Paylaş
Endişeliyim.
Artık rüyalarımda bombalardan, çatışmalardan kaçıyorum. Barbar adamların, karanlık suratların yolları kestiğini, insanlar katlettiğini görüyorum. Rüya deyip geçemiyorum. Çünkü ben de bu ülkede yetişmiş her yetişkin gibi, terörden nasibini almış biriyim. Kıl payı sağ kurtulduğum bombalamalar, kıl payı, sağlam kaldığım ve arkama bakmadan kaçtığım, nasıl olduğunu anlamadan içinde kaldığım çatışmaların derin izleri var bilinçaltımda... Her olayda sadece oradan geçiyor olmaktan başka hiçbir rolümün olmadığı olaylar bunlar. Ben nasıl kabus görmeyeyim?
Ülkedeki en ufak bir olayda kabuslarım yeniden "merhaba" diyor.
Bugüne değin, "durun, yapmayın, siz kardeşsiniz" diyerek kendi çapımda çırpındığım çok olmuştur. Ama Suruç'taki olayla birlikte farkettim ki; daha fazlasını taşıyacak halim yok. Etrafıma baktım. Özellikle anne arkadaşlarıma, onların da sesi eskisi kadar gür değil. Seslerimiz gittikçe cılızlaşıyor.
Hepimiz korkuyoruz.
Endişe dolu gözlerle manşeleri okuyoruz.
Suskun çenelerle haberleri izliyoruz.
Beni bağışlayın, bu ku kadar karamsar bir yazı yazmak istemezdim. Ancak kafamdaki tek soruşu:Çocuklarımızı büyütebilecek miyiz?
Bu soru iki yönlü bir soru. Ancak tek bir amacı var bu sorunun; sevdiklerimizin acılarını görmeden yaşayabilecek miyiz?
Hergün gelen şehit haberlerinin bir adım daha mı ötesine geçilir mi?
Hergün diken üstünde mi güne başlayacağız?
Her gece, sabaha varacak mıyım endişesi mi taşıyacağız?
Bir anne olarak çocuğumu bombaların, çatışmaların ve savaşın çok uzağında büyütmeyi çok isterim. Bunu hala çok istiyorum. Son nefesime kadar isteyeceğim ve barış için dua edeceğim. Ancak şu haliyle çok mümkün gözükmüyor. N'olur, bunların geçici olduğunu ve ve sadece gördüğümüz kabuslarla kalacağımızı söyleyin.
Şehit edilen askerlerin, polislerin acılı annelerinin yürek acısı bir nebze olsun dinecek deyin.
Gençler öldürülmeyecek, anneler tabutlara sarılmayacak deyin.
Yalvarırım size, deyin bunları.
Çocuklarımızın sahillerde, bağlarda, bahçelerde sevinç çığlıklarıyla koşturduğunu görelim.
Uçurtma şenlikleri hiç bitmesin mesela.
Uçağa, sevdiklerimize kavuşmak için neşeyle binelim.
Telefonumuz her çaldığında iyi haberler alalım.
Gece kapıyı kilitlerken, hain hırsızların uzak olmasını dileyelim, aklımıza başka kötülük gelmesin.
Çocuklarımızın büyüdüğünü, sahillerde, bağlarda, bahçelerde evlendiklerini görelim.
Torunlarımız olsun, uçurtma şenlikleri bizi de şenlendirsin.
Uçağa, yavrularımıza ulaşmak için binelim.
Telefonumuz her çaldığında "çocuklardır" diyebilelim.
Gece kapıyı kilitlerken aklımıza sadece azrailin misafir olacağı gelsin, o kadar.
Biraz endişeliyim ve aklımdakiler bunlar...
Paylaş