Paylaş
Koşturdu, terledi. Bahçedeki topraklarla oynadı, yüzü gözü kapkara oldu. Üstü başı da nasibini bolca aldı tabi. Eve girer girmez, hemen banyoya girdik. “Hayır, ben yıkanmak istemiyorum anne” dedi. Sadece iki gözü parlıyordu ama… O an bir karar vermem gerekliydi. Şimdi bu küçük adama laf anlatmaya kalkışmalı mı, kalkışmamalı mı? İşte bütün mesele buydu. Tabi hemen pratik bir şey düşündüm. Çünkü yıkanmak istememesi her an keçilerimi kaçırmama sebep olabilecek bir konuydu. Her ne kadar kirlenmesini saygıyla izlediysem, daha fazla kirli kalmasına izin veremezdim.
O an aklıma bir fikir geldi; “kim daha önce çoraplarını çıkaracak” yarışması yapmak. Sonra kirlileri sepete atmaya geldi. Her atışta basket diye bağırıyor, kendini alkışlıyordu. Suyu görünce tekrar itiraz etti. “Hayııııır, yıkanmak is-te-mi-yo-rum, istemiyooooruuuuuuuummmm”. Yorgundum. Zıtlaşıp, güç mücadelesine girmemeye herzamanki gibi kararlıydım. Zaten aramızda güç çatışması olamaz. Tartışmasız bir şekilde aramızda fark var, ben rehberim o ise çocukluk çağında yol alan bir insan. Burada işin sırrı uyum ve eğlenceli rehberlikten başka bir şey değil.
Bütün bunları ışık hızıyla düşünmeyi başardıktan sonra derin bir nefes aldım. “Bak, ben çok yorgun bir dinozorum. Şimdi köpükleri patlatarak eğleneceğim, sen de oynamak ister misin?” Gözlerini kocaman açıp “evet” dedi ve hemen köpükleri patlatmaya başladı.
Kısa bir şampuan faslından sonra, aldım saf zeytinyağı sabununu elime, annemin ördüğü lifi güzelce köpükledim. Vira bismillah deyip başladım çocuğumu keselemeye. Köpük patlatmaya daldığı için anlamadı ne olduğunu tabi. Suya sabuna dokunmadan önce modern çağın sakin annesiyken, lifi köpükledikten sonra bildiğin yurdum annesine dönüşmüştüm. Bastıra bastıra keselerken ağzım kulaklarımdaydı. Çocuğun keselemekle çitilemek arası bir eylemle yıkıyordum. Artık nasıl bir keseleme azmiyse kirden görünmeyen çocuk bu sefer köpükten görünmez olmuştu.
Ata ılık su sever. Üzerinden döktüğümde pırıl pırıl parlıyordu evladım. Bir şampuan daha yaptım. Sevdiğimiz rock parçalarını söylüyor, kafa sallıyorduk, banyo kapanış seramonisinde. Bu arada ayrıca küçük bir not paylaşmak isterim. Seçtiğimiz şampuan organik ve özelliğinden dolayı gözleri yakıyor. Göz yakmama özelliği olan bir şampuanı tercih etmedi, çünkü öğrendiğim kadarıyla o tür şampuanlarda bir çeşit anestezi maddesi bulunuyormuş. Zaten 4 tarafımız sentetik bir dünyayla kaplıyken tercihlerimi olabildiğince doğal ve organikten yana kullanmaya çalışıyorum.
Organik banyonun ardından dünyanın en mis kokulu çocuğuydu, dünyanın en mutlu annesiydim.
İçimdeki koridorlarda kültürler arası geçiş yaşadığımın resmiydi bütün bunlar. Uzmanlara göre bir annenin ebeveynlik tavırlarını kendinden önceki 5 nesil etkiliyor ve belirliyormuş. Bu bilimsel gerçeğe banyoda şahit oldum. Hepimizin içinde çocuğunu leğene oturtup, sıcak suyu başından aşağı boca eden, ağlayınca kafasına tasla vuran klasik, yurdum annesi oturuyor.
Eminim.
Anneler ne ister:
Yorgun bir günün akşamında, çocuğun banyosunu babasının yaptırmasını ister.
Haftanın kitap önerisi:
Etkili Anne-Baba Eğitimi, Thomas Gordon Çocukla pozitif iletişim kurmanın yollarını anlatan, çocuğu dinlemenin önemine değinen, çocukların problemleriyle nasıl baş edebileceğinizi anlatan bir kitap. Çocuklara sorumluluk duygusunun öğretilmesinden aile içi iletişime kadar çok sayıda önemli konuya değinen bu kitabı ebeveyn ve eğitimcilere tavsiye ederim.
Paylaş