Babam ve bir takvim sayfası

Ve bir 19 Nisan daha geçti. Senin ölüm yıldönümün yine geldi çattı babam be... Ben uzun zamandır saymayı bıraktım. Kaç sene geçti diye.

Haberin Devamı

Zaten gitmen hâlâ bu kadar koyuyorken, acın da yüreğimde neredeyse hiç azalmadı... Sadece üzeri biraz tozlanmışken, kaç yıl olduğunu, ne kadar uzun süre geçtiğini bilmek beni daha da fazla üzmekten başka hiçbir halta yaramıyor çünkü!
Ama işte neylesin, kader...
O sabah kalktım, mutfağa gidip kendime her zamanki gibi bir kahve yaptım. Ve her zamanki gibi yılların verdiği alışkanlıkla büyük saatli maarif takviminin sayfasını kopardım.
Öndeki yazı güldürdü beni. Andre Gide’nin bir sözü, meşhur Nobel Ödüllü Fransız yazar. Fransız edebiyatının en önemli eserlerinden Kalpazanlar’ın yazarı.
Okulda biz İngiliz edebiyatı okuduğumuza göre, yine kesin senin bana okuttuğun bir kitaptı. Evet öyleydi. İnternete bakınca hemen hatırladım. Kitabın konusu; kişi tam anlamıyla mutluluğa kavuşmak ve yaşamın tadını çıkarmak istiyorsa kendi yüreğinin sesine uymalıdır. Zaten sen yaşarken de bize hep bu duyguyu aşıladın.
Andre Gide’nin takvimdeki sözü dediğim gibi beni gülümsetti. Bizim millete çok çocuk yapın deniliyor ya şu günlerde, bir de düşündürdü... Gide demiş ki: “Doğum oranı çok olan bir ulustan, insan hayatına önem vermesi, aynı biçimde her kişiye saygı göstermesi beklenemez!”

Babam ve bir takvim sayfası

Sonra takvim yaprağının arka sayfasını çevirdim, “bugün ne pişirelim”i hiç kaçırmam.
Baktım menüde dalyan köfte var. İçimden geçirdim bir an, babam pek severdi diye...
Günün tarihini de es geçmem hiç... Okuyunca...
İşte be babam orası vurdu beni.
Ben saymıyorum diyorum ama sen tarihe geçmişsin...
Günün tarihi: 16 yıl önce bugün (19 Nisan 1999) 1941 yılında doğan mizah yazarı ve karikatürist Tekin Aral vefat etti. Ağabeyi Oğuz Aral ile Gırgır ve Fırt dergilerini çıkarttı...
İçim kor ateşlerde olsa da, kahve midemi bir an acı acı yaksa da, o beyaz küçük sayfa yılların sayısını gözüme gözüme soksa da... Koltuklarım kabarmadı desem yalan olur! Onur duydum elbet, gurur duydum. Tüm hayatım boyunca duyduğum gibi... Sonra baktım yukarıda bir şiir var.
Ağustos günü... Sen yaz çocuğuydun. Bizim küçük Ayça sıpası da zaten bir ağustos ayında doğmuştu...
Mavi bir güneş boyar sokakları
Akşamüstüne doğru turuncuya

Babam ve bir takvim sayfası

Bir uykusuz uzun ağustos günü
Küçük yemiş arabaları böler
Ortasından ikiye bir mevsimi
Günün son aydınlığı kararırken
Bize görünmeyen mevsimde
Buyur, buyur, buyur, benim tekliğim...
Sabahattin Kudret Aksel
İşte be baba şairin yazdığı gibi, sen gittiğinden beri buyur buyur buyur benim tekliğim.
Seni çok seviyorum...

Yazarın Tüm Yazıları