Paylaş
Biliyorum aslında insanın en büyük ihtiyacı bir gram ilgi, bir gram güzel söz, bir gram güler yüz değil mi?
Birinin sana inanıyor olması…
Dünya haksız bulsa onun seni haklı bulması…
Bazen hayatta her şeyle başa çıkabilecek gücü sadece bunların bir gramıyla bulabilirsiniz ama…
İşte…
Bazı şeylerin zamanı ve nedeni var…
Zamanı kabul etmek öyle kolay değil.
Zaman demek “Satürn” gezegenidir.
Bize zamanı Satürn açıklar…
Peki düşünmek?
Neyi düşünmek?
Zamanı düşünmek?
Düşünmek ise Merkür’ün işidir.
Ya da düşünememek…
Hep düşünülmüyor ya …
Anlamayana laf anlatamazsın sözü aslında “herkes zamanı gelince anlar” sözüne dönüşebilir.
Ah, bu hafta…
Zaman ve düşünmek birbirlerine dikleşecekler… Zaman’a dikleşilir mi hiç?
(Merkür-Satürn karesi ve Merkür-Plüton karesi)
Zaman kavramı, duruma ya da duygu yoğunluğuna göre akış hızı değişen bir kavramdır. Mesela birinin gelmesini beklersin 10 dk. geç kalmıştır. Hayatının yarısını onu bekleyerek geçirdiğini düşünürsün. Ya da 40 dk’lık bir sınava girmişsindir ve soruları okumaya dalmışsındır farkında olmadan 40 dk’lık sürenin neredeyse 1-2 dk. kadar hızlı geçtiğini düşünürsün. Aslında 40 dakika 40 dakikadır, 10 dakika 10 dakikadır.
İnsanoğlunun bu kavramı hiçbir zaman tam anlamı ile idrak edemeyeceği muamma. Zira zaman kavramını tam anlamı ile idrak edebilmek için onun dışına çıkmak gerekir. Bu ise bir insan için çok zordur ama mümkündür. Bu bakımdan bir balık için, içinde yüzdüğü okyanus ne ise insan için de zaman aynı şeydir. Bir balık içinde yüzdüğü ve varlığını borçlu olduğu okyanusu ne kadar idrak edebilirse insanoğlu da içinde yüzdüğü ve varlığını borçlu olduğu zaman kavramını o kadar idrak edebilir, daha fazla değil.
"Bazı şeylere senin müdahale etmen gerekmez. Öyle bir zaman gelir ki bütün taşlar yerine oturur. Sen kılını bile kıpırdatmadan her şey yerini bulur, kendiliğinden olur. Her şeyin ve herkesin bir zamanı vardır. Ne olursa olsun çizgini bozmadan hareket edip sakin kaldığın zaman, hayat senin yapmak istediğin şeyi öyle güzel önüne seriyor ki, sen her şeyin sonunda kılını bile kıpırdatmadan tüm taşların yerine oturuşunu seyreden taraf oluyorsun. Tabi bunun için iyi niyetiniz ve çabalarınız olacak ama şikâyet etmeyeceksiniz.
Hayat sandığımızdan daha kısa.
Çoğumuz plan yapmayı erteler veya önemsiz görürüz. Oysa kendimizi anlamak ve hayatımızı istediğimiz şekilde sürdürmek çoğunlukla bizim elimizde olabilir. Hayatta başınıza gelen her şeyi seçemezsiniz ama onlara nasıl karşılık vereceğiniz sizin elinizdedir. Bizim yaptığımız iç isteklerimizi anlamak ve onlara göre hayatımızı şekillendirmek kendimizi geliştirdiğimiz ve iç görümüzü arttırdığımız kadardır.
İnsan kendini kaybetmiş ise bir insanın gelip onu bulmasını bekliyor. Fakat bize kendimizi tanımamız ve anlamamız için çok güçlü bir idrak gücü verilmiş. Bu idraki doğru kullandığımızda hem hayatı anlar hem de kendimizi keşfederiz. Keşifler çaba gerektirir. Bu yüzden bu çabayı göstermeden bir şeyler yapabilmemiz imkânsız. Sizden istediğim kendinizi tanımak için sadece dış bilgilere değil iç bilgilere de bakmanız gerekmektedir. Astroloji burada devreye giriyor.İdrak gücünüzü size tanımlıyor. Toplumda astrolojinin daha fazla yayılmasını ve insanlığa daha fazla dokunmasını çok arzu ediyorum.
Toplum bilincinin, zamanın ruhunun yüksek olması çok önemlidir.
Toplumu oluşturanların bilgi işleyişi örüntüsü ve etkileşimi hem kişinin hem de toplumun seçeneklerini etkileyeceğinden çok önemlidir. Etkileşimsel bilgi işleyişindeki bilinçlenme evrimini ileri aşamalara taşıyıp bir nevi zamanının ilerisinde var olabilecek en azından gerisinde kalmayacaktır. Ayrıca insanlık olarak uzun süre benzer döngüyü yaşama monotonluğundan da kurtulmuş olunacaktır.
Halil Cibran’nın dediği gibi: Sadece bir kez sessiz kaldım hayatımda. Biri bana “kimsin?” diye sorduğunda….
Kimsin?
Biraz sessizlik….
Mutlu haftalar ve güzel günler dilerim….
Paylaş