Paylaş
Şiddet, sanki toplumsal hastalığımız. Tüm çabalara rağmen, okulda şiddet uygulamasına son verilemediğini görüyoruz.
Tamam, geçmiş yıllardaki kadar yaygın değil.
Ama, zaman zaman adliyelere kadar yansıyan, öğretmenden öğrenciye veya öğrenciden öğretmene şiddet olayları, basına da malzeme oluyor.
Bu konuda yapılan araştırma ve anketler de okulda ‘‘şiddet’’ uygulamasından bir türlü kurtulamadığımızı gösteriyor.
‘‘Eti senin, kemiği benim’’ anlayışının, ‘‘Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir/Tekdir ile yola gelmeyenin hakkı kötektir’’ nasihatının hüküm sürdüğü bir toplumuz.
Böyle bir toplumda da şiddet, maalesef ailede başlıyor, okula, karakola, sokaklara ve hatta Meclis'e kadar uzanıyor.
*
İnsanımızın en küçük bir olayda yumruğunu sıkmasını, dahası silahına sarılmasını ‘‘delikanlılık’’la izah etmenin imkanı var mı?
Bu, olsa olsa ailede ve okulda başlayan, ileriki yaşama da taşınan bir ‘‘ilkellik’’ olarak açıklanabilir.
‘‘Poposunu gösterdi’’ diye Taksim'de iki İngiliz'in bıçaklanıp katledilmesi...
Cumhurbaşkanı adayı oldu diye partili ‘‘ağabey’’lerinin üzerine yürüyüp, kendisine ulaşılamayınca otomobilinin yumruklanması...
Trafikte, araç sürüşü beğenilmeyen insanlara silah çekilmesi...
Bürokrat makamı basıp kaba kuvvet gösterisi yapılması...
Acaba geçmişte anneden, babadan, ağabeyden, öğretmenden yenilen sopaların sonucu değil midir?
*
İstanbul Sosyal Hizmetler Müdürlüğü şiddete uğrayan veya uğrama ihtimali bulunan çocuklara yardımcı olmak amacıyla ‘Alo Çocuk Hattı’ açtı.
Çocuklar, ‘0212 / 512 35 35’ numaralı telefona ihbarda bulunabiliyorlar.
Ancak telefon hizmeti sadece mesai saatlerinde veriliyor.
23 Nisan'da başlayan uygulamaya, düne kadar sadece 8 başvuru gelmesi, bu saat sınırlamasından kaynaklanıyor olabilir.
Sosyal Hizmetler Müdürü Kahraman Eroğlu, hattın çok önemli olduğunu belirterek, şöyle diyor:
‘‘Çocuklar dövülüyorsa, okulda horlanıyorsa, gidecek yeri olmadığı için sokakta kalıyorsa, bu çocuklara sahip çıkmamız lazım. Bu çocukların sahibi biziz. Bir şekilde bu çocukları bize iletin, bildirin. Biz bu çocuğu ya ailesine ulaştırırız, ya korumaya alırız ya da okulla ilgili sıkıntısı varsa, okula müdahale ederiz.’’
*
Sopasız okullara.
İşkencesiz karakollara.
Şiddetin olmadığı bir topluma...
Paylaş