Paylaş
Bugün de bir yaşam şansı yakalamış bulunmaktayız. Dün evden çıkarken şunu düşündüm. Sabah evden çıkıyorum ama akşam girebilecek miyim?
Yaşam bu çizgi içindeyken ben 3-4 gün sonra yazacağım yazıyı programlıyorum veya katılacağım başka organizasyonları onaylıyorum.
Oldukça komik geliyor bu planlı işler ama işte hayat enteresan.
Bir plan yapılması gerekiyor. Plan içinde bir plan var…
Biliyor musunuz size bir sırrımı vereyim…
Ben hiç erken rezervasyonla bir şey almam.
Hiç erken uçak bileti de almadım.
Erkenden sinema, tiyatro konser bileti de almam.
Örnek: Hayatımda ilk kez geçen yıl 29 Eylül Konser bileti takana aldım 2 ay önceden.
29 Eylül’de 6,0 şiddetinde İstanbul’da deprem olmuştu ,bu aslında doğum haritamda da var. Her şeyi anlık yaşamayı başarmam gerektiği…
Bu yüzden hep anlık olduğu için her seçtiğim şey pahalı oluyor ve çoğu zaman ben geri adım atıyorum. Bazen de “amannn bir daha mı geleceğim bu dünyaya” diyorum o şekilde ilerliyorum.
Saçma sapan bir hikâye de istemediğimiz rollerde, istemediğimiz bir senaryoda ve istemediğimiz rol arkadaşlarıyla bir rol oynuyoruz. Her şey bir rol ve aslında o zaman içinde değiliz. Âmâ sorsanız patrona hesap vermeliyiz, ya da sorsanız o toplantıya yetişmeliyiz.
Yaşam içinde denge kurmak çok önemlidir. Dualitenin ve göreceliğin ötesinde mutlak hakikatin bulunduğu yerde huzur ve dinginlik sağlar. İnsanları takdir etmeye başladığınızda hakikatin aslında her şeyin toplamında olduğunu görüyorsunuz. Yani Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gibi denilebilir.
Herkes ve her şey değerli olduğunda bir seçim yapmanız gerekmez. Siz kendinizi ve çevrenizdeki her şeyi takdir ederseniz hayatta her şey değerli hale gelir. İlişkiniz, işiniz ve en önemlisi siz değerli biri olursunuz. Bulunduğunuz mekân ve ihtiyaçlarınız söz konusu olduğunda her zaman herkesle anlaşamayacağımız da ortadadır.
Kadir Şeker, bir kahramandır!
Konuyu sadece sosyal medyada duymam ve ilgilenmem durumu gereği pek emin olmadan köşeye taşımayı düşünmemiştim. Ama açıkçası olayın bütünüyle gerçek olma kısmı ve o çocuğun masum bir şekilde bu acıyı çekiyor olmasından ötürü uyuyamadım. Malum sosyal medya kirli bir bilgiye kolayca sahip olabiliyor.
Ama okuduğum kadarıyla ve olayı anladığım kadarıyla 19 ayrı suçtan sabıkalı bir adam tarafından dövülen bir kadını "başım belaya girmesin" diye düşünmeden kurtarmış bir genç öğrencinin kahramanlığı var. Olası bir kadın cinayetinin önüne geçmiş gencecik bir insan şu an suçsuzluğunun anlaşılmasını bekliyor. Bu genç Kadir Şeker. Bugün Kadir'e destek vermeyen hiç kimse yarın kadına şiddeti konuşmasın.! Bu çocuk derslerinin başına dönmeli ve ömrü boyunca yaptığı bu insanlığı ile sonuna kadar övünmelidir.
Denge bizim hayatımızın en önemli ihtiyacıdır. Güneş’in en sıcak zamanlarında hepimiz biraz essin isteriz, çok üşüdüğümüzde de bir lokma güneş sırtıma vursun deriz.
Yani zaman ve mekân gerçekliği görecelidir.
İstekleriniz buna göre değişim gösterir. Yani hakikat görecelidir.
Adam öldürmek suç olsa da zaman ve mekândan ötürü bu çocuk insanlık gerçeğini kullanarak bir mucize gerçekleştirmiştir. Bu senaryodaki hakikat bu çocuğun korumasıdır.
Şimdi soruyorum, onun yaptığını kim yapardı?
Video çekmek yerine bir kadını kurtardı…
Tüm kadınlar adına Teşekkürler Kadir Şeker…
İlişkilerde gün dengesi!
Şu sıralar gündemimiz belli ilişkilerdeki güç dengesi ve mevcut ihtiyaçlarımız arasındaki ince bir çizgi…
Stratejik ilişkiler sizi de yormuyor?
Yani ben özlediğimde arayamayacaksam, ya da güldüğüm bir şeyi o kişiyle paylaşmayacaksam, aman acaba ona bunu mu hissettirdim ya da o bunu mu anladı diye düşüneceksem ne anlamı var o ilişkinin içinde olmanın diye düşünürüm.
Bir arkadaşım geçenlerde whatsupptan bana yazıyor.
-Ya, şuna çok güldüm…Bunu “ona” mesaj atayım mı? Aslan burcu ya dolunayda var. Şimdi ona çok ilgi gösterdiğimi düşünür mü?
Bir an için beynim acıdı. Bu düşünce ne yorucu bir düşünce ve bana yüklediği ne büyük bir sorumluluk.
-Arkadaşıma şunu izah ettim. Sen bu ilişki içinde daha başında kendini karşı tarafa ait hissetmiyorsun.3.bir kişiden yardım aldığın ilişki sana sadece acı verir. Bu kararı sen vereceksin. İstersen o mesajı at ve gülün. İstersen atma ve onun soğuk cevabıyla karşı karşıya kal. İyi tarafı bu yapacağın şey ilişki içinde ne kadar varsın bunu görmek olacak.
-Offf Aygül Aydınnnn “Ama sen beni anlamıyorsun” ben bu ilişkiyi istiyorummmmmm diyorummm.. diye sesi yükseldi…
Kendi egon için istiyorsan strateji yaparsın, âmâ kalbin ve ruhunla istiyorsan kendin olursun. Kimse umurunda olmaz dedim.
Zamansız gerçeklik diye bir kavram var arkadaşlar…
Ben bu kavrama Aşk diyorum…
Siz ne dersiniz bilmiyorum…
Karşınızdaki insanda önce mantık ve strateji beliriyorsa finalde mutsuzsunuz. İlişkilerde muazzam bir alma-verme dengesi var. “Ben” ve “Sen” muhteşem bir ikilidir.
Dünya ve Ay ilişkisi gibi düşünün bu durumu…
Siz ilişkinizde ister dünya olun ister ay…
Sonuç olarak ikisi de birbirine muhtaç ve bağlı…
Dememiz o ki; İnsanlara, ilişkinize ya da ailenize hizmet etmek zorundasınız. Onlarda sizlere hizmet etmek zorundadır. Dünya nasıl bize hizmet ediyorsa biz de dünyaya hizmet etmek zorundayız. Kullanılmak fikrinden acilen çıkmanız gerekmektedir. İşe yarayan şeyler zaten kullanılır. Mümkünse etrafınızın sizden nasıl fayda sağlayacağını siz etrafınıza anlatın.
Doktorsanız bulunduğunuz ortamda doktor olduğunuzu söyleyin güven duysunlar, ya da ne bileyim avukatsanız…Sürekli hizmet edin. Hizmette sınır olmaz. Dostluklarınızı güçlendirin ve hayat arkadaşınızla önce dost olmayı seçin. Onun hayatında çözümler üretin ve ona nasıl olduğunu sorun. İnsanlardan korkmayın,hepiniz hakikatinizin peşinde olun…
Mutlu günler ve harika bir hafta dilerim.
Paylaş