Paylaş
Çok tartışmalı bir seçim süreci yasadık, hala da yaşıyoruz. Konuşulacak çok şey var belki ama gelin biz kadın milletvekilleri açısından bakalım bu döneme. Bir kere bu seçim döneminde kadın sivil toplum kuruluşları, dernekleri, organizasyonları daha çnce çalışmadıkları kadar yoğun çalıştılar. En azından daha organize ve planlı bir çalışma yaptıkları ve kadın adayları destelediklerini söylemek mümkün. Bunlardan biri de Ka-Der’di. Herşeye rağmen Ka-Der sonuçtan memnun değil. Bakın neler söylüyorlar…
‘Siyasette var olmak isteyen kadınların sindirilmeye çalışıldığı bir seçim döneminden geçtik. TBMM’ye girebilen 4 partiden 3’ünde erkek yöneticiler, erkek adayları listelere yerleştirdi, üç partide kadın aday oranı yüzde 20’yi bile bulamadı.
Yoğun kampanyalar, eylemler, lobi çalışmaları ve 1 partinin yüzde 49 kadın aday göstermesi ile TBMM’de kadın temsili yüzde 14’ten yüzde 18’e çıktı! AK Parti’den 41, CHP’den 20, MHP’den 4 ve HDP’den 32 kadın TBMM’ye girdi.
Bu artış, kadınların sevinebileceği, ülkemiz açısından gurur duyulacak, bizi “kadın temsili ve gelişmişlik” açısından uluslararası alanda üst sıralara çıkartacak bir oran değildir. Kadınlar “yüzde 50 temsil oranı” talep etti ama sonuç, kadınların kendileri için karar almasını sağlayacak oran olan “yüzde 30”un çok altında kaldı.
KA.DER olarak seçim sonuçlarını değerlendirirken, yıllardır kurduğumuz bir cümleyi, bir kez daha, üzülerek ve isyan ederek kuruyoruz: TBMM, yine kadınların iradesi yok sayılarak, Türkiye’nin yarısı “eksik” temsil edilecek şekilde oluştu. Siyasetçiler “bir kez daha” eşitlik ilkesine karşı çıktı, gerçek demokrasi hiçe sayıldı!’
Aydın ve Denizli’den kadın milletvekili çıkmadı
Ne dersiniz, haksız sayılmazlar. Bana sorarsanız Ege’den bu kadar az kadın çıkması hele Aydın ve Denizli’den hiç çıkmamaması da ayrı bir olay.…. Ama yine de bu iş burada bitmedi diyerek tüm kadınlar yani nüfusun yarısı adına yeni TBMM’den taleplerini dile getiriyorlar;
• Yeni kurulacak hükümette bakanların ve bakan yardımcılarının yarısı kadın olmalıdır.
• Tüm bakanlıklar, kadın ve erkek arasındaki eşitsizliği giderici politikalar üretmelidir.
• Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın adına ve görev tanımına “Kadın” kelimesi ve kadınlarla ilgili politikalar eklenmelidir.
• Başta Anayasa Komisyonu olmak üzere, TBMM’de kurulacak tüm komisyonlarda üyelerin yarısı kadın milletvekillerinden oluşmalıdır.
• Yeni Anayasa yapılırken kadın örgütlerinin görüş ve önerileri alınmalıdır.
• Kadını aileden bağımsız, eşit ve özgür bir birey olarak gören Anayasa yapılmalıdır. Anayasa Komisyonu üyelerinin yarısı kadınlardan oluşturulmalıdır.
• Resmi nikah kıymadan dini nikah yaptıranlara ve evlilik cüzdanını görmeden bu nikahı kıyan din görevlisine verilen cezanın iptali kararı kaldırılmalıdır. Çocuk yaşta evlilikler ve erkek çok eşliliği engellenmelidir.
• Mecliste kadın cinayetleri ile ilgili daimi komisyon ve alanda çalışan kadın örgütlerinin oluşturacağı izleme komisyonu kurulmalıdır.
• Şiddetten korumada kadınlar arasında ayrımcılık yapılmamalıdır.
• Kadına karşı işlenen suçlarda iyi hal durumundan cezai indirimler kaldırılmalıdır (Özgecan Yasası).
Bu taleplerimiz yerine getirilmedikçe, TBMM’de ve kamu görevlerinde kadın oranı yüzde 50 olmadıkça mücadelemizi sürdüreceğiz.’ diyorlar.
Tüm bu taleplerin altına ben imzamı atıyorum ve eminim ki daha birçok kadın da atacaktır. Kadınları yok sayan bir demokrasi mümkün değil….
Paylaş