Paylaş
Gökyüzü öyle koşturmacalı ki…
Hangisine nasıl yetişeceğimi inanın bilmiyorum.
Daha 21 Haziran’da yaşadığımız güneş tutulması etkilerini kontrol etmeye çalışırken bu pazar günü Oğlak burcunda Ay tutulması yaşayacağız. Bunların hepsinin arka arkaya olması adeta hayatımızda bizleri birçok konuda köşeye sıkıştırmaya gelmiş gibi görülmektedir.
Ben son dönem içinde en çok Mars’ın koç burcuna geçişini önemsiyorum. Biliyorsunuz 26-27-28 Haziran tarihlerini oldukça bahsettim. Bu tarihlerde hepsinde deprem oldu. Bu durum ilgi çekici. Çünkü özellikle eylül zamanlarında bazı deprem ile ilgili konuları gündemimize taşıyabilir. Astroloji bize depremle ilgili bir bilgi vermez. Deprem için jeoloji uzmanlarını ve bilim adamlarını dinlemek gereklidir. Astrologların yaptığı bazı ölçütlerde tahminlerdir. Bununla ilgili yapılan tahminlerde her zaman huzursuzluk vericidir. Çünkü onu beklersiniz. Ben sürekli önemli bir şeyler beklediğimi yazmıştım. Burada beklediğim o tarihlerde aslında Marmara civarında bir deprem olabilir mi kısmıydı. Ama bunu açıkça paylaşmadım. Sadece tarihleri verdim. Ege bölgesinde bu tarihlerde depremler yaşandı. Unutmayın arkadaşlar deprem öldürmez ama bina öldürür. Bu yüzden bu önümüzdeki 3 aylık süreçte binalarınızı kontrol ettirin ve kendi aile içinde deprem tatbikatları ile koordinasyonlar yapın. Yaşamak ciddi bir iştir. Korkudan uzak ve tedbirli olun.
Rumeli Üniversitesi Rektörü Koruyucu Sağlık Uzmanı Prof.Dr.Oğuz Özyaral hocama teşekkür ediyorum.
Dün akşam değerli hocamın instagram hesabında önümüzdeki günlerde gerçekleşecek olan Ay tutulması ile ilgili bilgilerimi paylaşmak için konuk oldum.
Bir bilim insanın astrolojiye saygı duyması ve değer vermesi ayrıca destek olması beni çok onurlandırdı. Yayın esnasında hayata dair çok güzel ve pozitif sohbetlerimiz oldu. Oğuz hocamın insana verdiği değer ve özen çok ilgimi çekti. Neticede Yengeç burcu olması bunu oldukça destekliyordu. Her yoruma cevap veriyor ve açıklama yapıyordu. Hatta ben yorumu kapatabileceğinden tatlı tatlı bahsettim. Ben kontrol etmeye çalışıyorum, dedi. Gelen yorumları okuyorum ki beni izleyen dostlarım kırılmasın diye ifade etti. Çok nazik ve yüksek tahammül gerektiren bir davranıştı. Öğrencilerinin ne şanslı olduğunu düşündüm o an…
Arkadan o an biri yorum yazdı: “Bir rektörün burçlarla ilgilenmesi ne tuhaf diye”
Hocam şöyle iç çekti. Bir sağa döndü, bir sola döndü. Sonra dedi ki: “Aygülcüm biz burada insanlığa yardımcı olmak için bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ama sanki boşa kürek çekiyoruz” diye üzüldü.
Sonra arkasından cevap olarak: “Hanımefendi, ne tuhaf ki siz burada bu yayını izliyorsunuz. Laf söyleyip gitmekte neyin nesi. Siniriniz bozuluyorsa ne işiniz var burada. Gelmeyin buraya” dedi. Tabi sonra gülüştük. İnsanların kötülüklerine ve anlayışsızlıklarına anlam vermek istiyorduk. O kişinin sevgisizliğine ve boşluğuna anlam verdik. Âmâ o bize anlam veremedi… Ben burada bilim konuşuyorum diye çıkıştı hocam. Dün akşam astrolojiye kattığı değer ve kalite için ayrıcı teşekkür ediyorum. Dün akşam astroloji için, insanlık için çok güzel şeyler oldu. Bilin istedim. Değerli hocama buradan da saygılarımı sunuyorum…
Ey Mars, koskoca 6 ay koç burcunda ne yapacaksın?
Mars gezegeni bizim hareketimiz, enerjimizdir. Yaşanılan olaylara karşı duruş sergilediğimiz özelliğimizdir. Tepkimiz ve dürtüsel hareketlerimizi içeren durumlardır. Mars koç burcuna kendi doğasını en iyi yansıttığı yerde 6 ay kalacak. Bu plan bu şekilde ayarlanmış. Neden 6 ay burada duracak? Bunu tüm derinliği ile anlamak ve şekillendirmek gereklidir.
Öfke yerine tevazu, sinir saldırganlık yerine hoşgörü gömleğini giymeliyiz. Hesap sormak, ceza kesmek ya da savaşmak yerine merhamet ile sevgiye hayatımıza almamız gerektiğini gösteriyor. Belkide Aşk için veya sevgi için savaşacağız.
İnsanın yaratılışında merhamet vardır. Merhamet yaratandan bizlere üflenmiştir. Bütün yaratılan canlılara merhamet etmek bizim aslında özümüzdür. Biz yerdekilere merhamet etmeliyiz ki, gök dekiler de bizlere merhamet etsin.
Bir Koç’un hayat felsefesi;
“Herkes kendi yolunda gitsin isterim. Çünkü benim hep kendime ait bir yolum vardır. Zulüm varsa bir yerde eğer, bir dostum zordaysa öfkemi gizleyemem. Adaletin peşinde koşarım. Her güzel plan ve amaçla kendimde yeniden doğarım. İşte bu yüzden çoğu zaman eleştirilirim. Eleştiri endişesiyle hep acele ederim. Beni değiştirmeyle uğraşma. Beni oldu da sevdiysen ne olur başıma kalkma. Ben senin için uğruna savaş vereceğin neden olurum.”
Mars, yani kızıl gezegenin kendine has işlevi çabadır. Kızıl gezegen olarak isimlendirilmesinin sebebi ise içerisinde bulunan demir oksittin kendisine kızıl rengini vermesinden kaynaklanmaktadır. Marsın iki uydusu vardır.
1-Phobos: Korku
2-Deimos: Dehşet isimleri verilmiştir.
Peki biz bu 6 aylık dönemde neye çaba harcayacağız?
Kendimize tabii. Savaşta olmadığımızı, korku ve dehşeti bir kenara bırakıp, Mars’ın demirini yani sertliğini, dayanıklılığını içimiz de paslanma oluşturmaması için merhamet, sevgi, hoşgörü hamuru ile yoğurmamız gerekmektedir.
Haksızlığa uğruyoruz, işten atılıyoruz veya aldatılıyoruz. Hepsi de hayatın gerçekleri içerisinde yer alıyor. Bu dönemde hesap sorma ya da bedel ödetme peşine düşebilirsiniz.
Düşmeyin!
Kendinize, öfkenize, yüreğinizdeki hüzne hâkim olun. Bırakın hesapları en adil şekilde soran sorsun. Bazı hesaplar sadece ALLAH’A aittir.
Mars, adaletin yürüyen ateşidir. Peki adalet nerede başlıyor? Kendimizde değil mi? Benliğimizde. Önce kendi dönüşümümüzü yapacağız ki, insanları değiştirebilelim. Çabamız boşa gitmesin. Adaleti edeple karıp, terazinin kefesine koymak için, cesaret silahıyla hareket edince, liderliğin temelindeki koç burcu merhameti hesabı eksiksiz sonuçlandıracaktır.
İnsanı ayakta tutan yaşama sevgisidir. Mars Koç, saf sevginin dürüstçe harekete geçmesidir. Hesapsız, çıkarsız, koşulsuz sadece sevgi duygusu üzerine yaşama odaklıdır.
Savaşma sanatı gerçeklerle ileri görüşlülüğün bütün olarak birleştirilerek, rakibin anlık hatasını fark edip buna yeni düşünceler geliştirmektir. Mevlana’nın şu sözü aklımıza geliyor “Gerçek Aşk’ı bilen kalp bir damla suya bile hürmet eder.”
Kızıl gezegenin negatif özelliklerini bir kenara bırakıp, hareketliliği, mücadeleyi, hoş görüyü, sevgiyi, şefkati saf ve dürüstçe aktif enerjiyi kullanarak içimizdeki pasları atalım. Gelin hep beraber 6 ay yeniden gönlümüzü merhametle coşturalım.
Dememiz o ki:
“Allah, rahmetini yüz parçaya ayırdı. Doksan dokuzunu kendi yanında tuttu, bir parçasını ise yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle bütün canlılar birbirine merhamet ederler. Hatta kısrak (emzirirken) yavrusuna basıp da zarar verir korkusuyla ayağını kaldırır.”
Merhametiniz bol olsun.
Mutlu günler dilerim….
Paylaş