Paylaş
Bu hafta yaşananlar geleceğe yönelik önemli konuların giriş bölümü olacak.
Tabi ki hikâyemizi tamamlarken gelişme ve sonuç kısımlarına da ihtiyaç duyacağız. Bunları da zamanı geldiğinde sizlere söyleyeceğim. Şuan giriş kısmını güzel yazmamız gerekmektedir.
Bugün Ay Akrep burcunda ilerliyor olacak. İçsel gücümüzü, enerjimizi daha iyi noktada hissedeceğimiz bir gün geneli içinde olurken aynı zamanda tutkularımızın da artacağı bir zaman içine gireceğiz. Sabah saatlerinde yaptığımız projelerimiz veya toplantılarımız adına güzel gelişmeler içinde olabiliriz. Venüs-Mars olumlu açısı da bizleri aşk ve ilişkilerden yana şanslı, tutkulu ve talepkar kılacaktır. Bugün karizmanız her zamankinden yüksek olabilir. İlişkilerinizde cesur olmanız size ayrı bir kazanım sağlayacaktır. Akşam saatlerinde partnerinizle keyifli bir zaman dilimi geçirebilirsiniz. Kendinizi ifade etmek zorunda olduğunuz durumlarla karşılaşırsanız bunlarla ilgili kendinizi rahat bir şekilde tüm doğallığınızla ifade edin.
Sevgi konusunda kendinizi çaresiz ve huzursuz hissetmek yerine içinizdeki sevginin gücüne ulaşmaya ve onla tanışmaya çalışın. Güzel hayat doya doya yaşanır. Mutluluk paylaşılır, hayatı sevme hissi coşkuyla beraber gelir. Ruhun müziğinde "Haydi bastır, göster kendini" temposu vardır. Kibir değil, coşku vardır.Ancak akıllı, bilinçli ve odağı şaşmayan çabalar sonrası olası potansiyelin yapabilecekleri gerçekleşir. Elması yontmadıkça elinizde sadece bir taş parçası vardır. Bugün herkes elmasları yontuyor.
Gelelim günün tavsiyesine;
Jorge Luis Borges Yaşam nedir diye soranlara adlı yazısından.
Eğer yeniden başlayabilseydim yaşamaya
İkincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım
Neşeli olurdum ilkinde olmadığım kadar.
Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler, daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim. Görmediğim birçok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya, daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Ve paraşüt almadan gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim, ilkbaharda pabucumu fırlatır, atardım.
Ve sonbahar bitene dek yürürdüm çıplak ayakla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, çocuklarla oynardım, bir şansım daha olsaydı eğer o çok âşık olduğum insana sonucu ne olursa olsun onu sevdiğimi söylerdim… Bunu bilmeye hakkı vardı…
Ama işte, 85'imdeyim ve biliyorum.
Geç kaldım…
Dememiz o ki; Zaman gelir geçer. Bizim yönetici merkezimiz kalptir. Kalp bize hiçbir şeyi düşünme ve devam et der. Ve acımasızca yoluna bakmanı ister. Düşünme yürü der. Âmâ kalbe anlatamazsın o her attığında sen her nefes aldığında kulağının içinde gümbür gümbür o kalp atışıyla o sesi duyacağını kalbine anlatamazsın. Bir müddet sonra sen hızlıca yürümeye devam ettiğinde o ses bambaşka bir melodiye dönüşür. Yıllar sonra Mutsuzluğun azalır, mutlu olmak için çareler ararsın. Şansın varsa bulduğun çareler seni sen yapar. Kalp yine derki yoluna bak ve benim atış hızıma yetiş. Bazen hayat bize kalbimizin ritmine yetişmeyi öğretir. Biz kalbe hükmedemeyiz. Kalp hükümsüzdür. Olayları olduğu yerde bırakın ve devam edin. Sizinle olmak isteyenler sizle gelirler. Gelmiyorlarsa da kendileri bilirler….
Mutlu günler dilerim…
Paylaş