Paylaş
Zamanın su gibi akıp geçtiğini her gün yazıyorum. Zaman öyle hızlı akıyor ki…
Geldik cuma gününe…
Cuma Venüs günüdür.
İnsanların sevgiyi, merhameti ve yardımı hatırlaması gereken bir gün.
Bugün çevrenizde mutlaka birilerine gücünüz kadar yardımlarda bulunun. Hem size hem de çevrenizdeki insanlara iyi gelecektir.
Sert konuşmalardan ve umutsuzluktan kaçının.
Yaşam sürprizlerle doludur. Bugün Güneş ve Plüton arasındaki sert açı sizleri biraz engelliyor duygusu verebilir. Duygusal dünyanızda ya da kişisel hayatınızda otorite sağlamaya çalışıyor olabilirsiniz. Bazı olayların gizliliğini öğrenebilir ya da şaşırtıcı konuşmalar içine çekilebilirsiniz. Bunu doğru yönetmeye çalışın. İş hayatınızda şu an her şey istediğiniz yönde gitmiyorsa yeni bir model geliştirin kendinize…
Yeni bir yol,
Yeni bir proje ya da yeni bir düzen…
Buna artık ihtiyacınız olabilir.
Epiktetos der ki; “Mantık çerçevesinde yaşayan insanların hayatlarında fazla bir dirençle karşılaşmayacağına inanıyorum. İnsanların ne kadar çok kendileriyle ilgili değiştirebilecekleri şeylerin farkına varırlarsa o kadar kendilerini bulacaklarını ve kendilerini geliştirebileceklerini düşünüyorum.”
Hayat tıpkı zar oynamak gibi… Önemli olan zarlar dağıldıktan sonra bahtınıza çıkanla ne yapacağınızdır.
Evinize birden 3 misafir geldiğinde siz kendiniz yemek yemeği bırakıp onlara hizmet etmeye başladığınızda özgürleşirsiniz.
Yani bazı gelen sorunlar ve dertler de misafirdir.
Bazıları bizim akılsızlığımız, mantıksızlığımız yüzünden gelir…
Bazıları da daha iyi biri olmamız için gelmek zorundadır. Misafirleri karşılamalı ve ben ne yiyeceğim şimdi dememeliyiz. Onları ağırlamalı ve göndermeliyiz.
İnsanı gerçekte mutsuz eden olanlar değil, o olanlara sebep olan nedenlerdir…
Evrenle karşılaştırıldığınızda nasıl bir şey olduğunuzu görebiliyor musunuz?
Allah insanı en çok kendine emanet etmiş.
Çünkü onun içinde kendisinden bir parça vardır. Aslında bizler ihtirasları bir köşeye bıraktığımızda en derinlerde ne yapmamız gerektiğini biliyoruz ya da nasıl davranmamız gerektiğini….
Ne yaparsak kendimize yaparız…
Şu an mutsuzsanız bunun sebebi sizsiniz. Bunu seçiyorsunuz.
Nasıl yani yazar hanım?
İşten kovulmuşum, beş parasızım ve ne yapacağımı bilmiyorum. Bunu ben mi seçtim.
Seçtin ya da seçmedin. Sonuç olarak sana atılan bu zarlarla en iyisini yapmak zorundasın.
Zarlar atıldığında ve bahtınızın gülleri önünüze döküldüğünde bu yolda içinizdeki size verilen gücü ne ölçüde dinlediğiniz ile alakalıdır.
Bizler mutluluğu bu yolculukta tek başımıza bulmak için gönderildik. Bulduğumuzu da çevremize anlatmak, paylaşmak ile görevliyiz. Bizler aksine mutlu olacağımız insanları bulmaya çalışıyoruz. Finalde hep bir hüsran içinde yaşıyoruz.
İnsan bilmediği bir yola çıktığında yanında birilerinin olmasını istiyor. Zengin bir adam, güçlü bir kadın, onu sevecek koruyacak bir hayat arkadaşı gibi. Çünkü bu yolda fırtınalar, rüzgarlar, hırsızlar ve büyük dalgalar var. Zarar görmeden bunların arasından nasıl geçeceksiniz?
Korunmak için bunlardan hangisine ihtiyacınız var? Güçlü birine mi? Zengin birine mi?
Ya bu vahşi doğanın ortasında güvenmek istediğiniz insan sizi yarı yolda bırakırsa….
İşte insanoğlu bu dünyada tek bir şeyi anlamalıdır. İçindeki güce güvenmesi gerektiğini…
Diğer her şeye ise o güçten ötürü güven duyacağını bilmelidir. İçindeki gerçek insana güvenmelidir.
Yolculuğunuzda sizinle olmak isteyenler sizinle yürürler, gelmek istemeyenler yanınızdan ayrılabilirler. Sizler yolu bitirmekle yükümlü olduğunuzu ve durursanız kalbinizin yorulacağını unutmayın. Yol kalbi onarır…
Yol yüründükçe güzelleşir.
Bu yüzden tüm bilgeler “yolunu sev” der…
Dün bir twit attım: “Bir cinnet her şeyi çözer diye bir laf var ya işte onun yerine 27 Nisan’daki bir akrep dolunayı her şeyi çözer diyorum.” Dedim. Önümüzdeki akrep dolunayına sıkı ve güçlü hazırlanmalıyız. Daha detaylı açacağım. Siz buna dikkat edin.
Mutlu günler dilerim.
Paylaş