Paylaş
Ebeveynlerle gerek çalıştığım serviste gerekse seminerlerimde bir araya geldiğimizde, konu ne olursa olsun, söz dönüyor, dolaşıyor, çocuklar ne ister sorusuna geliyor. Eğitimci arkadaşlarımla bir araya geldiğimizde de, paylaşımlarımız bu soru etrafında gruplanıyor.
Çocukların isteklerini incelersek 5'te birinin maddi, geri kalanının tamamen duygusal-psikolojik olduğunu görürüz. Ebeveynler olarak bizi "zorlayan" kısmı 4 istek olduğunu söylesek yeridir. Bizim kuşak ebeveynler yemeğini yediriyoruz, giyeceğini giydiriyoruz, e daha ne diye veryansın etmiyor. Bizim kuşak ebeveynler, başat olarak, çocuğumun psikolojisi bozulur mu kaygısı taşıyan ebeveynler. Önce çocuğun duygusal-sosyal ihtiyaçları geliyor. Durum böyle olunca ben de kısaca 4 ilgi alanını derlemek istedim.
Birincisi Temel Yaşam İhtiyaçları: Beslenme, barınma, sağlık, eğitim gibi temel yaşam ihtiyaçlarının karşılanması olarak tanımlayabiliriz. Burada ilk öncelik aileye ait. Ayrıca devletin hatta uluslararası yapıların çocukların temel ihtiyaçlarını karşılama yükümlülüğü vardır. Okul, hastane yaparak, sağlık önlemleri alarak, maddi yardımlarda bulunarak çocukların ihtiyaçlarını organize etmek zorundadır.ç Hatta, aile ana ihtiyaçları yerine getiremiyorsa, gerekli inceleme işlemler sonunda tedbir kararları alarak çocuğun yüksek menfaatlerini korumak zorundadır. Bunlar işin maddi ve aslına bakarsanız son derece kolaylıkla halledilebilecek kısmı. Gelelim aileyi birebir ilgilendiren konulara...
İkincisi Koşulsuz Sevgi: Her çocuk koşulsuz olarak sevilme ihtiyacı duyar. Doğduğu andan itibaren her haliyle sevildiğini, her haliyle kabul edildiğini bilmeye ihitiyaç duyarlar. Bu aynı zamanda çocukların aidiyet duygularının gelişmesi ve hayata bağlanmanın gücünü belirler. Koşulsuz sevgi ister çocuk olsun ister yetişkin herkesin varlığına ihtiyaç duyduğu bir gereksinimdir.
Üçüncüsü Güven: Her çocuk başına ne gelirse gelsin, güvende olduğunu hissetmeye hakkı vardır. Belki de biz yetişkinlerin en önemli görevlerinden biri çocukların güvenliğini somut ve psikolojik olarak karşılamaktır. Kontrolün elimizde olduğu ve olmadığı durumlar vardır. Yetişkinler olarak biz bunun ayrımını yapabiliriz. Ancak çocuklar somut işlemler döneminden çıkıp soyut işlemler dönemine geçinceye kadar anne-babalarının süper kahraman olduğuna inanır desem abartmamış olurum. Bu nedenle çocuk ne yaparsa yapsın, işte 0 2 süper kahramanın biriciği olmayı arzu eder. Kötülüklerden korumak kadar, anne ve babasının ona kötü davranmayacağını bilmek ister. Ebeveyn-çocuk arasındaki ilişkinin belkide en önemli unsuru işte bu güven duygusu... Özellikle ilk 18 ay anneye güvenli bağlanma dönemi. Bu dönem bebeğin/çocuğun aynı zamanda hayata güvenli bağlanışının temelini oluşturuyor. Her dönemde çocuğun güvenini kazanmak ve korumak gerekli ancak bu dönemde çocuğun yanından habersizce ayrılmamak, bir daha senin annen olmam gibi sözlerden uzak durmak çok önemli.
Dördüncüsü İlgi: Kim istemez ? Çocuklar haklı olarak özellikle ebeveynlerinden ilgi ister. Dil, konuşma, kendini ifade etme, öğrenme, merakını giderme, onaylanma, kucaklanma ve sevildiğini hissetmek ve bunları perçinlemek için ilgi ister. İlginin dozu ve üslubu çok önemli. Öncelikli ihtiyaçlarını karşılamay dayalı bir önceliğin yanında ilgi, kurduğu cümleyi dikkatle dinlemek, yaptığı resmi ilgiyle incelemek, kurduğu oyuna dahil olmak, ilgi duyduğu şeylere alan açmak çok ilginin sağlıklı kalmasını sağlayacaktır.
Beşincisi Kendini Gerçekleştirme: Bebek 6 aylık olduğunda biberonunu kendisi tutmak ister. 1 yaşına yaklaşırken kendisi yemek yemek ister. 2 yaşında herşeyi kendisi yapmak ister. Giysilerini, hangi oyuncağıyla oynayacağını kendisi belirlemek ister. 3 yaşında oyuncağını paylaşacağı çocuğu, 4 yaşında oyun arkadaşlarını seçmek ister. 2 yaşla birlikte ne düşüneceğini, konuşurken hangi cümleleri kuracağını seçmek artık onun bileceği iştir. Biz yetişkinlerin "teşekkür ederim de", "özür dilerim de"... gibi dürtmeleri çocuk için bir kazanım değil sadece kendinin geliştirdiği korunma kalkanlarını delmekten öteye geçmeyen girişimlerdir. Buna kendi kıyafetlerini seçmeyi, kendi odasını toplamayı veya duvarlarını boyamayı ekleyelim. Ön-ergenlikte kendi arkadaşlarını seçmeyi, istediği etkinliklere katılmayı, hatta risk almayı ister. Devamı ergenlikte gelir. Evde sınırların sağlıklı bir şekilde çizilmesi, çocukla saygı ve sevgi dolu bir iletişim sayesinde kendini gerçekleştirmeye olanak sağlanması önce çocuk ve aile için, sonra toplum için çok önemli bir kazanım olacaktır.
Paylaş