Paylaş
Bu hafta yoğun ve önemli bir hafta.
Ülkemiz için bir seçim haftasındayız.
Nisan ayı bizler için diğer aylardan çok farklı olacağa benziyor.
Bu sizi hemen kaygılandırmasın.
Nisan ayında 3 tane gezegen (Satürn, Plüton ve Jüpiter) gerilemeye başlarken Terazi burcunda 3 gün önce yaşadığımız Dolunay’ın yankılarını daha da yükselteceğini öngörebiliriz.
05 Nisan Koç Yeniay’ı varken akabinde 19 Nisan da en önemli dereceler de yine bir Terazi dolunayı yaşayacağız.
Yani bunlar sizin hayatınız için ne ifade edebilir?
Daha önceki Terazi dolunayı yazım da yazdığım gibi konu yine ilişkiler üzerinde ilerlemeye açık diyebiliriz. Öncelikle şu konuda bir anlaşalım. Dünya döndüğü sürece gökyüzünde sürekli bir hareket ve aksiyon söz konusu olacaktır. Sürekli yine mi dolunay yine mi bir şey demek yerine neyi anlamanız gerektiğini hızlıca anlayarak bu düzeyde ilerliyor olmanızdır. Astroloji ile ilgilenen biriyseniz sadece zaman kazanırsınız.
Şimdi bugünden itibaren yani bu hafta genelinde Terazi Dolunay’ının etkilerini daha kuvvetli hissedebiliriz. Hafta sonu oldukça minik minik zorlamış olabilir.
Hiç beklemediğiniz bir arkadaşınız ya da sevgiliniz sizi engelledi?
Belki çok sevdiğiniz her sırrınızı anlattığınız dostunuz sizi farklı bir şeylerle suçladı?
Belki ailede büyük bir kaos içerisine girdiniz?
Belki de yalnızlığınızı sorguladınız?
Yaşam üzerinde kendimizi idare etmemiz gerçekten o kadar zor ki…
Sizler bu yazdıklarımı okudukça belki içinizden “buradan ahkam kesmek kolay” diye söyleniyor olabilirsiniz.
Emin olun ki ben bir kişisel gelişimci değilim, ben bir psikolog hiç değilim, ben sadece yaşadıklarını yazan ve her şeyi gereğinden fazla gözlemleyen biri olarak, gökyüzünün dinamiklerinin yeryüzünde nasıl çalıştığını tecrübe etmiş ve bunu hala anlamaya çalışan yıldızlardan ilham alan bir yazarım.
Topluma hizmet eden bir iş yapmamdan ötürü kendimi her zaman daha farkındalıklı, uzlaşmacı ve daha çözümcü bir şekilde ayakta tutmaya çalışıyorum. Sanıyor musunuz ki benim kendi içimde çözmek durumunda kaldığım sorunlarım, problemlerim, kızgınlıklarım ya da unutamadıklarım yok?
Herkesin çaresi kendindedir dostlar. Sizde kendi çarenize kendiniz bakacaksınız. İnanın herkesin şansı kendidir. Hayatınızda bir seçim yaparsınız ve ömrünüzce o seçimin size getirdiği iyi ya da kötü şeyleri karşılamak için gayret gösterirsiniz.
Bu mesleğinizi seçmenizdir, eşinizi seçmenizdir.
Bunları gerçekten seçebiliyor muyuz ya da bu bir kader mi kısmı hala bir muammadır.
Ama şu an kalkıp bir gayret göstermesem ve size bu yazıyı yazmasam bu da bir seçimdir diye düşünüyorum. Ya da siz şu an bu yazıyı gelip tıklayıp okumanız bile bir seçim diye düşünüyorum. Demek ki biz istediğimizi yapmayı seçebiliyoruz ama sadece seçmek konusu bir insanı seçmek olduğunda tek başına bir işe yaramıyor.
Bir insana “gel beni seç, ben ve sen çok iyi bir ikili olacağız” diyemiyorsunuz. Bunu dediğiniz anda o insan zaten baştan hayatınızdan gidiyor.
Ya da başka bir örnekle “ben bu işe gerçekten çok uygunum ve sizin tüm işlerinizi kolaylaştıracağım” dediğiniz de yönetici hemen acaba burası ile ilgili başka planlarımı var diye kuşkulanıyor.
Yani kısaca yardıma kapalı olan birine siz ne kadar farkında olursanız olun yardım edemiyorsunuz. Daha tuhafından söz edeyim edemediğiniz için siz üzülüyorsunuz….
Yaşam enteresan bir savaş alanı,
Aslında ölene değil de o ölüme tanık olanlara daha fazla acı veriyor sanırım. Ölümünü yaşayan birey; özgürleşiyor bu yıkma eylemleriyle. Ama bu ölümü izleyen insanların, bu kayıptan dolayı canları ciddi şekilde yanıyor ve tepki vermeye başlıyor. Bu aşamada gelişim yolunda olan kişi, merhamet dediğimiz iki tarafı da kesen kılıç gibi bir duygunun esaretinden kurtulamayabilir.
İşte dememiz o ki; Yardım etmek için çaba sarf ettiğiniz ama bir türlü yardım etmeyi başaramadığınızı düşündüğünüz insanlardan artık uzak durmalısınız. Merhamet etmeninde bir ölçüsü olduğunu söylüyor bu dolunay bizlere. Hatta bu durumun öyle hemen olamayacağını da söylüyor. Nisan’ın son günlerine kadar bununla ilgili bir savaş verebilirsiniz. Bu sizi incitmesin, üzmesin ve kaygılandırmasın.
Bu yazıları okuyan ve kendi gelişimine katkıda bulunan insanlarsınız.
Bunu öyle ya da böyle hayat bir şekilde anlatıyor.
İşte hayatınızın dönüm noktası: Bir karar verin! Başarı ve başarısızlık arasındaki fark, sizin, açık ve net bir şekilde en iyi olma kararını verme ve hedefinize ulaşana kadar bu kararınızda sebat ve ısrar etme yeteneğinizden ibarettir. Dünya daha iyi bir yaşam konusunda umut eden, dua eden insanlarla dolu; fakat onlar, asla başarıya götüren ya hep ya hiç türünden bir karar veremezler.
Sizi girişimde bulunmaktan alıkoyan bundan duyduğunuz korkudur. Hedeflerinize ulaşmak konusunda sizi yapmanız gerekenlerden alıkoyan, sizi felç eden başarısızlık veya reddedilme beklentisidir. Herkes bir şeyden, hatta birçok şeyden korkar. Tanıdığınız herkes şu ya da bu şekilde başarısızlık veya reddedilmekten korkar. Kahramanlarla ödlekler arasındaki fark, ilkinin, cesaretini birkaç dakika daha muhafaza edebilmesidir. Ortalama kişilikler korkulara neden olan durumlardan kaçınır, uzak durur. Cesur kimselerse, korkuyla yüzleşmeye ve her halükârda kendilerini korkulacak olanı yapmaya zorlarlar. Deneyim ne yaşadığınız değil, yaşadıklarınızla neler yaptığınızdır!
Haydi o zaman kim korkar dolunaydan J
Mutlu günler dilerim…
Paylaş