Paylaş
Bugün günlerden Çarşamba. Sosyal medya Pazartesi günü çocuklarımızın yeni moda tabirle okula dönüş fotoğraflarıyla doldu, taştı. Hem mesleki refleks hem de karşılaştığım olaylardan sonra, çocukların gittiği okulu sosyal medyada paylaşmanın sağlıklı olmadığını dile getirmeye karar verdim. Bu arada The Independent’ da kaygılarımı dile getiren bir makaleyle karşılaşınca “tamam” dedim. Yaz kızım Aylin…
Şahsen, ucundan kıyısından olmak kaydıyla özel günleri paylaşmanın önemli ve motive edici olduğunu düşünüyorum. Doğum günleri, tatiller, aile ziyaretleri, geziler, sağlık-hastalık ile ilgili gelişmeler, okul ve etkinliklerle ilgili her şeyi çok büyük bir iyi niyetle paylaşıyoruz. Arkadaşlarımız, aile üyeleri, tanıdıklar, takipçilerden kalpler, beğeniler yağıyor. Harika. Fakat biraz durup düşününce çocuk adına önemli noktaları atladığımızı düşünüyorum.
Çocuklardan İzin Almadan Fotoğraflarını Paylaşıyoruz
En acayibi… En sevdiğimiz varlığı hiç tanımadığımız insanların takibine ve ilgisine sunuyoruz. Yaklaşık 6 yıldır instagram kullanan bir anne olarak, defalarca yaptım. Ailemin, uzakta yaşayan dostlarımın, oğluma ait güzel ve özel anılarını görmesi ve yorum yazması çok keyifli geliyordu. Ama herkese açık paylaşım ve açık hesaplar büyük risk potansiyelleri barındırıyor, malum. Her anı, her mekanı en açık şekilde paylaşmanın ne gibi bir getirisi olabilir? Bu soruyu sürekli kendime soruyorum. Çocuğum kazanç kapısı mı? Aklıma gelen diğer soru da bu…
Oğlum büyüdükçe fotoğrafının ne amaçla çekildiğini sormaya başladı. Daha sonra “hayır, çekme” veya “bu fotoğrafı bütün dünyayla paylaşır mısın” diyerek en gerçek filtremizi yürürlüğe koydu. Hergün her anını paylaşmazdım zaten. Ancak yakın gelecekte hiç izin alamayacağımı düşünüyorum. Çünkü ön ergenlik kapımızda.
Tehlikeli durumlar var
Sosyal medyada oturduğunuz evin adresini paylaşıyor musunuz? Çoğunuz hayır diyecektir, haklı sebeplerden dolayı. Çocuğunuzun 2. Adresi olan okulunu niçin paylaşıyorsunuz? İşim gereği çocuklarla ilgili davalarda veya soruşturmalarda görev yapıyorum. Özellikle çekişmeli boşanma davaları, ticari husumet, hatta kan davası gibi olaylarda suç işleyen kişilerin hedefindeki çocukları sosyal medyadan takip ettiği ortaya çıkıyor. 3. Şahıslara şunu diyoruz: İşte okulu bu, ararsanız burada bulabilirsiniz. Elbette ki güvenliği aşıp girmek zor. Peki güvenliği olmayan okullar? Sınıftan alınan, bahçede darp edilen çocuklar ne olacak?
Aynı Karedeki Diğer Çocuklar
Sırada, bahçede, oynarken… Çekilen fotoğraflarda kareye giren çocukların yüzünün görünmesi ince bir nokta. Örneğin bendeniz, bir başkasının çektiği fotoğrafta çocuğumun olması halinde izinsiz yayınlanmasını istemiyorum. Başka bir imkan yoksa, çocukların yüzü buzlanabilir. Yapılmadığı takdirde dava açsam kazanırım herhalde.
Bazı Fotoğrafları Bir Ergene Anlatmak Zor Olabilir
Çocuğun fotoğrafını çektik. Diğer çocukların yüzünü buzladık. Okulu paylaşmadık. Peki kendi hesabımızda sadece eşle dostla paylaştık. Biraz büyüdüğünde, ergenlik döneminde bazı fotoğraflardan son derece rahatsız olabilir. Kendimden örnek vereyim. 2 yaşındayken çekilmiş bir fotoğrafım var. Hem de lazımlığın üzerinde. Çekildiği açı itibariyle rahatsız edecek hiçbir görüntü yok. Fakat ergenlikte ve ilk gençlik yıllarımda o fotoğrafın benim için alay konusu olmasından çok çekinirdim. Sonuçta kağıda basılı 1 fotoğraf. Yok etmek kolay ama dijital alem öyle mi? Yok etmek mümkün değil.
Başa dönüyoruz. Çocukla ilgili içerik üretirken çocuk haklarına aykırı hareket etmemek lazım. En çarpıcı örnek Avusturya’dan… Genç bir kadın ailesini mahkemeye vermiş. Çocukluk döneminde çekilen 700 fotoğrafın silinmesini istemiş. Hatta şunları eklemiş: “Hiç utanmaları, hiç sınırları yok. Tuvalette otururken, karyolada çıplak yatarken fotoğraflarımı bile paylaşmışlar. Hayatımın her aşaması fotoğraflanmış ve kamuya açılmış.” Bence bu tip haberlere çok daha sık rastlayacağız. Çünkü çocuk hakları kavramı dijital çağla birlikte boyut değiştiriyor. Ailesi de profil bizim, fotoğraf bizim, çocuk bizim demiş. Haberi buradan okuyabilirsiniz.
Fotoğrafçılar bilirler. Çektiğiniz her fotoğrafın mülkiyeti size aittir. Ancak fotoğraftaki modelin izni yoksa yayınlama hakkı size ait değildir.
Bu nedenle, en kıymetlinizi sosyal medyada paylaşın ama sosyal medya için paylaşmayın derim. Sanırım aradaki fark en iyi denge unsuru olarak akılda kalabilir.
Paylaş