Paylaş
Çoğu insan gibiyim ben de.
Ayarı tutturamıyorum hiçbir şeyde.
Sevgi vereceksem birine ya sevgiye boğup daraltıyor kaçırıyorum ya da hiç göstermeyip “Hadi len sen de kendini bulunmaz bir halt mı sanıyorsun dedirtip” yine kaçırıyorum!
Aylarca dükkânlardan bir şey almayayım, vay anasını param da birikti diyeyim, bir gün kendimi sokaklara atıp tüm parayı bir günde kahve fincanına, süzgece kadar ne varsa yiyip temizliyorum.
Bu dengesizlik, ruhumu bedenimi öyle bir yoruyor ki, kaç kere kendime bipolar teşhisi koyup doktorlara gittim.
Saysam sayamam o derece yani.
Ama biliyorum ki bu konu da benim için ne ilk ne de son.
Benim kötü bir yanım ayar tutturamamak.
Yemek yapıyorum mesela diyorlar ki “ordu mu geliyor?”
Ya da işte geçen gün yaşadıklarım...
Suratıma, böbreklerime, barsaklarıma yaşattıklarım...
Ayol normal kadın ne yapar... Alır kremini sürer her gün.
Zaten öyle yapınca benzersin bir şeye.
Uzun, itinalı bakım ister.
Hele benim gibi yaşın geldiyse 44’e. Ama ben hep inanırım ya kısa süreli mucizelere.
Evde nuh nebiden kalma, pille çalışan, zamanında mutfak paramın yarısını kaptırdığım makineli peeling aletimi buldum.
Onun sert ve yumuşak uçlarını, ayrıca kremini de buldum.
Kremin yaşı bana yakın ama marka sıkı. Bişeycik olmaz dedim.
Başladım her gün ovalamaya kese kâğıdına dönmüş cildimi.
Büyük markalarla vedalaştım.
Gittim gliserin yağı, mavi anemon çiçeği yağı aldım.
Aktar arkadaş bir tonik, bir de salyangoz kremi veriverdi, kusacak oldum!
“Bana güven, bebek olacaksın bebek!” dedi.
Ha dedim, vücudum çok şişiyor şu sıralar.
“Bak” dedi, “Her gün şu altın yosundan şu kadar, hibiskus bu kadar, kiraz sapının ölçüsü bu, yeşil Çin çayını da ekleyelim... Ama sabahları biberiye şurubundan içmezsen, ballı çörekotlu pekmezini yemezsen olmazzzzzzzz!!! Bir de zaten menopoz başlangıcındasın, civan perçeminden birer kaşık ve de elbet hayat suyundan yarım çay bardağı!! Yaza taşsın Ayşe Aral taş...”
İçim bulandı.
Yanımdaki elemanına dedim ki “Ver bari hazırlasın içirtsin bana bunları...”
Güldü ve ekledi, “Günde de en az iki litre su.”
Taş olmak için değer dedim, yapmaya başladım.
İlk haftayı lavabo üzerinde geçirdim.
İkinci hafta suratım sanki kabuklar bağladı...
Eczaneden sıkı bir alışveriş yaptım, onun merhemi, bunun bilmem nesi...
Tabi ben işin ucunu muhtemelen biraz kaçırdım yine.
Adamcağız ölçüsü şu kadar dedi, ben baktım her verilen poşeti yarılamışım.
Verdiği kremler de dibe ha inmiş ha inecekler...
Şu aralar beni kimseler bir yere davet etmese bari, ev haricinde hayatım zor geçmekte.
Ya da belki de bir salyangozun ahını aldım ne bileyim işte.
Paylaş