Paylaş
Bugün gökyüzünde Venüs ve Jüpiter yay burcunda kavuşum yapıyor. Astroloji de bu iki gezegen iyicil niteliktedir. Bolluk, bereket ve şans olarak tanımlarız. Şimdi ikisinin bir arada kavuşum yapıyor olması teorik olarak bugün ve önümüzdeki 15 gün içinde bir takım şanslı ve fırsatlarla dolu bir sürecin başladığını bizlere söyleyebilir.
Tabi şu an bir çoğunuz hangi şans hangi fırsat diye içinden mırıldanıyor olabilir. Defalarca söylediğimiz gibi olaya bu şekilde bakmıyoruz, öyle değil mi?
Şu an gökyüzünde böyle bir açı gerçekleşiyorsa siz üzerinizdeki o kasvetli ve negatif olan tüm bakış açısını yok etmelisiniz. Çünkü Venüs ve Jüpiter iyi bak iyi gör felsefesi taşır. Bundan bahsetme sebebim oturup iyi bir şey gelecek ya da para, eski sevgili gelecek gibi ben bekleyeyim tadında değil. Astrolojiyi bu alanda çok yanlış anlıyoruz. İyi bir şeyler gelecek olursa öfkenizle ya da bir anlık gururunuzla silip atmayın demek istiyoruz. İyi ve pozitif bakın çünkü yukarı da muhteşem bir şölen var diyoruz.
Şöyle bir örnek verebilirim: Mesela anneniz, siz eve geleceksiniz diye her zaman mutfağa hazırladığı yemeği diyelim ki misafir odasına hazırladı. Çünkü o gün misafirleri gelmişti ve her şey çok fazlaydı. Siz de gelip yersiniz diye oraya mis gibi bir sofra kurdu, dışarı çıktı. Sizde yorgun, argın, bıkkın bir şekilde geldiniz eve ve mutfağın ışığına bastınız. Bir baktınız masaüstünde bir örtü bir çiçek var ve dediniz ki aman zaten açım gidim odama yatayım. Ve o gün yatağa kendinizi attın. Aç bir şekilde uyudunuz. Mis gibi yemekler gitti.
İşte buradaki Venüs-Jüpiter sizin misafir odasında kurulu yemek masanız olsun.
Üzerinizdeki bıkkınlığı, çaresizliği ve yorgunluğu kaldırıp atın.
Olan oldu.
Silkelenin.
Daha iyi olmak için ne yapabilirsiniz buna odaklanın.
Hiçbir şey yapamazsanız bile evinizin, odanızın veya ofisinizin düzenini ya da dekorasyonunu değiştirebilirsiniz. Etrafa canlı çiçekler ve güzel resimler koyabilirsiniz. Düzenli ve temiz bir ortam zihnimizi rahatlatacaktır. Hoş değişiklikler yapabilirsiniz.
Ya da sevdiğiniz bir dostunuzu arayın.
Çağırın çok sevdiğiniz bir mekâna sohbet edin. Güzel bir kitabın eleştirisini ya da bir filmin eleştirisini yapacağınız bir arkadaşınızla görüşmeye çalışın.
Ya da güzel fotoğraflar çekilebileceğiniz bir mekâna gidin, sevdiğiniz bir dostunuzla bir stüdyo da şarkı söyleyip kayıt yaptırın. Güzel bir konsere gidin ya da müzik dinlemeye gidin. Ama her günden farklı ve başka bir şey yapma kararı alın. Her günün aynısını yapmayın kendinize.
İçinizden “bunları yapınca aman ne olacak sanki” kafasından çıkmalısınız. Bunları yapınca zihniniz temizlenecek. Aslında yaşadıklarınızı doğru yorumlamadığınızı göreceksiniz. Hiç olmadık bir yerde bir fikir aklınıza gelecek.
Gelelim Venüs-Jüpiter Kavuşum hikayesine;
Yaşlı bir Zen rahibi hakkında bir hikâye duydum:
Ölüm döşeğindeymiş.
Son günü gelmiş ve o akşam artık öleceğini ilan etmiş. O yüzden müritleri, havarileri ve arkadaşları gelmeye başlamış. Onu seven çok insan varmış ve hepsi gelmek istiyormuş. Çok uzaklarda olanlar bile gelmiş.
En eski müritlerinden biri ustasının ölmek üzere olduğunu duyunca hemen pazara koşmuş.
Biri sormuş: "Usta kulübesinde ölüyor, sen neden pazara gidiyorsun?"
Eski mürit yanıtlamış: "Ustamın özel bir çeşit pastayı çok sevdiğini biliyorum. Gidip ona o pastadan alacağım."
Pastayı bulmak hiç kolay olmamış ama akşam üstü bir şekilde bulmuş ve elinde pastayla kulübeye koşmuş. Kulübede herkes endişeliymiş. Sanki Usta birini bekliyor gibiymiş.
Gözlerini açıp etrafı taradıktan sonra tekrar kapatıyormuş.
Mürit, kulübeye gelince hemen sormuş: "Tamam, sonunda geldin. Pasta nerede?"
Mürit pastayı çıkartmış. Usta pastayı sorduğu için de çok mutlu olmuş.
Ölmek üzere olan usta pastayı eline almış... ancak eli titremiyormuş.
Çok yaşlı olmasına rağmen elleri titremiyormuş.
O yüzden biri sormuş: "Bu kadar yaşlısın ve ölmek üzeresin. Yakında son nefesini vereceksin ama ellerin bile titremiyor."
Usta yanıtlamış: "Ben asla titremem çünkü korkum yok.
Bedenim yaşlanmış olabilir ama ben hâlâ gencim ve bedenim geride kaldıktan sonra bile genç olarak kalacağım." Sonra pastadan bir lokma alıp çiğnemeye başlamış. O sırada biri sormuş: "Son sözün ne olacak, Usta? Yakında aramızdan ayrılacaksın.
Neyi hatırlamamızı istersin?"
Usta gülümsemiş: "Ah, bu pasta çok lezzetli."
Güzel bir gün dilerim...
Paylaş