Paylaş
O renklerin en güzeli, dişisi, süslüsü, parfüm kokulusu 20 Eylül Pazar günü saat 17.00’de İzmir Konak Meydanı Saat Kulesi önünde 3’üncü kez hayat bulacak! Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’nun yaratıcısı Sema Gür’le selesinden pedalına turu konuştuk
Turun yaratıcısı, İzmir Amerikan Koleji Tarih Öğretmeni Sema Gür hayat dolu, cıvıl cıvıl bir kadın... Eli hayat veren kadınlar vardır; toprağa, çiçeğe, insana, dokunduğu her şeye... Sema Gür de onlardan! Üç yıl öncesine kadar bisikletle yakından uzaktan tanışmıyormuş. Ama sonra bisiklet kalbine girmiş; ulaşım aracı, yol arkadaşı olmuş...
Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’nun hikâyesini soruyorum Gür’e. Her şey iki yıl önce dilediği kıyafetle bisiklete binmek isteyen, uzun turların erkek egemen tavrına baş kaldıran, “Kadınlar bisiklete binmekten çekinmesin!” diyen kadınların bir araya gelmesiyle başlamış. Sonra Sema Facebook’ta bir farkındalık etkinliği oluşturmuş... Bingo: Tur patlamış!
İlk tur 2013’te “Dünya Otomobilsiz Kentler Günü” etkinliği çerçevesinde 300 kadının katılımıyla yapılmış... Konak Meydanı’ndan Alsancak’a pedal çevirdikten sonra “Şehirlerde egzoz kokusu yerine parfüm kokusu olsun” diye bir basın açıklaması yapmışlar! 2014’te yapılan ikinci turda katılımcı sayısı iki katına çıkmış!
20 Eylül Pazar günü yapılacak olan tura 7 bin 300 kişinin katılımı bekleniyor! Tur İzmir başta olmak üzere İstanbul, Adana, Antalya, Marmaris, Ankara, Bodrum, Karadeniz Ereğli, Eskişehir gibi 8 farklı kentte daha eşzamanlı hayat bulacak!
Ağrı’dan katılan bile var
7 bin 300 kişi inanılmaz bir rakam! “Bu kadar yoğun bir ilgi bekliyor muydunuz” diye soruyorum. İçtenlikle cevap veriyor: “Asla! Etkinliği ilk açtığımda 10 kişi ya gelir ya gelmez diyordum. Konak Meydanı’na gittiğimde geri kaçmak istedim, çok korktum! Gezi olayları da devam ediyordu, endişelendim. Ancak tur çok keyifli oldu. Sanırım İzmirli kadınlara sihirli sözcüklerle yaklaştım: Süslenmek ve özgürlük!”
Sele üzerinde bir kadın olarak yaşadıklarını merak ediyorum... Ayrımcılıkla suçlanmış. Pozitif ayrımcılık muhabbetine kimse inanmamış. Tabii bir de cesaret zararlıları varmış! “Düşersin kalkarsın...” diyenler... “Trafik tehlikeli... Kadın kadına olmaz...” diyenler... “Ama duruşumuzu hiç bozmadık, kulaklarımızı tıkadık... Bu da bizim sınavımızmış!” diyor, gülüyor.
Tabii bu sadece bir tur değil, aynı zamanda bir kadın hareketi, bir duruş, bir başkaldırı, bir dikkat çekme eylemi! Sema da, diğer kadınlar da bir derdi, bir meselesi olan kadınlar: “Biz kadınlar dilediğimiz gibi giyinme ve yola çıkma özgürlüğüne sahibiz! Aslında biz varız! Kadın sokağa çıkar, haykırırsa dünya değişir! Bazen kocaman bir gülümseme ve inadına bir duruş; büyük sözlerden ve çığlıklardan etkilidir” diyor.
O kadar etkili olmuş ki; İzmir’de onlarca kadın evlerinden çıkıp yaşı kaç olursa olsun bisiklete binmeyi öğrenmiş. Sadece İzmir mi? Ağrı’dan bir kadın “Ben de varım!” demiş, tek başına sokaklarda erkeklerin tuhaf bakışlarına aldırmadan bisiklete binmiş!
Merak ediyorum bu tura erkekler hiç mi katılmaz diye... İlk yıl çok sertlermiş. Sonra bir bakmışlar ki eşine, çocuğuna destek olmak isteyen erkekler var. Onları yürekten destekleyen bisikletçi arkadaşları var. “O halde gelebilirsiniz” demişler. Ama şık bir kıyafet giyip, ön planda olmama şartıyla!
Sonraki adımları belli: Yılda bir ya da iki kez yapılsın, tur bir grubun değil tüm kadınların turu olsun istiyorlar. Son sözünü büyük harfler kullanarak söylüyor: “Bu turun bayraklaşmasını, bir siyasiye kurban gitmesini, bir gruba mal edilmesini engellemek için elimden geleni yapacağım!”
Katılım koşulları
1. Kadın olmak
2.Süslü olmak
3. Süslü bir bisiklete sahip olmak
4. En fazla 10 km hızla ilerlemek
5. Şaşkın bakanlara el sallamak
Paylaş