Paylaş
Ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la memleketi Bursa’da buluştum. Bursa’da bambaşka bir Bülent Arınç’la, gerçek bir gönül adamıyla tanıştım
Nasıl bir ailede büyüdünüz? Kökleriniz nasıl bir aileye dayanıyor?
Ben 1948 Mayısı’nda Bursa Demirtaş’ta doğdum. Çok küçük yaşta babadan ayrılmışız. Babam astsubaydı. O zamanlar astsubaylar şimdi olduğu gibi her gittikleri yerde 5-6 ay kalmıyorlardı herhalde. Babamın çok yer değiştirdiğini doğudan batıya çok tayinler yaşadığını biliyorum. Buradan Susurluk’a, Susurluk’tan Ayvalık’a, Ayvalık’tan da 1954 yılında Elazığ’a gitmişiz. Ben Elazığ’da ilkokulun bütün sınıflarını okudum. Ama mezuniyetim Manisa’da oldu. Çünkü babam emekli olunca 1959 yılının sonunda Manisa’ya geldik. Babam öldüğünde 52 yaşındaydı, ben 12 yaşındaydım.
Babanıza mı annenize mi daha yakındınız?
Annem 40 yaşında dul kaldı. 84 yaşına kadar yaşadı. Bursa’da hastalandı ve Bursa’da vefat etti. Ama kabri Manisa’dadır. Ben annemle çok kaldım. Üniversiteye gittiğim zaman da gider gelirdim. Yanından hiç ayrılmazdım. Sonra ben avukatlığa başladım. Yine ağabeylerim farklı yerlerde çalıştıkları için annem benimle birlikte kaldı. İnşallah onun duasını almışımdır.
Babanız otoriter miydi?
Biz babamızla tabii çok az yaşayabildik. Ama bildiğimiz, gördüğümüz kadarıyla çok sevecen, evine, ailesine çok bağlı. Hepimizi okutma gayreti içinde olan biriydi… O zamanki gelir çok düşüktü. Babam emekli olduğu zaman üç ayda 700 TL maaş alıyorduk. Sonra bana yetim maaşı, anneme dul maaşı bağlandı. Bana bağlanan maaş 90 TL’ydi. Yani bu 90 TL’yle hukuk fakültesinde okudum 2 yıl. Sonra İçişleri Bakanlığı’ndan burs aldım. 250 TL’ydi bursum. Onun 100 TL’sini de İstanbul’da okuyan ağabeyime gönderirdim.
Babanız vefat etmeden önce annenize demiş ki, “Bu çocuğa dikkat et! Bu çocuk ileride başbakan olacak…”
Evet söylerdi… Babam da siyasete meraklıydı. Emekli olduktan sonra çok tarih dergileri, gazete okurdu. Siyasete ilgi duyardı. Evimizde siyaset konuşulurdu. Ama herhalde bir tek ben ilgi duydum siyasete.
Münevver Hanım ne zaman girdi hayatınıza?
Ben evlenmekte geciktim. Biraz da telaşlanıyordum. Artık evlenmem gerektiğini düşünüyordum. Ama siyasi hayatımız çok yoğun geçiyordu. Yani bizim kız bakacak, nişanlanacak, evlenecek vaktimiz yoktu. Ama sonra arkadaşlarımız bizim için güzel şeyler düşündüler. Bir avukat arkadaşımızın eşinin de davetiyle biz Münevver Hanım’ı görmeye gittik. Eşim Karaağaçlı Köyü’nde oturuyordu. Çiftçi bir ailenin kızıydı. Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’nu bitirmişti. Yeni mezun olmuştu. Ve Kırşehir Kaman’a tayini çıkmıştı. Ama göreve başlamamıştı. Vesile olunca annemle, avukat arkadaşlarımın eşi ve ailesiyle evlerine kahve içmeye gittik. Karar verdik. Birbirimizi doğrusu beğenmiştik.
Ne vardı üzerinde?
Sanıyorum mavi ya da lacivert bir tayyörü vardı. Öyle hatırlıyorum.
Nesinden etkilenmiştiniz? Sonra hiç konuştunuz mu?
Konuştuk tabii… (Gülüyor) Çok etkilendim. Kendisi zaten bilir bunu. Zaman zaman dost sohbetlerinde de anlatırım. Fevkalade iyi yetişmiş, çok güzel ikramda bulunan, güzel konuşan, insanın içini ısıtan güzelliği vardı. Annem de çok beğenmişti. O da daha sonra bu düşüncelerini ifade etti. Bu ilk görüşmenin sonrasında da birkaç defa kendisiyle görüştük, geleceğe ait düşüncelerimizi paylaştık. Zannediyorum ki 6-7 aylık bir nişan süresi geçti. Sonra 1979’un 2 Eylül’ünde evlendik. Erbakan Hoca’dan da izin istedim. “Artık ben bu işe girdim beni her yere koşturuyorsunuz ama benim de evlenmem lazım” dedim. “Bana bir süre izin verin”. Sağ olsun o da takdir etti. Ben herhalde 29-30 yaşındaydım. O benden biraz yaşça küçüktü tabi. Hamdolsun 34 yıllık evliliğimiz var.
Başarınızın yüzde kaçı Münevver Hanım’ın?
Yüzde doksanı.
Çocuklarınıza ayıramadığınız vakti torunlarınıza ayırarak günah mı çıkartıyorsunuz?
Şüphesiz torun sevgisi başka. Evlatlarımızı da çok seviyoruz ama torunlar onlardan elde ettiğimiz kârlar. Çocuk sermaye ise torun kârdır. Daha tatlı oluyor. Çünkü çocuklarımızın büyüdüğünü, yetiştiğini göremedik. Yani onlarla yakından ilgilenemedik. Ama şimdiki konumumuz belki torunlarımızla ilgilenmeye daha çok fırsat tanıyor. Geçenlerde en büyüğünü ortaokula başlattım. O gün eğitim öğretim yılına hep beraberce girdik. En küçükleri bir yaşını doldurdu. Şimdi yeni bir kardeş geliyor. İnşallah torunlarımızın sayısı beş olacak. Hepsi birbirinden güzel Allah bağışlasın. Onların sevgileri çok güzel. İnşallah ömür boyu sağlıklı olsunlar, mutlu olsunlar… Hepimizin dileği bu…
Hayvanlarla aranız nasıl?
Ümit Ağabeyim’le kediyi çok severdik. Torunlardan bir tanesi de hayvanlara çok meraklı. Şu an evimizde hayvan yok. Ama kedim olsa sevinirdim. Ağabeyim’e bir Van kedisi almıştım ama çaldılar mı, kayıp mı oldu, ne oldu bilmiyoruz. Ona çok üzüldük. Sonra tekrar üzülmek istemedik.
Eleştiriye açık mısınız?
Evet. Dostlarım bir şey dedikleri zaman sevinirim. Arkadaşlarım bilirler. Alay edilmekten, küçük düşürülmekten, içinde hakaret taşıyan unsurlardan hazzetmem. Birisinin sorusundan bile bunu anlarım ve ona tepki gösteririm. Ama “Şu yaptığınız şunlar şunlar yanlıştır böyle olmalıdır” diyen arkadaşlarımıza teşekkür borcumuz var.
Mutfakla aranız nasıl?
Ben mutfağa girmem ama. Mutfaktan çıkan her şeyi önüme koyar ve yerim.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın konuk olduğu Aynur Tartan’la ‘Burada Hayat Var’ın tekrarı bugün saat 11.00’de CNN TÜRK’te…
Paylaş