Paylaş
Dün sosyal medyamda Mars gerilemesi başlayacak diye bildirimde bulundum. Bunun için ön hazırlık yapılmasından ve hangi yıllardaki kişilerin daha farkındalıklı olması gerektiğinden bahsettim.
Çok şaşırdığım bir soru ile karşılaştım.
Farkındalık ne demek?
Hani genelde şu sorulara çok hazırımdır.
İyi mi kötü mü?
Ne zaman kurtulacağım?
Eeee, ne yapmam lazım? Gibi sorular bizim hep alışkın olduklarımızdır.
Dilim döndüğünce size farkında olmanın ya da şu doğum tarihinde doğanların daha farkındalıklı olması gerekiyor derken ne demek istediğimi anlatayım.
Farkındalık, kendini kandırmamaktır.
Mantığın uyanışıdır ve fark yaratmaktır.
Hazırlıksız yakalanılan her şey bilinçsiz farkındalıktır.
Biz bu tarihlerde doğan kişiler daha fazla farkındalıklı yaklaşsın derken daha tedbirli ve uyanık olması gerektiğini söylüyoruz.
Farkındalık bir bilgisayar gibidir.
Sizler bilgisayarı açtığınızda arkada bir sürü program çalışır ama ne çalıştığını bilmezsiniz.
Bir müddet sonra odaklandığınız şey ne ise ona kendinizi verirsiniz. Arkada duran program ya da çalışman programdan haberiniz yoktur. İşiniz düşüp bakana kadar da ihtiyaç duymazsınız. Word ya da excel de çalışıyorsunuzdur ama web sayfanız arkada hata veriyordur. Ne zaman olur ki web sayfasında bir şey aratmanız gerekir, işte o zaman anlarsınız çalışmadığını…
Bu bir fark etme durumudur.
Bizler sizlere tarihlerden ya da gökyüzü hareketlerinden bahsederken şunu demeye çalışıyoruz. Bilgisayarını açtın ve tüm programlarını kontrol et. Çalışmayan, güncellenmeye ihtiyacı olan ne varsa iyice bir bak. Hayatının hiç olmadık bir anında bu konu ile ilgili bilinç kazanmaya çalışma. Ani gelişen her sorun ve problem insanda travma yaratıyor. Farkındalık ve öngörü insanı daha sakin ve huzurlu ilerletebiliyor.
Ne yazık ki pek çok insan 'farkında olmadan' yaşıyor ve ölüp gidiyor.
Farkındaysanız eğer, en az bir kez etrafınıza bakıp, bir yerlere yetişmek için oradan oraya giden, sabahın erken saatlerinde yollara düşüp işlerine gitmek için otobüsleri dolduran insanları fark edip, “bu insanlar nereye gidiyor, nereye koşuyor?” demiş, çalışmak, işe gitmek, para kazanmak, bir yere yetişmek gibi görünür amaçların ötesinde çok daha farklı gerçeklerin olabileceğini düşünmüşsünüzdür.
Osho şöyle der: "öğrenilmesi gereken tek şey izleyiciliktir. Daha çok farkında oldukça tüm telaşın giderek yavaşlar daha zarif hale gelirsin. Geçmiş için hiçbir zaman pişmanlık duyma anda yaşa. Farkındalık anda olan her şeyin tam bir bilinçlilikle gerçekleşiyor olması anlamına gelir. Ego sahte bir öz duygudur, var olmayan bir şeyin sahte fikridir. Olmadığın tüm kimliklerini kesip atmaya devam et; aile, beden, zihin. Bu boşlukta sen olmadığın her şey fırlatılıp atıldığında ansızın senin varlığın yüzeye çıkar. Farkındalık her şeyi açan anahtardır, senin an be an uyanık halde, kendinin bilincinde olarak ve etrafında olan biten her şeye anında yanıt verme bilinciyle yaşaman demektir."
Biraz olsun sizlere farkındalık ile ilgili beyin fırtınası yaptırmışsam ne mutlu bana. Bu hafta Mars gezegeni işleri biraz zorlayacak gibi görünüyor. Sakin kalanın, savaşı önce kendi başlatmayanın kazanacağı bir haftadayız. Manipüle edileceksiniz, yaptığınız tüm iyi şeyler unutulup bir hatanız konuşulacak. Belki siz acı çekerken o sevdiği insanla tatilde olacak. Belki sizi işten haksız yere kovan yöneticinin daha da yükseldiğini duyacaksınız.
Hepsi sizin egonuzu dövmesi için gelişen durumlar olacak. Farkında olun. Bu durumlar sizin kötü biri olmanız anlamı taşımamalı. Kalbinizi kirletmeyin. Bu dönemler koşulsuz bir inançla doğru olmaya devam edin. Çok çalışın ve çok emek verin. İnanın bunu karşılığını hiç ummadığınız bir şekilde alacaksınız…
Astroloji takipçileri için farkındalık hep vardır. Onlar çok iyi bilirler;
“Üzerinde yaşadığın şeyin, sonsuz uzayda sıradan bir galaksinin kenarında tutunmuş orta büyüklükte sarı bir yıldızın yörüngesindeki minik mavi bir gezegen olduğunu günlük hayatın içindeyken de bilme ve hatırlama hali.”
Dememiz o ki; Aslında insan oğlu bir bilse sonsuz sandığı bu yolda ölümsüzlük olduğunu;
tüm yaşananların aslında bizim seçimlerimiz olduğunu;
her deneyimin bir anlamı olduğunu;
bu anlam anlaşıldığında; buna benzer bir deneyimin bir daha gelmeyeceğini;
öğrenmenin sonu olmadığını; Kibrin, kendini övmenin hiçbir anlam ifade etmediğini,
yaşamda sadece anların olduğunu; Her şeyi çok da ciddiye almamak gerektiğini, makamların mevkilerin geçici olduğunu, önemli olanın gerçek bir Aşk’ı içinde barındırmak olduğunu, paranın pulun, başarının sadece içinizdeki tutkuları frenlemesi için olduğunu,önemli olanın anın tadını çıkarmak olduğunu asıl var olanın sadece koşulsuz sevgi olduğunu ve farkındalığın da sonu olmadığını bilmektir.
Gelelim haftanın tavsiyeli hikayesine;
Nasreddin Hoca yaşlanmış ve uykusuzluk çekmeye başlamış. Her şeyi denemiş (sıcak banyo, ilaç, yatıştırıcı, şurup) ama hiçbirinin faydası olmamış. Hiçbir şey işe yaramamış. Ve çocukları rahatsız olmuş, çünkü Hoca uyuyamadığı zaman evdeki kimseyi de uyutmuyormuş. Gece tüm aile için kâbus oluyormuş.
Çaresizce, her yöntemi araştırmışlar, Hoca’nın uyumasını sağlayacak her ilacı, çünkü tüm aile deliye dönüyormuş. Sonunda bir hipnozcu bulmuşlar. Çocuklar mutluluk içinde gelmişler ve Hoca’ya şöyle demişler: “Artık endişelenmene gerek yok, baba. Bu mucizeler yaratan bir adam. Dakikalar içinde uyku getiriyor. İşin büyüsünü biliyor, bu yüzden sen hiç endişelenme. Artık korku yok, uyuyacaksın.”
Hipnozcu, Nasreddin’e zincirli bir saat göstermiş ve demiş ki: “Birazcık inanç mucize yaratır. Bana birazcık güvenmen gerek. Bana güven, o zaman bebek gibi uykuya dalacaksın. Bu saate bak.”
Adam saati sağa sola sallamaya başlamış. “Sol-sağ, sol-sağ. Gözlerin yoruluyor, yoruluyor, yoruluyor. Uyuyorsun, uyuyorsun, uyuyorsun.”
Herkes coşku içindeymiş. Mutluymuş. Hoca’nın gözleri kapanmış, başı eğilmiş, bebek gibi derin bir uykuya dalmış. Düzenli nefesler almaya başlamış. Hipnozcu ücretini almış, çocuklarına artık onu rahatsız etmemeleri gerektiğini anlatmak için parmağını dudaklarına götürmüş. Sonra sessizce dışarı çıkmış. O çıkar çıkmaz Hoca tek gözünü açmış ve demiş ki:
“Gitti mi o deli?” :)
Kısaca sizde kapatın gözleri derin nefes alın. Biraz sakin olun. Su akar yolu bulur.
Mutlu günler dilerim…
Paylaş