Paylaş
Güneş tutulmasının verdiği his ve duyguları elbet kendi üzerimde de değerlendirmelere açıyorum ve tecrübelerimi sizlerle paylaşıyorum. Mesela birkaç gün önce güzel bir olay yaşamamla anlık bir dürtüyle birini arayarak anlatmak istedim. Sonra hemen elim telefona gitti. Annemi aradım ama o an için farkında değildim. Sohbet ettik, durumu anlattım ve sevincimi paylaştım. İçim içime öyle sığmadı ki birine daha anlatmam gerekli diye telefonuma bakındım. Yaşadığım hisleri benle aynı seviyede paylaşacak ya da mutlu olacağını düşündüğüm birkaç arkadaşım olduğunu gözlemledim. Birkaç arkadaş durumu iyi bir sayıydı. Haksızlık edemem kendime. Hele ki şu toplum içinde ahlak erozyonu yaşadığımız günlerde gerçekten iyi sayıydı.
Ama bir şey eksikti sanki onlara da anlatsan geçmeyecek gibiydi o ruhundan taşan bir şeydi. Bu neydi acaba diye anlamaya çalıştım.
Halbuki böyle bir eksikliğin tanımı ne olabilirdi?
Beni koşulsuz her türlü kusurumla kabul edecek ve ömrünün sonuna kadar sevecek olan annem dışında o yeri kapatacak ne vardı.
Anneler egosuzdur.
Koşulsuz sever.
Sonuç ne olursa olsun iyi ya da kötü anneler eleştirmez.
Acıtmaz.
Sizin en ince zaafınızı bildiği halde sizi oradan vurmaz.
Nezaketlidirler ve içinde şefkat barındırırlar.
Çünkü vurdukları yerden vurulurlar.
Bu yüzden sanırım hayatımızdaki insanları gereksiz “anneci” diye suçlarız.
Yahu seni bu kadar koşulsuz seven kişiye nasıl düşmeyeceksin.
“Anneciyse” adın annecidir. Daha güzel bir lakap var mı?
Seni her türlü yönüyle dinleyen ve anlayan biri ne kadar önemli.
Ne kaşı ne gözü ne dini ne ırkı o an için bir soluk bir ses ne önemli bunu fark ettim.
Bunun ucu paylaşmaya gidiyor.
Aslında doğamız da bakıldığında her şey paylaşmak üzerine kurulmuş.
İçimizde bir şey üretiyoruz.
O “bir şey” sevgi! O sevginin alt katmanlarında paylaşmak var.
SEVGİDİLİ NEDİR?
Sevgi dili kavramının iyice anlaşılabilmesi için, “dil” in sözlükteki karşılığı bize ipucu sunabilir. Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde “dil “in konumuzla ilgili anlamları şöyle:
İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan, zeban. Düşünce ve duyguları bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracı… Bir de isterseniz sevginin ne anlama geldiğine bakalım.
Sevgi, “İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu.” olarak tanımlanmaktadır sözlükte
Sevgi dili nedir?
“Sevgi” ve “dil” kelimelerinin yukarıda ifade edilen anlamlarından hareketle sevgi dilini şöyle tanımlayabiliriz: Yakın ilgi ve bağlılık gösterdiğimiz kimseye karşı duygu ve düşüncelerimizi ilettiğimiz ve ondan gelen duygu ve düşünceleri algıladığımız herhangi bir yol.
Çünkü dil, sadece bizdekini karşı tarafa gönderme yolu değil, karşıdan geleni de anlama yoludur.
Hepimiz doğduğumuz andan itibaren bir şeyler yaşıyoruz. Diğer insanlarla iletişim kuruyoruz, seviyoruz, seviliyoruz, nefret ediyoruz, kırılıyoruz, bağlanıyoruz, kopuyoruz vb. Hepimiz farklı hayat hikayelerine sahip olduğumuz için, hepimizin hassasiyet geliştirdiği noktalar farklı oluyor. Kimimiz sevgi diye onaylanmayı öğreniyor, kimimiz sırtı sıvazlandığında sevildiğini hissediyor. Kimimiz gözümüze bakarak bizimle konuşulduğunda sevilmiş hissediyor kendini, kimimiz güzel bir sürprizle karşılaştığında. Özetle sevgiye dair yaşadıklarımız kişisel sevgi dilinin oluşumunda rol oynuyor.
Hani bana uzun uzun hayat hikayelerinizi maillerinizi yazıyorsunuz veya instagramdan mesajlar gönderiyorsunuz ve sonuna da şunu ekliyorsunuz
“Size bunları neden anlattım bilmiyorum Aygül Hanım, affedin vaktinizi aldım” diyorsunuz ya…
Ben neden anlattığınızı biliyorum.
Sadece bu nasıl geçer onu bilmiyorum.
Ama bir gün geçecek bundan çok eminim.
Sonuç ne olursa olsun kendinizden uzak kalmayın derim…
İyi ki varsınız…
Muhabbetle, sevgiyle sarılıyorum…
Mutlu günler dilerim…
Paylaş