Paylaş
Elim, iki kelam yazı yazmaya bile varmadı…
Son zamanlarda hepimizin yaşadığı korku, kaygı ve panik anlatılır düzeyde değil…
Astroloji ilmi yanılmıyor ama bazı şeylerinde önüne geçemeyeceğimizi bize her seferinde gösteriyor. Aslında bilmek işe yarayan bir şey değil. Sadece kontrol edilmesi gereken ve bir adım öncesini öngörerek daha rahat yaşamaya çalıştırıyor. 2019 aralık aylarında WUHAN virüs salgını başladığında ben Türkiye’de maske satın almıştım. Hatta aileme iş arkadaşlarıma bulunsun diye dağıtmıştım. N95 maskeler o zaman eczanede bile satılmıyordu. İnternet sitesinden sipariş veriyordum. Evdekiler, bana delirmiş gözüyle bakıyordu. Babam hatta şöyle dedi: Saçmalıyorsun iyice…
Daha sonra 2021 Mart ayında babam n95 bulamadığını bana söyledi. Sonra bende onlara aldıklarımdan verdim. Zaten onları da düşünerek almıştım. Marifet miydi ya da işe yaradı mı tartışılır ama daha hızlı kabul ettim. Çünkü biliyordum ki yüzyıllar sonra kavuşan iki büyük gezegen burada bize farklı bir tecrübe yaşatacaktı. Bunun kaçarı yoktu. Herkesten daha kolay kabule geçmeme yardımcı oldu.
Dün babam aradı: Senin röportajını okudum.2021 Yılının en büyük sorunu iklim değişikliğidir demişsin. Bunu nasıl söyledin dedi. Güldüm ne diyeyim…
Küresel ısınma ne tuhaf öyle değil mi? Asla tek başınıza bir şey yapamadığınızı düşündürtüyor insana. Ancak büyük bir iş birliği ile bununla baş edebiliriz. Tam kova burcu işi. Kolektif bir çalışma şeklini bize öğretiyor ama işte bizde, yine birbirimizle kavga ve tartışma içindeyiz.
Şahan Gökbakar’ın çırpınışlarını paylaşıyorum biri geliyor altına yazıyor: “sizde mi bu oyunlara geldiniz” hanımefendi diye.
Meriç keskinin ağlamasını, yakarışlarını paylaşıyorum, sizi de takipten çıkıyorum iyice siyaset yapar oldunuz diyor.
Biz ne ara bu kadar kalpsiz ve yargılayıcı olduk. Bu dünya da hiç kimsenin gerçekten birine iyilik yapma niyetiyle hareket etmesi imkânsız mı? Yani altında mutlaka bir neden mi yatmalı. İnsanları zorla insanlıktan neden soğutuyoruz?
Canlı yayın açıyorum diyorum ki; “bu devlete güvenmek zorundayız. Devlet babaya güvenmek zorundayız ve ona güveniyoruz demeliyiz.”
Vay efendim yancısınız işte sizde yalakasınız. Siyasetçiler ve yönetim biçimleri geçicidir devlet kalıcıdır diyorum, başladı yalakalığa diyorlar. Neyi düşünüyorum biliyor musunuz?
Merhametten, nezaketten ve edepten nasibini almamış insanların ince düşünceden saygıdan yoksun, kaba insanlar arasında yara almadan yaşamaya çalışmasının da bir imtihan olduğunu….
Ortamı kızdıran, yuhalanan, kabalık göstergesi olan her şeyi ne çok seviyoruz. Bugünlere el birliği ile geldik. Hiçbir şey şimdi olmadı. Şimdi değişsin….
Biri yazmış ne güzel mayıstan beri bir şeylerin yoluna girdiğini düşünüyordum. Yine cehennemi yaşadık. Tam 15 mayısta Jüpiter balık burcuna girdi. Gerçekten şifasını bıraktı ve tadı damağımızda kaldı. Bu olayın tetiklendiği gün 28 Temmuz Jüpiter gerileyerek kova burcuna geçti. Tesadüf mü? Asla…
Jüpiter, alamadığımız insanlık derslerini vermeye devam ediyor. Bu süreç 29 Aralık 2021’e kadar sürecek. Jüpiter yeniden balık burcuna geçene kadar ve 2022 hazirana kadar işler yolunda gidecek. Daha sonra Jüpiter koç burcuna girecek. Burada yine hareketlenmeler söz konusu görünüyor. 7-8-9 Ağustos zamanlarını da atlattıktan sonra işler bir süreliğine yoluna girecek. Hayat döngüseldir. Hayat bir şekilde bir yol bulur. Bulmak zorundadır. Ağaçlar bizim yol arkadaşlarımızdır.19 Ağustos zamanlarını çok önemsiyorum. Burada yaşanacak önemli gelişmeler söz konusu olacak. İyi mi kötü mü diye soruyorsunuz? Her şey hayrımıza ve iyi yönde olacak. Sizler bu yönde ilerlemekten ve kalmaktan lütfen geri durmayın. Her şey bir duruma mutlaka vesiledir.
Yangın çıkmasa ormanlar kimin umurundaydı, kuraklık yaşamasak su kimin umurunda? Trafik sıkıştığında şehirleşmeyi aniden fark edip sonra ağzına geleni saymak duyar yaratmak hiçbir işe yaramaz. Değişmemiz gerektiğini anlamıyoruz. Çok hoyratız ve git gide bir yabani gibi davranıyoruz. Değişmek zorundayız… Lütfen kendinize bir ekosistem yaratın. Bu yangınların en kısa zamanda sönmesini diliyorum. Çok az kaldı biliyorum. Bu hafta sonuna doğru her yerin söndüğü haberini alacağız. Yeniden ayağa kalkacağız, yeniden güçleneceğiz. Bizler bir gün öleceğini bilen insanlar olarak hala yaşamayı seven canlılar değil miyiz?
İnsanın hırsını, öfkesini dizginleyen; dünya hırsından ve egodan arındıran buruk kelime….Ölümlü olmak….
İlk kez bir insanı kaybettiğimde dilime takılmıştı ve yaşım daha küçüktü o zamanlar.
Seneler acıyı ve ıstırabı azaltsa da izler daha belirginleşmekte…
Eksiklikler hala acır…
ait değiliz, hiç kimseye, hiçbir şehre, hiçbir şeye…
Aklıma Özdemir Asaf'ın bir sözü geldi: Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi. Öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o an 'bozmadım'
Umutlu günler dilerim…
Paylaş