Plüton düz hareketine dönüyor. Dünya, biraz yol ver.  

Günaydın yepyeni bir günden…Â

Haberin Devamı

 

 

Bugün içimden pek bir şey yazmak gelmedi desem yalan olmaz. Sizlerde yabancı değilsiniz artık. Kaç yıldır burada ne var ne yoksa konuşuyoruz aramızda. Ve her şeyin aramızda kaldığından çok emin bir şekilde yazıyorum. (Gülüyorum)

 

Kimisi kendini duvarların arkasına saklar, kimisi evlerin arkasına, kimisi odaların içine saklar. Kimisi saklandığını sanır ama uluorta bir yerde durur. Benim ki o misal canın istediğinde saklanamıyorsun da….

 

Benim saklandığımı sandığım köşemde burası işte. Sizde Allahtan beni buluyorsunuz. Ya olmasaydınız ya beni hiç bulmasaydınız? Saklanma o zaman hiç bu kadar güzel olmayacaktı…

 

Haberin Devamı

Bu dünya milyonlarca şehirlerden ibaret. Bazı şeyler başka birileri daha iyi olsun diye yok olmak zorunda kalıyor, bazıları yer değiştiriyor, bazıları bazı şeylere katlanmaya çalışıyor ama bir şekilde bir şeyler bir nedene bağlı gerçekleşiyor. Peki siz o nedeni görebiliyor musunuz?

 

Ben hemen Ethem aydın(dedem) mektuplarını karıştırdım. Onunda benim gibi kafasında abuk sabuk düşünceleri olduğu bir anı buldum. Yıl 1988, ben o zaman 5 yaşındaymışım. Satürn yine oğlak dönemecinde.

 

Şöyle başlıklı bir mektup elime geçti;

                                                            

ABUK SABUK DÜŞÜNCELER                                                                     Â

1989 sonbahar
Doğrular eğri olarak doğar. Bu hep böyledir; çünkü doğrular, aklın ürünüdür.

"Eğri" diye adlandırdıklarımız; henüz çözemediğimiz ama duyumsadığımız oluşumun kendince koruyucu, kollayıcı, süreğenliğinin gizli, bir garip sigortası gibi vardır; spritüaldir. EĞRİ: Doğanın temel doğrusudur.

Kaosa bakarsanız, adından anlaşıldığı üzere, karmaşa, belirsizliktir. Bulgular ise, zıtlıkların ürünüdür. Düşünce, aklın eşliğinde kendi doğrularını yaratır.
Bu doğrularsa, zamanda değişkendirler. Bazen günün doğrusu, yarının eğrisiyle çeliştiği gibi örtüşür de.!
Bazen, her ikisi de doÄŸrudur ama uyumlu deÄŸildir.

Haberin Devamı

Sayın Balbay, bir özdeyiş vermiş: Savaşta, babalar çocuklarını gömerler, barışta da çocuklar babalarını.!
İkisi de doğru ama uyumsuz. İnsan ve insanlık ideolojisine ters.

Ben derim ki: Osmanlı, çağının en doğrusunu yapmış, fiziğin, fizyolojinin, pedagojinin, biyolojinin, psikolojinin, sosyolojinin evrensel verilerini duyumsamış. (Ama bilincinde olmayarak)

  1. Aydın

 

Dememiz o ki; bazen kafalar karışık olabilir. Düşünmek için zaman ayırmak gerekir. Bir şeyleri bırakmak veya yeniden başlamak zorunda olabilirsiniz. Bunlardan sürekli şikâyet ediyor olmanız sizi yavaşlatır. Olması gereken zaten olacaktır. Yaşamın anlamı ve amaçlarını düşünmeye başladığında kafan karışmasın. Bunu düşünmeye bile fırsatı olmayanları düşün. Bugünde öyle bir gün işte…Çok fazla şartları zorlamayın. Kendinizi huzursuz etmeyin ve çevrendekilere sert, umursamaz, aşağılayıcı ve ezici davranan bir kişi olmadığınıza şükredin. Biliyorum öylesinizdir…

Haberin Devamı

Bu köşeye düştüyseniz zaten aksi mümkün değildir…

 

Mutlu günler dilerim…

 

 

Yazarın Tüm Yazıları