Paylaş
Masal Perisi ile yetişkinler ve çocuklara masallar anlatıyor, bu konuda eğitimler veriyor. “Dünyanın duyduğu hikayeler değişirse dünya değişir” diyen
Judith, insanlara hayal kurmalarını ve hayata inanmalarını sağlayacak masallar anlatıyor. 12 ve 14 Şubat’ta İzmir’de Han Tiyatrosu’nda masal anlatacak
olan Judith ile tabii ki masallardan konuştuk...
- Türkiye ile ilişkiniz nasıl başladı, ne zamandır burada yaşıyorsunuz?
- 14 sene once Türkiye’ye bir seneliğine geldim ve geri dönmedim. Önceleri ODTÜ ve Koç Üniversiteleri’nde öğretim görevlisi olarak çalıştım. 7 sene önce Türkçem de yeterli derecede gelişince ‘Masal Anlatma Sanatı’ dersleri vermeye başladım. Küçük başlayan bu serüven bugün profesyonel olarak birçok şehirde ve İstanbul’un pek çok semtinde devam ediyor.
- Nasıl bir eğitim aldınız, mesleğiniz nedir?
- Sorbonne Üniversitesi’nde dilbilim masterı yaptım, Amerika’da tiyatro eğitimi aldım. Paris’te konservatuvarda masal anlatıcılığı programını bitirdim. Türkiye’de birçok insan şaşırıyor ama çağdaş anlatıcılık bir performans sanatı dalıdır. Son yedi senedir Türkiye’de bir zamanların kadim ve geleneksel sanatını yeniden canlandırmaya çalışıyorum.
MASAL İLE ANNEM VE ARKADAŞLARININ DÜZENLEDİĞİ FESTİVALLERLE TANIŞTIM
- Masal ve hikayelere ilginiz nasıl başladı?
- 70’lerde Fransa’da, hızlandırılmış şehir hayatını sorgulayan bir nesil oldu. Annemler onlardandı. Birkaç arkadaşla annemin köyüne taşınıp, dokuma ve birçok geleneksel sanatlarla ilgilendiler. Bir komün kurmuşlar, akşamları ateş başında el işi, şarkı ve masal eşliğinde geçiyormuş. Sonra masal anlatıcılığını korumak için bir dernek kurmuşlar ve masal anlatma festivalleri düzenlemeye başlamışlar. Masal, o senelerden beri hayatımda var.
- Masalların insanlar ve psikolojileri üzerinde ne gibi bir etkileri var sizce?
- Bir araya gelip canlı masal dinlemek bize hayal etme fırsatı veriyor. Modern toplumda, ekranlar önünde birçok hikaye takip etsek de, aslında kendi hayal gücümüzü çalıştırma fırsatımız pek olmuyor, her hikayeyi bir yönetmen gözünden deneyimliyoruz. Oysa bir masal dinlerken, görsel, kostüm, dekor olmadığı için, her şey dinleyicinin hayal gücünden doğar ve sihirli bir kapı açmaya yardım eder.
MASALLAR HAYAL ETME FIRSATI VERİR
- Günümüz insanı ve çocuklarının masallarla ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Birçok yetişkin masalların sadece çocuklar için olduğunu düşünüyor. Oysa ki geleneksel toplumlarda çocuklar kadar yetişkinlere de anlatılıyordu
masallar. Birkaç sene önce İstanbul’da bir parkta anlatıyordum. Masal bitince birçok kişi, bana “ben çocuklarım için geldim, ama kendim için kaldım,
meğer onlardan daha fazla benim ihtiyacım varmış” dedi. Şimdi radyoda iki masal programı yapıyorum, TRT1’de Çocuk Saati programında çocuklara,
NTV Radyo’da büyüklere masal anlatıyorum. Ayrıca “Masal Terapi” kitabımı yetişkinleri masallarla yeniden tanıştırdı. Her gün yetişkin dinleyici ve
okurlarımdan e-mail alıyorum, kitabım ya da radyo programım sayesinde tekrar masal dinlemeye başladıklarını söyleyip, bu simgesel hayali yolculukların,
hayatlarına anlam kattığını söylüyorlar. Bu beni heyecanlandırıyor. Masal, yetişkinleri hayallerine inanmaya çağırıyor çünkü.
- İzmir’de nasıl bir çalışma yapacaksınız?
- İzmir’de 12 ve 14 Şubat Han Tiyatrosu’nda masal anlatacağım. Her ay yeni bir tema seçip, onun üzerinde masal hazırlayıp anlatıyorum, gösterilerde bir müzisyen, Tahir Ayne, bana ses, sitar, gitar ve ritm ile eşlik ediyor. Şubat ayının teması “Aşk” olacak. Gösterileri İstanbul’da birkaç sahnede yapıyoruz, ayrıca Ankara, Antalya ve Bursa’ya düzenli gidiyoruz. İzmir’e geçen sene Uluslararası Tiyatro Festivali için gelmiştik, o günden beri bir daha gelmeye fırsatımız olmamıştı. O yüzden çok heyecanlı ve mutluyuz.
MASALLAR BAZEN ÇOCUK BAZEN YAŞLI BİLGE GİBİDİR
- Masal anlatıcılığı yaparken yaşadığınız ilginç bir olay var mı?
- Masalların çok sihirli metinler olduğuna inanıyorum. Onlarla sürekli ilginç tesadüfler yaşıyorum. Bir sene önce bir yaz etkinliğinde masal anlatacaktım.
Kalabalığın önüne gelince, bir nefes aldım ve birden programda olmayan bir masal anlatmak geldi içimden. “Kızıl Kaftan” adlı uzun bir aşk masalı. Kendim
de şaşırdım, ama içgüdümü dinlemeye karar verdim. Anlattıktan sonra bir dinleyici yanıma geldi ve bana şunu anlattı: “Çocukken ninem bize masal
anlatırdı. Seneler önce vefat etti, benim ve kuzenlerimin sonradan çocuklarımız oldu ve hepimiz ninemin masallarını onlara da anlatmak isteyince
hiçbirimizin onları anlatacak kadar hatırlamadığını fark ettik. Özelikle bir masal için üzüldük, o hepimizin en sevdiği masaldı çünkü. Anneme senden
bahsedince bana ilk sorduğu şey ‘Ninenin unuttuğumuz masalını bilir mi acaba?’ oldu. Ama onu sorabilecek kadarını bile hatırlamadığımızdan
soramadım. Ama bu gece gelip “Kızıl Kaftan” masalı anlattın, işte o zaman hatırladım ki ninemin unuttuğumuz masalı oydu.”
Müthiş bir tesadüftü, hayatın küçük mucizelerinden biriydi. İkimizin gözleri doldu, sanki gerçekten o gece bu masal sırf onun için anlatılmıştı. Masallar
bazen muzip oyunbaz çocuklar gibi, bazen yaşlı bilge gibidir, bazen ise ikisi bir aradadır.
Paylaş