Paylaş
Haziranın bile ortasına geldik… Gerisini siz düşünün…Bu haftayı da bitirince bir bakacağız temmuz ayını konuşuyoruz. Tabi önümüzdeki günler özellikle 15 Haziran sonrası oldukça hareketli ve aksiyonlu geçeceğe benziyor. Bu sabah kalktığınız kadar sakin ve dingin olmayabilir. Âmâ olsun bizler önümüze gelen sorun ve problemleri en güzel şekilde çözüme kavuşturacağız.
Neden mi hareketli?
Çünkü bu hafta artık ay tutulmasının etkilerini hissetmeye başlayacaksınız. Arkasından 21 Haziran’da gerçekleşecek olan bence yılın en önemli güneş tutulması var. Bunlar hayatınızda sizin değiştiremediğiniz bazı şeyleri değiştirme gücü vermeye geliyor. Özellikle tutulmanın olduğu takım yıldızında doğanlar için 2 yıllık bir süreç başlıyor denilebilir. (Oğlak-İkizler-Yengeç-Yay)
Bu hayatınızda bir değişimi işaret eder. Şu an hemen olmaz. Bunu yüksek bir farkındalık ile çözebilirsiniz. Yani yavaş yavaş ayak seslerinden hayatınızın ne yöne evirildiğini çözebilirsiniz. Korkulacak tarzda kendinize yorumlar getirmeyin. Ben sizlere bilgiyi sunuyorum ama lütfen sizler de kendi hayatınıza göre yorumlayın.
Genelde gözlemlediğim üzere bir kişi “ne yani her şey yine mi kötü olacak diye soruyorsa” yorumlama becerisinin zayıf olduğunu görüyorum. Sonra o kişiye kendi hayatı ile ilgili sorular sorup kendi hayatından yorum yapmasını istiyorum (bunun da farkında olmuyor) kendi hayatının üzerinde de yorum yapamıyorum. Yani bilgi ortada vardır ama sizin yorumlama beceriniz ya da şuurunuz bu konuda size yardımcı olabilir. Bizim toplumumuzda astrolojinin çok fazla kabul görmemesinin sebebi yorumlama becerisi zayıf olan bir kitleye sahip olmamızdır. Zamanında astrologlar bunu anlatamayacaklarını anladıkları için daha kesin cümleler kurarak bu işi kurtarmaya çalışmış. Aslında bu durumda onlara falcılık, medyumculuk olarak dönmüş. Halbuki keşke bunun bir bilgi ve deney olduğunu herkesin kendi şuur seviyesinde bunları anlayabileceğini anlatsalardı. Şimdi ise herkes astrolojiyi okuyor, kendi haritasını çıkartıyor ve birçok yazı, video var. Bu yüzden işimiz daha kolay ama hala “ne yani iyi mi kötü mü” olacak sorusu soran bir kesim var. Lütfen siz yorumlayın. Değişim sizin için kötü olabilir ama benim için iyi bir şeydir.
GÜNEŞ ve AY TUTULMASI HİKAYESİ ÖRNEĞİ ANLATACAĞIM:
Mesela bir hanımefendi; 10 yıldır çok kötü bir şekilde şiddet gördüğü bir evlilik içindeydi. Aynı zamanda aldatılıyordu ve çocuğu yoktu. Hanımefendinin korkusu kendisinin babasının evine 10 yıl sonra dönüp kısır lakabını almasıydı. Hâlbuki çocuğu olmayan kişi eşiydi. Belki biz bu hikâyeyi dinlediğimizde ne var yani boşan gitsin diyoruz. Ama işte o kendini büyük bir esaretin içerisine gizlemiş ve çıkaramıyordu. Bir yanda “kısır” denilecek diye kimse onla tekrar evlenmez diye korkuyordu. Tekrar evlenmek önemli miydi?
Evlenmek önemli miydi?
Kısır olmak ayıp mıydı?
Hiç çocuğu olmasa ne olurdu?
Sadece kısır olmadığını ispatlamak için dayak yenmeye değer miydi?
Korkular, korkularımız…
Tam Güneş’inin üzerinde bir tutulma yaşadı. 2017 mayıs ayında kocası başka biriyle onu aldatırken başka bir kadının evininde kalp krizi geçirdi. Adamın tüm sağlık problemleri ile ilgilendi. Onu iyileştirdi. Bu esarette kalmaya kararlıydı. Adam ayağa kalkar kalmaz yine içiyor ve onu dövüyordu. Aynı zamanda ölümle tehdit ediyor ve kısır diye herkese yayacağımı söylerim diyordu.
Öleceksen kısır olmanın ne anlamı kalıyor değil mi?
Bunu bile düşünemiyordu?
Ölüm daha masum geliyordu herhâlde. Ya da şuur seviyesinde ne vardı? Kısır diye bilinmek neden böyle korku verirdi?
Bu gizli çok derinlerde bir ego olabilir miydi?
Ya da neyi kime ispatlaması gerekiyordu. Bu neyin bedeliydi?
İşte Allah burada ruhunu inceltmesini istiyordu belki. Ama kişi bunu anlamıyordu…
Neyse güneş tutulmasından tam 6 ay sonra adam yine kalp krizi geçiriyor ve vefat etti.
Bu arada vefat anında adamın sevgilisi hastaneye geliyor. Senin yüzünden öldü diyor karısına…
Sen kısırsın ve bunu herkese söyleyeceğim diye orada devam ediyor.
Hanımefendinin sınavı bitmiyor. Bu kadın tehdit ediyor ve para istiyor. Söyleyeceğim diyor. Düşünün kadın o kadar büyük bir esaretin içindeki hala bu duruma uyanamıyor. Elinde aldatıldığına dair belgesi var ve birçok haklı olabileceği konu varken kendini büyük bir haksızlık içinde mahvediyor. Hanımefendi bu kadına para vermeyi düşünüyor.
Bu 2019 yılının sonuna kadar sürüyor. Hanımefendi dayanamıyor artık.
Kısır olmanın ayıp ve rezil bir şey olmadığını ve daha çocuğu zaten olmasını istemediği kararına varıyor. Bu idrak seviyesine ulaştığı an 5 Haziran 2020 tarihindeki Ay tutulmasına denk geliyor.
Ailesiyle konuşuyor. Bütün iki yıl içinde olanları ve yaşadıklarını anlatıyor. Aile inanamayarak gözleri dört bir şekilde olayları dinliyor. Anne ve baba büyük bir şok içinde korku dolu bakışlarla birbirlerine bakıyor ve ağlamaya başlıyorlar. Hanımefendi anlam veremiyor. Tehdit eden kadına dava açılıyor vs. derken kadın korkup kaçıyor. Evde anne ve baba inanılmaz bir ilgi ve hürmet gösteriyor hanımefendiye. Halbuki bu hanımefendi köyde yaşayan ailesinin onu mutsuz edeceğini düşünerek büyük korkular besliyordu. Dün baba ve anne 40 yaşındaki kızlarını karşısına alıyor ve öz annesi babası olmadığını açıklıyor. Kız inanılmaz bir şok yaşıyor. Babasının aslında amcası olduğunu annesinin aslında yengesi olduğunu öğreniyor. Nasıl diye çılgına dönüyor ama tepki veremiyor. Sonra baba ağlayarak açıklama yapıyor. Ben kısırdım diyor. Yengen de beni bırakmadı. Amcanın yani babanın 5 çocuğu oldu. Sana bizim için hamile kaldılar. 6.çocukları sendin. Ben kısırım diye ve çocuğum olmuyor diye deden bana mülkleri bırakmayacaktı. Babanın da paraya ihtiyacı vardı. Bende onları ona verdim ve sen evladım oldun. Ben seni öyle sevdim ki diye cümlesini tamamlarken fenalaşıyor. Zaten 80’li yaşlarda baba ve annesi. Kime ne hesap sorsun ya da ne yapsın. Babasının yani amcasını durumu iyi ama kendi ne yapacağını bilemiyor. Sadece şu an yaşadığı şeyleri anlamlandırdığı için çok mutlu. Bu açıklamaya öyle seviniyor ki.. Neden bu eziyeti yaşadığını anlıyor.
İşte size bir ay ve güneş tutulması hikayesi …
Bu gökyüzündeki döngülerin nasıl çalıştığının evrenin nasıl bir hafızası olduğunu ve nasıl hesap sorduğunu, yaşadıklarımızın sadece bizimle değil genetik miraslarımızla da alakalı olduğunun birçok ispatı…
Kendisine 2017 yılında ailesi ile ilgili bir zorluk ya da aile ile ilgili zor bir imtihan içinde olup olmadığını sordum. Kaç yaşında anne baba size sahip oldu diye sormuştum. Burada aileler arasında gizli bir sır açığa çıkabilir mi diye sormuştum. Cevap olarak: “Valla Aygül Hanım ne olacak işte köyün hepsi benim ailemin” Aralarında hepsinin tek mevzusu para, arsa ve güç savaşı demişti. Sürekli kocasının düzelip düzelmeyeceğini sormuştu. Ben çok sıkıştırınca ve hayatının esaretini anlamaya çalışınca sadece tek bir cümleden bahsetti “Amcam beni görmek hiç istemez. Yengemde sürekli bana bakar ağlar ve gider” Bundan çok sıkıldım demişti…Yani amcası öz babası, ağlayan öz annesi… Sen gel bunu 40 yaşında öğren…
Bundan sonrasını bahsedip ya da gelişen süreci anlatmak bana düşmez. Zaten kendisi beni arayıp “Aygül Hanım bunu lütfen yazın” astrolojinin nasıl bir döngü ve farkındalık olduğunu anlatın dedi. 2017 yılındaki ses kaydımı bana attığında bende şaşırdım. Öyle zorlamışım ki ve karşımdaki hanımefendi öyle umursamaz yaklaşmış ki…Bunu keşfedip kendi hayatında yaşadıklarıyla kalp gözünü ve esaretini çözdü. Böyle olması gerekiyordu böyle oldu. 2017 yılında belki de boşansa cesur olsaydı bunu başka bir şekilde öğrenecekti.
Daha affedici olmayacak mıydı?
Bakın, döngüler döngü içinde dönüyor…
Bu inanılmaz değil mi?
Yaşam mucizevi görevler sunmuyor mu?
Bunların hepsi bana böyle geliyor olamaz dimi?
Bu incelikler sizde hep ince duruyor değil mi?
Allah çok büyük, hiçbir kötülüğü ya da hiçbir yalanı geride bırakmıyor.
Bir yalan söylüyorsunuz kader programınız o yalana göre yeniden şekilleniyor.
Bir doğru iş yapıyorsunuz kader programınız o doğruya göre yeniden şekil kazanıyor. Hatta torunlarınıza ya da çocuklarınıza kadar sürüyor.
Kader hep aynı aslında…
Kader bir davranış bilimi olabilir mi?
Ama gidiş yolumuz bizim yaptıklarımızla değer kazanıyor…
Neyse konu derin,
Mevzu karışık,
Gökyüzünde tutulmalar sıraya girmiş…
Birde ben karıştırmayayım…
Tüm karanlıklarınızın aydınlığa kavuşması dileğiyle…
Ben şimdilik buralardayım siz de oralarda olun… Birlikte atlatalım…
Mutlu günler dilerim….
Paylaş