Paylaş
Bir güzel bir güzel, ha içi de çok güzel...
Dışarıdan bakınca ona “ay böyle olsam ya” dememek için kendinizi zor tutarsınız yani.
Zor tutarsınız çünkü bir de kurallı ve otoriter.
Hareketleri ve duruşu bile sadece gıpta etmeye yeter. Saraydan çıkmış bir hali var annemin.
Oturuşu, kalkışı, zarafeti bambaşka.
Bazen bakıyorum kendime “Bu kadından mı doğdum?” diye. Onun tam tersiyim ben.
Ona benzemek için çok şeyi feda ettim.
Önce burnumdan kemiği aldırdım, sonra geçmiş zamanlarda dolgun gözüksün diye dudaklarımı iğneyle büyütmek gibi bir şeyler yaptım.
Hatta gözlerime bile mavi lens taktım.
Saçımı da sarıya boyadım bir kere ama facia gözüktüm, yine kızıla döndüm.
Ne kadar uğraşsam da benzeyemedim anneme. Huyum suyum da benzeyemedi bir türlü.
O çok kontrollü, ben hiç değilim.
O çok zarif, ben değilim.
Annem bir de çok inançlı. Kardeşim Ayça da aynı anam gibi.
Bu arada bildiğiniz olması gerektiği gibi Türk kadını benim annem.
Allah inancı var içinde, yüreğinde de bolca sevgi.
Atatürk hastası, zaten hepimizin olduğu gibi.
Bir yanı daha var annemin, sabah akşam yürüyüşe çıkar 7.000.000 falan adım atması gerekiyormuş, elinde de sayacı var dua ediyor bir yandan.
Onu bazen koltukta yakaladığımda bana “sus” der “sus”.
Ya dua ediyordur ya dizi seyrediyordur, ikisinde de rahatsız edemezsiniz İnci’mi.
Birçok şeyi bir arada yapma özelliği de vardır, Allah’tan o huyu bana geçmiş.
Arar tarar bulur bin türlü şeyi sağlıklı beslenmek adına.
Sağlık için gidilen yerler, bilmem ne terapileri....
Kendileri güne sirke içerek başlar, büyükbabasından öğrendiği üzre.
Sonra zencefil limonlu su, ay ben takip edemiyorum artık...
Geçen gün annemle telefonda konuşuyoruz, “Bak Ayşe yeni bir şey öğrendim, şimdi gideceğim kaplar alacağım, bolca da sirke” dedi.
Ben dinliyorum yine ne buldu diye.
“Anne ne öğrendin?”
“Bak kızım bir kaseye sirke ve tuz koyuyorsun, evin bütün odalarına yerleştiriyorsun. Sabahtan koyuyorsun, akşam alıyorsun. Eğer rengi değişmişse negatif enerji var demektir. Ben odama koydum, aynı renkte kaldı. Ama senin odana koydum (arada sırada kaldığım odama) rengi kopkoyu oldu!”
“Ee anne?”
“Eeesi çok negatifsin, çok negatif şey düşünüyorsun! Bak bana, sirkeli suyum bembeyaz hâlâ.”
“Peki anne” dedim “arada bir yapayım bunu”...
“Yok yok” dedi: “Ben kapları aldım bile, her sabah tuz ve sirke! Her sabah koyacaksın bunu, her akşam alacaksın!”
“Anne yapamam, hem sirke tuz parasından belimi doğrultamam” diyecektim ki “Peki İnci’cim” dedim.
Bildiğini okumayan taş olsun!
Annemi çok seviyorum.
Annem bu sene Şubat’ta 70 yaşına basıyor.
Bizi dışarıdan görenler hangimiz kız hangimiz anne diye karar vermekte zorlanıyor.
Annem benim gururum, dayanağım, sırdaşım, kalbimin çarpmasına neden olanım, çocuğumun sebebi, babacığımın vazgeçilmez aşkı...
İyi ki benim annem olmuşsun, seni çok ama çooookkk seviyorum.
100 yaşını da görürüm inşallah.
Şimdiden doğum günün kutlu olsun.
Paylaş