Paylaş
Aynı zamanda gerileyen Venüs, Uranüs gezegenine de meydan okuyor. Eski ilişkiler hayatımıza birden dahil olabilir ya da geçmişe ait eski bir konu yeni bir şekille önünüze gelebilir. Söylenmemiş sözler, ifade edilmemiş duygular, bir türlü gerçekleşmemiş buluşmalar bunların hepsinin aniden hayatınıza dahil olması söz konusu olabilir.
Bunu adeta bir tamamlanma veya filmin sonunun nasıl bitebileceğini öğrenme zamanı olarak ta düşünebilirsiniz. Aynı zamanda yaşamı bir şikâyet etme durumu halinden çıkartıp tecrübeler edinme bir daha aynı hataları tekrar etmeme durumu olarak görürseniz hayatınızın iyi yönde geliştiğine tanık olabilirsiniz.
Gelelim günün tavsiyeli hikayesine ;
Bir gün, bir bilge iki çocuğunu yanına alarak ormanda gezintiye çıktı. Aradan biraz zaman geçtikten sonra küçük olan çocuk yorulmaya başladı ve babasına dönerek:
- Babacığım çok yoruldum, beni kucağına alır mısın? Babasından “Artık sen kucakta taşınamayacak kadar büyüdün” cevabını alan çocuk, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Bilge tek kelime bile etmeden etrafına bakındı ve yakındaki kuru bir ağaçtan bir çubuk kesip yonttu ve sonrasında çocuğa uzattı:
Al bakalım, sana güzel bir at. Bu seni taşır hem daha hızlı götürür. Çocuk, dal parçasından yapılmış ata sevinçle bindi ve gülerek koşmaya başladı. Küçük oğlunun kuru bir dal parçası sayesinde yorgunluğunu unutarak canlanmasını gören baba hayretler içinde olan biteni izleyen kızına döndü ve:
- İşte, hayat budur. Bazen kendini çok yorgun hissedebilirsin. Böyle olduğunda, kendine değnekten bir at bul ve yoluna devam et. Bu at, yerine göre bir arkadaş, bir şarkı, bir umut, bir dua, bir çiçek, bir özlem, bir hayal ya da küçük bir çocuğun tebessümü olabilir. Evet, hayat yorucu. Ayakta kalmak zorundayız.
Peki nasıl? Tutunacağımız küçük bir mutluluk bulup yolumuza devam ederek.
Mutlu günler dilerim.
Paylaş