Paylaş
İtiraf ediyorum, ben hiç dengeli bir insan olamadım. Ne fiziksel ne de hayata karşı!
Çocukluğumdan beri dengesizdim fiziksel açıdan.
Mesela bir tepsiyi tutuşturun elime, kesin başına bir şey gelir tepsinin.
Sokağa çıkacağım, hazırlanıyorum, ayakkabı giyerken illa dengemi kaybederim... Hatta bir gömlek giyerken.
Makyaj yapıyorum ya, ruj sürüyorum mesela. İlla üç sefer silerim, üç sefer düzeltirim. Orada da denge problemim var yani, ruju bir türlü doğru düzgün süremem.
Dengesizliğim bunlarla sınırlı değil tabii ki, arkadaş ve aile ilişkilerinde de dengesizim.
Bugün seviyorsam akabinde söverim. Bir gün sövüyorsam, akabinde de severim.
Benim bu huyumu bilenler beni böyle kabullendiler.
Niye peki?
Çünkü onlar dengeli insanlar, sevgiyle beni de yola getireceklerine inanıyorlar.
Dengesizliklerim yukarıda anlattığım gibi çoktu. Sekiz ay önce bir gece Allah sanki “Seni daha dengesiz yapayım da gör bak Ayşe” dedi.
Sekiz ay geçmiş üzerinden ben felç geçireli.
Bir aksam yattım, sabahına sağ tarafım tutmayarak kalktım.
Lavaboya gitmek için hamle yaptığımda bodoslama yere düştüm, parkelere yapıştım.
Bu sefer dengeden eser kalmadı bende. Ne dengesi ayol, sağ tarafım oynamıyor!
Hastanede üç hafta kaldım, bunu da yazdım gazeteye okuyanlar bilir, okumayanlar da şimdi öğrenir.
Hep “Dengesizim ben, dengem yok benim” diyen ben, dengesizliğin ne olduğunu tam anladım!
Yürüyemiyordum...
Sağ koluma bunu tut, bunu yakala diyordum, beni hiç kale almıyordu. Bunlar bende haliyle sinir yaptı.
Gelene gidene bağırır oldum. Elimi çalıştırmam için verdikleri topları her gelenin hatta gidenin arkasından sol elimle duvarlara, oda kapıma atıyordum.
Hastane yemekleri geldiğinde yine sol elimle yemeği yerlere atıyordum.
Ha bu arada konuşamıyordum!
İki gün sonra alkollü bir insan nasıl yamuk konuşursa onun gibi konuşmaya, etrafımdaki herkesi incitmeye başladım.
Artık dengesizliğin kelime anlamını her şekilde yaşıyor ve çevreme de yaşatıyordum.
Sonra iyileşme dönemim başladı. Her gün ileriye gidiyordum.
Allah yine korumuştu beni ve kolluyordu.
İyileştikçe, elim bacağım hareket ettikçe, dilim açıldıkça mutlu oluyordum.
Dengesizdim gerçi hareketlerimde, hâlâ da biraz öyle.
Ama konuşuyorum ya, yürüyorum. Sağ kolumla yazı bile yazıyorum çok şükür.
Tüm bunlardan sonra insanlarla dengesizlik problemimi de çözdüm.
Herkesi seviyorum artık, kimselere sövmüyorum.
Bugün iyi dediğime yarın kötü demiyorum.
Kendime yapılmasını sevmediğim hiçbir şeyi bir başkasına yapmıyorum.
Yapmayacağım da!
Allah bana büyük bir ders verdi bu anlamda.
Artık ailem ve arkadaşlarım da “sen dengesizsin Ayşe” demiyorlar, sadece sağlığım açısından “Hadi sabah akşam kolunu bacağını çalıştır, yakında eski dengene kavuşacaksın” diyorlar.
Ben de “Eskiden de çok dengeli değildim ama” diyorum.
“Eskiyi bırak Ayşe ve önüne, yeniye bak” diyorlar...
Paylaş