Paylaş
Danışma kurulu üyelerinden Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Departmanı Başkanı olan dünyaca tanınmış Prof. Gökhan Hotamışlıgil’in söylediğine gore ‘Harvard’daki araştırma merkezlerinden geri kalır yanı yok’. Harvard – MIT Sağlık Bilimleri’nden Prof. Mehmet Toner ise yapılan çalışmaların bu alanda dünya ile eş durumda olduğunu anlatıyor...
TÜRKİYE’Yİ BİLİM KURTARACAK
Prof. Mehmet Öztürk
(İBG Direktörü)
- İBG’yi biraz tanıtır mısınız?
- 4 yıl once Bilkent Üniversitesi’nden bu merkezi kurmak için geldim. Hemen Gökhan Hotamışlıgil, Mehmet Toner gibi 20 değerli bilim insanından oluşan bir danışma kurulu kurduk. Uluslararası olması önemliydi, çünkü biz de sağlık alanında uluslararası çalışmalar yapmak istiyorduk. Doğu Akdeniz bölgesinde isim yapacak önemli bir merkez kurmak için yola çıktık. Kalkınma Bakanlığı bize destek oldu, bundan sonra da olacak. Türkiye’de uzun soluklu ve insan sağlığına yönelik buluşlar yapabilecek önemli biz merkeziz. Bize benzer 3 tane merkez daha var ama biz yaşam ve sağlık alanında bu anlamda ilk merkez olduk.
- Tam olarak nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?
- Türkiye’yi bilim kurtaracak. Ülkemizde her şeyin bilimle yapılması gerektiğine inanıyoruz. Yaptığımız bilimsel çalışmalarla Türkiye’yi sadece uluslararası alanda saygın bir yere getirmekle kalmayıp çıkan sonuçları faydalı ürünlere dönüştürmek istiyoruz. Halkımıza bu, erken hastalık tanısı, ilaçlar, hücresel tedaviler olarak yansıyacak. Bu şekilde insanlık için ürünler geliştiren bir merkez olacak.
İZMİRLİLER AÇIK GÖRÜŞLÜ
- Danışma kuruluna bakınca uluslararası alanda çalışan çok değerli bilim insanlarımızı görüyoruz. Bir nevi tersine beyin göçü diyebilir miyiz?
- Sadece danışma kurulu değil, çalışan bir çok öğretim üyesi, eğitimlerini ya da ilk işlerini yurt dışında yapmış ve şimdi bu deneyimlerini buradaki merkezde değerlendiren önemli bilim insanları. Bu kişilere huzur içinde, güvenli çalışabilecekleri, yapmak istediklerini yapabilecekleri bir ortam sağladıktan sonra kendi vatanlarında çalışmayı tercih edecekleri aşikar.
- İzmir Silikon Vadisi gibi bir bilim merkezi olabilir mi?
- Yaşam tarzı olarak çok avantajlı bir yer. Fakat bir bilim insanı için gereken bazı şartlar açısından eksikler var. Bu anlamda bağımsız araştırma enstitüleri, etkin bir eğitim kurumları, sektörel endüstrinin gelişmesi gerekli. Silikon Vadisi’nin en büyük avantajı araştırma konusundaki güçlü birimler. Ama İzmir’de henüz bu şartlar sağlanmıyor. Bu olsa İzmir şahane bir yer. İzmir’in kültürel yaklaşımı bir avantaj. Bilimin ihtiyacı olan açıkgörüşlülük ve vizyon İzmir’de mevcut. Bu büyük avantaj.
İBG’NİN HARVARD’DAN
AŞAĞI KALIR YANI YOK
Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil
(Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Departmanı Başkanı)
- Siz Harvard’da bilimin merkezinde çalışıyorsunuz. Oradan baktığınızda İBG’yi nasıl görüyorsunuz?
- Bu merkezin kurulması çok iyi bir haber. Devlet politikası olarak da bilime yapılan bir yatırımın öncelikli olması açısından da önemli. İBG Türkiye’de eşsiz bir örnek. Hem kalite, hem skala, hem de uzun süreler faaliyet gösterebilecek bir şekilde yapılandı. Şunu söyleyebilirim ki, birçok laboratuvar altyapısı bizim üniversitemizden daha güzel.
- Bizim üniversite derken?
- Harvard Üniversitesi... Yani oradaki iyi konumda bir laboratuvar ile buradaki genç bir öğretim üyesinin elindeki imkanlar çok benzerlik gösteriyor hatta bazılarının daha iyi olduğunu söyleyebilirim. O nedenle, burada da genç bilim insanlarının şanslı bir şekilde iyi çalışmalar yapabileceklerine inanıyorum. Burada olması büyük bir şans ve ayrıcalık.
UZUN DEĞİL SAĞLIKLI YAŞAM
- Sizin diyabet, obezite gibi bazı hastalıklara çare bulacağınız söyleniyor.
- Evet bu konularda çalışıyoruz ama henüz kullanılacak durumda değil. Antikor tedavisi diyebiliriz. Aslında yapılan, bazı kronik hastalıklar için temelde olan bazı genetik materyali bir nevi düzenleyerek bu hastalıklardan tamamen kurtulmak üzerine bir çalışma diyebiliriz. Fakat bunun insana uygulanması konusunda şu anda daha yolumuz var. Yine de hızlı gelişen teknolojilerle çok da uzak bir gelecek olmayacağını söyleyebilirim. Çalışmanın amacı yaşam süresi ile sağlıklı yaşam süresinin aynı olmasını, bir başka deyişle yaşamı uzatmaktan ziyade tamamen sağlıklı yaşamayı sağlayabilmek.
- İnsan sağlığının geleceğini nasıl görüyorsunuz?
- Bunlar biraz fantazi gibi görünebilir ama yakın gelecekte insanlar değişiklik için milyonlarca yıl beklemeyecek, belki kendi evrimlerini düzenleyecekler. Belki gelecekte genetik çalışanlara biyolojik tasarımcı denebilir. Bugün mühendislik ile teknoloji iç içe giriyor. O durumda yedek parça, yani eskiyen parçaların yenilenmesi söz konusu olabilecek. Son olarak da bence akıl devrimi olacak. Yani farklı düşüneceğiz ve zihinsel faaliyetlerin düzenlenmesi söz konusu olabilecek. Yaşlanma ve yaşlanmayla gelen hastalıklar konusu en önemli konulardan biri olarak karşımıza çıkacak.
EĞİTİM KURUMLARI DEĞİŞMELİ
- Eğitim sistemi bu teknolojik gelişmeleri yakalayabiliyor mu?
- Üniversite ve eğitim kurumları şekil değişmeli belki de. Ben çocuklarımın gideceği üniversitenin sadece ders yapacakları, ödev hazırlayacakları bir yer olmasını istemiyorum. Benim bile alışmam zor oldu ama artık üniversiteler öğrenciler ile bilim insanlarının birebir vakit geçirecekleri yerler olmalı. O yüzden İBG gibi merkezle geleceğin üniversiteleri, meslekleri ve dünyayı değiştirebilecek insanları yetişecek ve gelecek daha da güzel şekillenecek.
- Son olarak 15 yaşındaki oğlum için geleceğin mesleği olarak ne tavsiye edersiniz?
- Onu ne heyecanlandırıyorsa o konuda çalışsın, o mesleği yapsın
KANSERİN YAYILMASINI
ENGELLEYEN ÇİP BULDU
Prof. Dr. Mehmet Toner
(Harvard-MIT Sağlık Bilimleri ve Teknolojileri Medikal Mühendisliği Bölümü)
- İBG’nin burada kurulmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Dünyada bu alandaki büyük trendlere baktığımızda once moleküler biyolojinin, sonra geometric genetiğin ve en sonunda değişik bilimlerin bir araya geldiği bir akım görüyoruz. İBG bu anlamda tüm bunları Türkiye’de İzmir’de bir araya getirebilmiş çok önemli bir kurum.
- İBG Danışma Kurulu’ndasınız. Uluslararası alanda ne gibi işbirlikleri oluyor?
- İBG Direktörü Mehmet Öztürk hocamız Boston’a geliyor. Gökhan Hotamışlıgil hoca onu gençlerle bir araya getirecek. Ben de bizim kanser merkezimizdeki bir çok önemli bilim insanlarıyla buluşturacağım. Zaten İBG ekibi bizlerin tavsiyeleriyle Amerika’dan buraya gelen kişilerden kuruldu. Çok yönlü bir ilişkimiz var.
KANSER DEĞİL YAYILMASI ÖLDÜRÜYOR
- Kanser konusunda teknolojik anlamda önemli çalışmalarınız var. Biraz bilgi verebilir misiniz?
- Kanser bir yerde başlıyor, akciğer, göğüs gibi.. Ama kanserin daha sonra ölüme götüren özelliği orada kalmaması, vücuda yayılması. Yani bir nevi vücudu ele geçiriyor. Kanserli hücreler kandan giderek başka yerlere yerleşiyor. Aslında kanın içinde bunlar dolaşırken sayıları çok az. 3, 5 ya da 10 milyar kan hücresi içinde belki bir tane tümörlü hücre var. Biz mikroçip teknolojilerini kullanarak, aynı konsepti uygulayarak akışkanları, kanı proses ettik. Etkili bir şekilde saniyede 30 milyon hücreye bakabiliyoruz ve 10 milyar hücrede bir tane olan tömürlü hücreyi tespit edebiliyoruz. Bulunca da bu hücreyi analiz ederek en uygun tedavi ve ilaç tespitlerini yapabiliyoruz.
- Bu buluşunuz ile büyük ödüllerde adınız geçiyor. Nobel alabileceğinizi bile öngörenler var.
- Ben bir şey düşünmüyorum açıkçası. Gençlere de hep söylüyorum, ödül alacağım, direktör olacağım, profesör olacağım amacıyla çalışmasınlar. Amaçları iş yapmak olsun, bilim olsun, yenilikler yaratmak olsun. O yolda gittiklerinde zaten ödüller geliyor.
Paylaş