Susma haykır buz hokeyi vardır!

İzmir buz hokeyi Dünya Şampiyonası 3’üncü klasman maçlarına ev sahipliği yaptı.

Haberin Devamı

Türkiye, finalde Kuzey Kore’ye 4-3 yenildi ama gönüllere damga vurdu. Milli Takım Başantrenörü Deniz İnce’yle yeni başlayanlar için buz hokeyini konuştuk

Buz hokeyi nedir desem?
- Kanada’nın ata sporu derim. Dünyanın en hızlı takım sporu. Hızlı ve doğru düşünmeniz, güçlü olmanız lazım. Oyun ve kurallar sert. Özellikle Kanada ve Amerika’da çok daha sert. Avrupa ve Asya’daysa hıza ve tekniğe dayalı.
Buz hokeyi bizim için yabancı damat...
- Aslında buz pisti olan yerlerde; Ankara, İzmir, Kocaeli, Erzurum ve çevresinde ilgi var. İstanbul’da da birçok alışveriş merkezinde buz pistleri var. İnanıyorum ki zamanla bu ilgi daha da artacak.
Erzurumlu çocuk mu, İstanbullu çocuk mu buz üstünde daha şanslı?
- Erzurumlu çocuklar daha şanslı... Sert iklime alışkınlar, daha dayanıklılar, güçlüler. Fizikleri spora daha yatkın. Erzurum’daki aileler malzemeye para ödemiyorlar. Bu da bir artı. Büyük şehirlere gelince, her çocuğun elinde bir akıllı telefon, tablet. Sokakta koşmak, oynamak nedir bilmiyorlar. Tabii sokakta koşamayan buzda da kayamıyor. Erzurumlu çocuk da bir adım öne geçiyor.
Siz nasıl tanıştınız buz hokeyiyle?
- Doğma büyüme İstanbulluyum. Levent’te oturuyorduk. Korukent’te pist vardı, eve de yakındı. Bir grup arkadaşım Korukent’te buz hokeyine başlamıştı. 15-16 yaşlarındaydık. Buz hokeyine başlamak için de bayağı geç bir yaş aslında. İdeali 4-5 yaş. “Haydi sen de buz hokeyine başla” dediler, deyiş o deyiş. Sabah akşam, hayatım buz hokeyi oldu. Bir süre sonra Korukent kapandı. Elde bir tek Galleria kaldı. Levent’ten Galleria’ya giderdik. Galleria kapanırdı, kapandıktan sonra da oynardık. Güvenlikler çıkarırdı.
Siz kendinizi parçalarken kimse “yapma, etme” demedi mi?
- O yaşlarda hocamız, antrenörümüz yoktu. Ne zaman durmamız gerektiğini pek bilemiyorduk. Buz hokeyinde devamlı oyuncu değişir, devamlı maksimum efor sarf edersiniz. Bazen hiç oyundan çıkmadan maçı bitirirdim. Tabii yorulunca sakatlıklar olurdu.
Hoca yok, antrenör yok... Nasıl öğrendiniz bu sporu?
- Kanadalı bir oyuncu vardır: Mario Lemieux. Onun kasetlerini izleyerek öğrendim. Arkadaşlarla videoyu durdur, geri al, ileri al; nasıl yapıyor, elini, ayağını nereye koyuyor bütün gün izlerdik.
Peki, ya şimdiki çocuklar?
- Şimdi az da olsa antrenörler var. Benim jenerasyonumdan bir-iki arkadaşım antrenörlük yapıyor. Ben elimden geldiğince sporcu yetiştirmeye çalışıyorum. Ama önümüzde daha uzun bir yol var...
Bu sporun yaşı var mı?
- Yaşı yok! Kanada’da 65 yaş üstü ligler var. Amerika’da olsaydım 35 yaş üstü ligde oynar çok da eğlenirdim. Tabii bunlar hobi ligleri. Belli bir ücret karşılığında giriyorsunuz. Ama burada ne benim yaş grubumda oyuncu var ne de takım.

Haberin Devamı

TOPU GÖREN VAR MI?

Haberin Devamı


Final için Bornova’dayız. İzmirlide bir bahar coşkusu, güneşi görünce çayıra çimene koşma hali. Dışarda piknik içerde hokey. Salonda yerimizi alıyoruz. Kuzey Koreli oyuncularda acayip bir düzen, disiplin var. Hep birlikte esniyorlar, kalkıp fır fır patenlerle koşturuyorlar. Bizimkiler karışık düzen... “Vardır bir bildikleri” diyoruz. Tribünler yavaş yavaş doluyor. Piknikçiler taraftar oluyor. Terlikle gelen de var, beş litre suyla da.
İlk golü bizimkilerden Serkan Gümüş atıyor. Bir sevinç, bir mutluluk derken Chol Min Ri cevap veriyor. Suratlar asılıyor ama çaktırmıyoruz. Veriyoruz coşkuyuz. Biz coşmuşken Koreliler 2-1 öne geçiyor. İkinci periyot golsüz geçiyor. Olan tırnaklara ve dudaklara oluyor. Topu da takip edemiyoruz ki. Siyah bir pirinç tanesi gibi buz üstünde fıldır fıldır dönüyor. Üçüncü periyotta Serdar Semiz’le beraberliği yakalıyoruz. Bir biz bir onlar derken 3-3 oluyor. Normal süre bitiyor. Tabii izleyici fısır fısır: “Berabere biterse ne olacak? Uzatma var mı? Varsa kaç dakika?” Kafalar hepten karışıyor. Bitime 11 saniye kala Kore gölü atıyor. Kupayı kaldıramıyoruz ama bizimkileri gönlümüzün birincisi ilan ediyoruz. “Buz hokeyi nedir” diyerek girdiğimiz maçtan “Nasıl şut çekti ama kaledeki Kahraman da kahramandı hani” diyerek çıkıyoruz.

Haberin Devamı

ADIM ADIM DENİZ İNCE


Türkiye’de yetişip yurtdışında oynayan tek Türk oyuncu. Bulgaristan’da Levski Sofia, ABD’de Hound Dogs Hockey ve Blades Hockey formalarını giydi. Bulgaristan’da 1 ABD’de 2 şampiyonluk kazandı.
ABD’de üst düzey antrenörlük seviyesine sahip tek Türk.
16 yıl Milli Takım forması giydi.
1997-2011 arası Milli Takım Kaptanlığı yaptı. 1998’de Türk buz hokeyi tarihinin ilk uluslararası galibiyetini onun kaptanlığında Yeni Zelanda’ya karşı aldı.



Gurur ve sevinçle karışık bir şeyler...

Maçtan sonra yeniden buluştuk... Duygular henüz çok sıcak ve tazeyken...
Maç esnasında hangi dakikalarda nefesiniz kesildi?
- Genelde maç esnasında çok fazla tribünü görmem. Ama bu defa gördüm. Boğazıma gurur ve sevinçle karışık bir şeyler takıldı. Tribünler tamamen doluydu, seyircilerin ellerinde Türk bayrakları, bando takımıyla coşuyorlardı. Takımım ilk defa bu kadar büyük bir destekle final maçına çıktı. Sporcularım için çok sevindim. Fedakârlıklarının, emeklerinin karşılığını böyle bir ortamda alabilmeleri en büyük dileğimdi. Bir takım düşünün; Ay Yıldızı temsil etmek, antrenman kaçırmamak için antrenörlerinden sakatlıklarını saklamaya çalışan, kamp boyunca her antrenman sonunda “Koç, lütfen bir tekrar daha yapalım” diyen. Bu takım bu desteği ve çok daha fazlasını hak ediyor. Maça gelince, son dakikalarında Andy Koçoğlu’nun kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyon ve sonrasında kalecinin yaptığı kurtarıştan dönen puck’ı Emrah Özmen’in tamamlamaya çalışması ama yine kaleciye takılması beni nefessiz bıraktı!
Buz pistinden ve İzmir’den hangi duygularla ayrılıyorsunuz?
- Odadan çıkınca insanların tebrik ve teşekkürlerinden çok etkilendim. Bir kişi bile geçmiş olsun demedi. Her gören boynuma sarıldı. Evet, gerçekten de Türk Buz hokeyi adına çok güzel bir iş yaptık. Ama sporcularımın üzüntüsü kalbimi paramparça etti. Şampiyonluk bu çocukların hakkıydı. Ama sporun cilvesi işte... Özellikle turnuvalarda her şey sadece bir maça bağlı.

Yazarın Tüm Yazıları