Ey akıl! Kafamın içinde eşit dağıl…

Günaydın yepyeni bir günden, yepyeni bir sayfadan…

Haberin Devamı

 Bugünlerde içiniz bir buruk, burnunuzun ucu sızlar durumda kendinizi hissediyor olabilirsiniz. Doktor, bu normal mi diye soruyorsunuz şu an içinizden?

Şu hayatta ne normal ki bu olsun desem,

Kızar mısınız?

Hayatı sadece, “kim ne der diye” yaşayan,

Özlediğinde özlediğini söyleyemeyen,

Sevdiğinde sevgisinden kaçan,

Güya hasarsız yaşamak için çabalayan,

Son sözünü söylemeden belki de ölecek olan,

Koskoca pişmanlar ordusuyuz…

Ne yapalım?

Soruyorum sizlere şimdi?

Hikayeniz var mı?

İnsan son sözünü söylediğinde bu dünyada ölümsüz oluyor,

Sevdiğini söylediğinde,

Özlediğini dile getirdiğinde,

Bir şeyleri koruduğunda ya da sahip çıktığında,

Ürettiğinde…

En önemlisi ne biliyor musunuz, bunları yaparken hiçbirinden bir beklenti içinde olmamayı başarmamız aslında…

Yaşam sahnesinde biz canlılar birer figüranız.

Bu niye böyle?

Bu oyun neden oynanır?

Ne amaçlanmış?

Haberin Devamı

Daha değişik yarınlar niçin düşünülmüş?

Amaç nedir?

Neye hizmet ediyoruz?

Hikayenizde bunları düşleyip, düşünüyor musunuz?

İşimiz öyle çok ki,

Bugünü yaşayacağız yarını hazırlayacağız ve günü gelince bir sebepten çekilip gideceğiz.

Yaşam sürüyor, sürecekte…

Ama nasıl ve ne pahasına?

Dün güneş batımını video ’ya çekmek istedim. Tam o sırada telefon çaldı. Benim güneşin batma anını kaçırmamam lazımdı. Karşımdakine diyemedim güneş batıyor video çekeceğim hemen arayayım. Tam tersi dur seni arayacağım dememe kalmadan, telefonu kapatmamla tekrar video konumuna geçmem arasındaki sürede güneş artık batmıştı. Ve ben güneşe ne

olur batma 2dk dur diyemedim. Ya da hadi biraz daha dışarı çık seni çekeceğim de diyemedim. Umurunda da olmadı. O an ki güzelliği yakaladın, yakaladın.

Sanki güneşin batışı bana; “Bir daha görmen nasip olursa görüşürüz” der gibiydi. Görüyor musunuz güneş doğasından hiç taviz vermedi?

Siz niye taviz veriyorsunuz?

Sizin güneşten neyiniz eksik?

Sonra şunu düşündüm biz insanoğlu neden battığımız yerden doğmaya çalışıyoruz.

Güneş gibi battığımız yer ayrı, doğduğumuz yer neden ayrı değil?

Sürekli taviz neden veriyoruz. Bu yüzden güneş gibi değiliz.

Kısaca;

Haberin Devamı

Kendinize hak etmediğiniz şeyler yaşatmayın.

Biz gittikten sonra güneş yine doğacak, dünya yine dönecek ve sadece biz olmayacağız…

Dememiz o ki; akan zamanın, daha ve daha birçok olayın birlikteliğinde yaşamak var. Anlık, rastlantısal sulara akıp gitmek varken, yaşamı kıstas içine almak niye? Belki, aynı ayrıntıları bulamama korkusu…Bir şeyler olmalı, olabilmeli...Dünleri hep yaşarken bir sonrakilere umutla bakmaya doğru...Bu arada laf aramızda o telefon iyi ki çalmış, ekim hoş gelmiş ve o güneşte iyi ki kaçmış…

Mutlu günler dilerim…

Yazarın Tüm Yazıları