Paylaş
Günaydın yıldız savaşçıları;
Artık dolunay hizasına girmiş bulunmaktayız. İrtifa kaybetmeminiz için elimden geldikçe önümüzdeki bir haftanın gündemine uygun fikirlerimi paylaşacağım.
İnsan gaybı bilemez; karşılaştığı olayın yalnızca bir yönünü görür ve o yönüyle doğru bir değerlendirme yapması da zordur. Allah’ın yarattığı kaderde sebepler de sonuçlar da şahit olunan süreç de çirkinlikten, eksiklikten, kusurlardan münezzehtir, zulmedici değildir. Allah asla bize zulmetmez. Çok sevdiğim bir söz vardır. İnsan cennetini de cehennemini de yanında götürür diye…
Kova dolunayına girerken mümkün oldukça şu bir hafta kendinize kurallar belirleyin. Mesela neler olabilir?
-Karşınızdaki insanı ne demek istediğini iyice anlayıncaya kadar dinleyin,
-Karşınızdaki insanın o an neler hissediyor olabileceğini tahmin etmeye çalışın,
-Tepki verirken hangi konuyla ilgili konuşuyorsanız, o konunun dışına çıkmayın,
-Düşünmeden tepki vermeyin,
-İçinde bulunduğunuz yere ve zamana uygun tepkiler verin,
-Ne olursa olsun tepkilerinizi (duygu ve düşüncelerinizi) ertelemeyin,
-Sürekli geçmişi kurcalayıp insanların hatalarını yüzlerine vurmayın. Sadece bugün olup bitenlerle ilgilenin.
Şaşırtıcı sürprizlerle dolu bir dolunay içindeyiz. Beklemediğiniz işe girebilir, beklemediğiniz teklifi alabilirsiniz.
Ertelemeler, savsaklamalar, engellenmeler hayatımızın hep bir tarafında olan şeyler. Kişiler kendi dünyalarında yarattıkları zamanlama baskısının altında daha büyük bir strese maruz kalıyor. Bu strese bağlı daha büyük hatalar ortaya çıkıyor ve normalde olan iş yükünden daha fazla bir iş yükü yaratıyor. Çünkü zaman baskısı altında yapılan işlerde eksiklikler ve hatalar gözden kaçıyor sonrasında da bu işlerin üzerinden geçilmesi gerekiyor. Bu iş karmaşası bir yumak olup kişilerin ve hatta şirketlerin ayaklarına dolanıyor.
Kendinize doğru bir zamanlama yapın ve doğru soruyu sorun: “Benim, ama sadece benim yapabileceğim ve iyi yapıldığı takdirde gerçekten yaşamımda önemli fark yaratacak şey nedir?” Bu soru, bireysel üretkenliği kamçılamak için sorulacak en iyi sorulardan biridir.
İçinizden geçirin: “Sizin, ama sadece sizin yapabileceğiniz ve iyi yapılmak şartıyla gerçekten fark yaratabilecek iş ne?” Daha çok sorun… Her günün her saatinde kendinize bu soruyu sorabilirsiniz.
Biriken o işlerin verdiği stres düşecek çünkü veriminiz yükselecektir.
Goethe’nin dediği gibi “Önemli meseleler, asla önemsizlerin insafına bırakılmamalıdır.” Kendinizi kimsenin ellerine bırakmamak için bu soruları sorun ve hedeflerinizi belirleyin.
Astroloji size şunu söyleyemez:
Kiminle çıkmalısın
İşi alacaksan (ya da almayacaksan)
Hayatınla tam olarak ne yapmalısın
Ancak astroloji size şunu söyleyebilir:
İlişkilere nasıl yaklaşabilirsiniz
İşi alırsanız olası en iyi ve en kötü sonuç nasıl görünebilir?
Hayatınızın amacını keşfederken başlamak için iyi bir yer olabilecek uzmanlık veya ilgi alanlarınız.
İnsan, doğuştan taşıdığı özelliklere çok az şey borçludur. Önemli olan kişinin kendisini ne hale getirdiğidir… Astroloji ile kendinizi en güzel hale getirin.
Bir mutluluk hikayesi…
Alışverişe gitmek üzere evden çıkan bir kadın, kapısının karşısındaki kaldırımda oturan bembeyaz sakallı üç yaşlıyı görünce önce duraksadı, sonra onları, tüm içtenliğiyle evine davet etti. Kadının davetine yaşlılardan biri yanıt verdi:
''Biz hiçbir eve üçümüz birlikte gitmeyiz'' dedi. Ve kısa bir duraksamadan sonra, bir açıklama yaptı: ''Sağ yanımdaki bu arkadaşımın adı, Zenginliktir'' dedi.
''Bu yanımda oturan arkadaşımın adı Başarı, benim adım ise Sevgi'dir."
Kendini ve arkadaşlarını tanıttıktan sonra Sevgi, kadına ilginç bir öneride bulundu: "Şimdi evinize gidin ve eşinizle baş başa verip, bir karara varın" dedi. "İçimizden yalnızca birimizi davet edebilirsiniz evinize. Hangimizi davet etmek istediğinize karar verin, sonra gelin kararınızı bize bildirin.''
Kadın Sevgi'nin önerisini eşine anlattığında adam "Aman ne güzel ne güzel" dedi. "Hangisini davet edeceğimizi bize bıraktıklarına göre, biz de içlerinden Zenginlikti davet ederiz ve evimiz de bir anda zenginliğe kavuşmuş olur."
Eşinin kararına itiraz etti kadın: "Başarıyı davet etsek, daha mantıklı bir karar vermiş olmaz mıyız?" dedi. Sonra tekrar baş başa verdiler. "Aslında galiba en iyisi Sevgi'yi davet etmek. Hem ona yardımcı olmak bize de mutluluk verecek..." kararını verdiler.
Bu karar üzerine kadın kapıyı açtı ve üç yaşlıya birden sordu:
"İçinizde hanginiz Sevgi idi? Onu davet etmeye karar verdik. Lütfen buyursun...
"Sevgi ayağa kalktı, eve doğru yürümeye başladı. Arkadaşları da ayağa kalktılar ve Sevgi'nin arkasından eve doğru yürümeye başladılar. Kadın büyük bir şaşkınlık ve heyecan içinde, Zenginlik ile Başarı ‘ya sordu:
"Siz niçin geliyorsunuz?
Hani sadece biriniz gelebilirdi?" dedi.
Kadının sorusuna, üç yaşlı birlikte cevap verdiler:
"Eğer içimizden yalnızca Zenginlik veya Başarıyı davet etmiş olsaydınız, diğer ikimiz dışarıda bekleyecektik..." dediler.
"Fakat siz Sevgi'yi davet ettiniz. Bu durumda üçümüz birden gelmek zorundayız evinize.''
Ve kadının ''Niçin?'' diye sormasını beklemeden, Zenginlik ve Başarı sözlerini şöyle sürdürdüler:
"Çünkü Sevgi'nin olduğu her yerde, biz zenginlik ve başarı da her zaman onun yanında oluruz...
O zaman mektubumuzun sonunu Pascal’ın sözleri ile bitiriyoruz:
“Bundan sonra bizim bu alemde sevmekten başka bir şey için var olduğumuzdan kim kuşkulanır? ...
Aşkın konusu güzelliktir ve insan evrenin en güzel nesnesi olduğu için dışarıda aradığı bu güzelliğin örneğini kendi içinde bulması gerekir. Bu itibarla insan ancak kendisine benzeyeni ve olabildiği kadar kendisine yaklaşanı sever. Sevmeye başlayınca eskisinden bambaşka bir insan olduğumuzu anlarız. “
Hayat kısa ve kuşlar sizi hiç umursamıyorJ kendinize gelin….
Mutlu günler dilerim…
Paylaş