...
Fenerbahçeli hatunlar (yani neredeyse ülkenin tümüne yakın hatunları oluyor), takımları konusunda diğer hatunlardan biraz, biraz biraz biraz, hatta çok hatta fena halde, hatta aşırı halde, hassas olurlar laf ettirmezler. Yan masada konuşulanı bile duyar, gerekirse ellerindeki bardağı Fenerbahçe ruhuna, şakayla karışık elim kaydı şeklinde kullanabilirler (şiddete karşıyız ama kadınız, zati şiddetin en fazlasını yaşamaktayız, hoş görün, iki damla suyu boşaltmışız). Lokanta dedim de, pazarda da böyleyizdir, pazarcı bağırır, “Akşama maç var bacım anam, ablam, gel! Atkılar burada! Fenerbahçe atkısı kalmadı, Galatasaray atkılarını da tüketelim de gideceğim tezgah kapatayım, gel bacım!”
Ay hangi bacı gelsin sana dayı, abi, kardeş... Uyan artık, bil, öğren, az Galatasaray atkısı alacaksın çokça Fenerbahçe... Adam belli ki Galatasaraylı. Pazarda kıs kıs gülen biz hatun takımı, hahahaha...
TAPUYU DEĞİL TAKIMI SORARIZ
Sevgili, aşk, hatta amaç evlilik, biz Fenerbahçeli kadınlar evlilik programlarındaki gibi tapu, mapu, arabaya sormayız.
“Takımın ne koçum?”
“Pardon... Hangi takımı tutuyorsun sevgilim” sorusu, “Burcun ne” sorusundan sonra gelir. Hele de, “Galatasaray” bana... “Dön” ilk sözüm olur, madem aşıksın gel katıl bize, Fenerbahçe’ye... Aramıza gel, bu güzelliği hisset, gel, kendini bırak gel...
Ha, “Yok” derse.
Ki.
Genelde dönerler ayıptır söylemesi, biz Fenerbahçeli kadınlar ve hatunlar da adam Brunei Sultanı olsa (misaldir, zenginlik, mok atmayın, e mi?)
“Güle güle” deriz, “Yolun açık ola”, “Bir gün inşallah doğru yolu bulursun. Sana bye...”
Yani Fenerbahçe sevgisi yaz yaz bitmez ki...
GALATASARAY CANDIR
Şimdilerde benim kardeşim Ayça’nın oğlu Luka’m Galatasaraylı.
Neden? Babadan...
Geçenlerde okulda bir oğlana çatmış Fenerli diye. “Galatasaraylı olacaksın” demiş.
Anlatamadım Luka’ya...
“Oğlum sonradan olmaz bu işler... Galatasaray’ı bilemem ama Fenerli doğarsın, sonradan da Fenerli olursun.”
Ama diğeri?
Zor be...
YAŞŞŞA FENERBAHÇE!
Ayşe’nin notu: Pazara maç, kim kazanacakmış? Fenerbahçe... Yenilse bile...
Ayşe’nin notu: Şakacı bir yazı, Galatasaray ve diğer tüm takımlar candır, “Kadınlar Günümüz kutlu olsun” diyemiyorum, son yaşananlar sonrasında. Amacımız sizi biraz güldürmekti. Ve bir kadın olarak sporda da variz ya...
Paylaş