Paylaş
Günaydın haftayı ortalamış bulunuyoruz. Ay kova burcunda ilerliyor. Bugün daha tarafsız ve sempatik bir hal içerisinde olabilirsiniz. Olmasını çok istediğiniz bir şeyi uygulamaya geçiremeyip bugün zorlanarak, dengeyi yitirip hiç aklımızda olmayan bambaşka bir şey yaparken kendinizi bulabilirsiniz. Arkadaşlık ilişkilerinizde bugün görüşlerinize önem verilmemesi veya bazı fikirlerinizin eleştirilmesi sizleri onlara karşı tavır almanıza neden olabilir. Kendi duygularınızla ve ihtiyaçlarınızla yüzleşmekten sadece bağımsızlıklarınızı yitireceksiniz duygusuyla asla kaçmayın. Daima temas kurmaya, ilham almaya ve aktif olmaya açık olun.
Yaşam bazen bizi nefes almakta zorluyor olsa da bazı şeyler sizin hareket etmenizle ilerler. Şu an açacağınız bir telefon ya da cesaret edip yapacağınız konuşmanın sizi nasıl bir noktaya getireceğini bilemezsiniz. Bazen ufacık bir cesaretin ya da ufacık bir cesaretsizliğin yaşamınıza nasıl zarar verdiğini arkanızı dönüp baktığınızda geçen yıllarda görebilirsiniz. Bu yüzden bir türlü çalmayan beklediğini o işi bugün arayıp sorabilirsiniz. En azından bu sizin öykünüzde cesaret olarak kalır.
Soğuk ve mesafeli tavrınız kendi duygularınızı korumak için olabilir ama bu çevrenizden insanları herhangi bir sebepten uzaklaştırmak anlamına gelmemelidir. Çevrenizdeki insanların ne istediklerini anlamak ve anladıktan sonra ona göre hareket etmek zor bir eylemdir. Bunun yerine kendinizi anlayın ve kendi ihtiyacınız olan şeyi tespit edin. Güzel bir gün geçirmenizi temenni ediyorum…
Gelelim günün Tavsiyeli hikayesine;
Allah’ın sevgili kullarından biri bir rüya görür; rüyasında kendisine şöyle denir: -Sabah olunca, karşına ilk çıkanı ye, ikinci çıkanı sakla, üçüncü çıkanın dileğini kabul et, dördüncü geleni üzme, beşinciden de kaç!
Sabah oldu; dışarı çıktı.
Yola koyulup gitti.
Karşısına bir dağ çıktı. Bu koca dağı görünce şaşırdı. Kendi kendine şöyle dedi: … Rabbim bana bunu yememi emretti.
Sonra şöyle dedi: Rabbim bana gücümün yetmeyeceği bir şeyi emretmez.
Onu yemeye karar verdi.
Dağa doğru yürüdü. Yaklaştıkça dağ küçüldü.
Tam yaklaştığı zaman koca dağ bir lokmaya dönüşmüştü. Onu tutup yedi, baldan tatlı buldu. Allah’a hamdetti, yürüyüp gitti.
Karşısına altından bir leğen çıktı.
Şöyle dedi: Rabbim, bunu da saklamamı emretti.
Bir çukur kazdı, onu gömdü.
Yürüdü, az gittikten sonra dönüp baktı. Leğen toprak yüzüne çıkmıştı ki, yine çıkmış bir daha gömdü, yine toprak üstüne çıktı. Kendi kendine, “Ben emredileni yaptım.” diyerek bırakıp gitti. Karşısına bir kuş çıktı. Peşinden bir şahin onu kovalıyordu.
Kuş ona şöyle dedi: -Ey Allah’ın sevgili kulu, beni sakla. Bana yardım et. Onu aldı.
Koynuna sakladı. Peşinden şahin geldi; şöyle dedi: -Ey Allah’ın sevgili kulu, ben açım. Sabahtan beri de bu kuşun peşindeyim. Onu yakalamak istiyorum. Kısmetime engel olma.
Kendi kendine şöyle dedi: “Üçüncünün dileğini yapmam emri verildi, yaptım. Dördüncüyü üzmemem emredildi. Şimdi ne yapacağım? Bu işe şaştı.
Sonra bıçak aldı; kendi uyluğundan bir parça et kesti, şahine attı; o da kapıp kaçtı. Daha sonra kuşu saldı. Bundan sonra, yürüyüp gitti. Kokmuş bir leş gördü. Onu da bırakıp kaçtı. Akşam olunca şu duayı yaptı:
-Ya Rabbi, emrini yerine getirdim. Bu işlerin manası ne ise bana bildir.
Daha sonra, rüyasında şöyle anlatıldı:
-Birinci görüp yediğin öfkedir. Önce koca bir dağ gibi görülür; sabırla öfke yutulursa, baldan tatlı olur.
-İkincisi iyi amelindir. Ne kadar saklarsan sakla; yine meydana çıkar.
-Üçüncüsü, sana bırakılan bir emanettir, ona hıyanet etme.
-Dördüncüsü şudur: Bir insanın sana bir dileği ulaşırsa, onu yerine getir; isterse sana lâzım olan bir şey olsun.
-Beşincisi gıybettir. İnsanların gıybetini edenlerden kaç. Şüphesiz her şeyi bilen Allah’tır…
Paylaş