Paylaş
Sağa sola çarpıyor, fazlasıyla sendeliyor ve sık sık yorgun bir şekilde düşünüyorsun…
Aslında bana sorarsanız yaşıyorsunuz…
Nefes alıyorsunuz…
Hayat zaten düşmekle, sağa sola çarpmakla ve düştükten sonra tekrar ayağa kalkacak umutları bulmakla eş değer bir yer…
Her gün sanki kendini tekrar ediyor ve daha kötüsüne gidiyor gibi bir his içindesiniz.
İnsanlara asla tahammülünüzün kalmadığı ve artık kendinizi anlatmaya bile mecalinizin olmadığı, işte o anlardasınız. Plüton oğlak burcuna geçtiği 2008 yılından beri aslında büyük zorlanmalara başladık.
“Kimi acı eşikleri vardır, onları aştığınızda artık başka biri olursunuz. Sabır edilgenlikle karıştırtılmamalı. Sabır emek ister, zorluklar karşısında değişmeye dönüşmeye açık olabilmektir.”
Şans nedir diye insan düşünüyor. Benim hemen dedem aklıma gelir. Şöyle demişti: Belki de şanssızlığın en büyük şansındır diye…
Yara almamış bir talih var mı dostlar?
Zaten yara almamış bir talihiniz olsaydı dizlerinizin üstünde bile dövüşmeyi düşünür müydünüz?
Aşk bunun neresinde?
Herkes bunu soruyor?
Bu yorgunluğu dindirecek tek şey nerde?
İnsan böyle sürekli neden kendine çarpıyor.
Mars Koç burcunda ve Plüton Retro oğlak burcunda kareliyor. Bu durum Plüton’un tüm geçmiş hisleri önünüze getirmesiyle Mars’ın sanki elinizden hiçbir şey gelmiyormuş duygusuyla savaşıyor. Yenilmiş hissediyorsunuz. Tam unuttum tam ben bu duyguyu sildim demiştiniz ama burnunuza o koku geldi…
Yüreğinin götürdüğü yere git kitabında şöyle der: “Her zaman yapılan yanlış nedir, bilir misin? Yaşamın değişmez olduğunu sanmak, trenin ray değiştirmeden sonsuza kadar gideceğini düşünmektir. Oysa kaderin hayal gücü bizimkinden daha renklidir. Artık çıkış yolunun kalmadığını sandığın bir durumda umutsuzluğun zirveye vardığında, rüzgâr hızıyla her şey değişir, alt üst olur ve bir andan ötekine geçerken kendini yeni bir yaşantının içinde bulursun”
Soğumuş demiri, çürümüş eşyayı düzeltmeye çalışmayacaksın. Zamanın çürüttüğü şeye insan hayat veremez. Yani laf anlamayacak olana laf anlatamazsın. Anlatsan da tesiri olmaz. Biri sizin değerinizi yıllar önce anlasaydı anlardı. Şimdi yine hayatınızda ve belki diyorsunuz ki anladı mı? Yargılarla dolu sürekli kendi bildiğini okuyan insanlarla uğraşmaktan vazgeçin.
Geçen gün 25 senelik bir arkadaşım dedi ki: Aygül nefes almadan çalışıyorsun. Bundan zevk alıyorsun görüyorum. Önünde saygı ile eğiliyorum. Benim hayatımda hiç senin gibi çalışan tanıdığım kimsem olmadı. Eski Aygül’ü hatırlıyorum ve şimdiki Aygül’ü…
Okuldan mezun olur olmaz aramızda tek işe başlayan sendin…
İnsanların asla çalışarak bir şey yaptığına inanan biri olmayan biriydim ama sen benim tüm önyargılarımı yıkmış birisin. Herhangi bir yerde biri eğer ya çalışarak bir şey olmuyor diyen olursa hemen seni örnek vermek geliyor içimden. İnsanlık için ilhamsın dedi…
Kaderimi görüp takatime hayran kaldığından bahsederken ben o an biraz kendime acıdım. Kendimi tasarlamam bana atılan taşları onlara atmakla değil hepsini cebime koyup bir ev inşa etmemle ilgiliydi. Bunu ona anlatmadım. Nasıl anlatayım. Öylece teşekkür ettim. Sonra ona sordum sen, beni şanslı mı buluyorsun?
Ben senin hayatını gözlemledikten sonra şansa inancımı kaybettim. Sadece çabaya ve çalışmaya inanıyorum dedi. Güldük…Acaba beni kızdırmamak için mi öyle dedi bilinmez :))
Çektiğimiz hiçbir acı ve sorun nedensiz karşılıksız değil. Onlar olmasa bugünkü siz olmuyorsunuz. Aşk var burada işte…Aşk’ın peşine düşmek…
Allah’ın verdiği işaretleri takip etmek.
Sonu çok güzel…
Velhasıl; aciz ve zayıf olduğumuzu unutmadan yaşayalım. Bu sabah biz aciz ve zayıf insanlar olarak uyandık. Sahip olduğumuz güç, yetenek ve meziyetler her neyse bu gezegen için konuşturmalıyız. Kendimizi bilerek yaşayalım. Her zorluk aslında bizim gerçek kimliğimizi ortaya çıkarıyor. Kendinden koptuğumuzda işte zorluklarla karşılaşıp iç benliğimize geri dönüyoruz. Eğer ahlaki değerlerinizi, dürüstlüğünüzü, içinizdeki sevgiyi bu yolda korumayı başarırsanız yolunuzu hiç kaybetmeyeceksiniz.
Bu hayat nasıl çekilir diye sormaktan vazgeçin. Hayat çok güzel. Sadece hayatı daha güzel kılacak yoldaşlara, muhabbete, dostluklara ihtiyaç var. Muhabbetini sevdiğin insanlarla iki nehir gibi karışırsın. İnsan yoldaşlık ettiği, muhabbet duyduğu ya da her gün okuduğu insanın kaderinden pay alır :)
Ben size kaderimden bir pay veriyorum ve sizlerinkinden de buraya yazarak alıyorum. Sizde yazın. İnsan insanla tamamlanıyor…
Ben sizinle tamamlanıyorum ve herkes kaderinden kendine düşen payı almayacak mı?
Mutlu günler dilerim yoldaşlar…
Paylaş